3.3

4.5K 176 25
                                    

Sevgi, insanın içini ısıtan sıcacık bir duygudur. Sevgi insan olmanın temel gerekliliklerinden biridir.Yaşamak için nasıl yemek,  su , nefes gerekliyse sevgi de bir o kadar gereklidir. Sevgi olmadan yaşamanın da hiçbir anlamı olmaz. Sevgi hiçbir bedeli olmayan bir hazinedir.

Sevgi para pul ile satın alınamaz. Ne kadar zengin olursanız olun insanın temel ihtiyacı olan bu duyguyu para ile satın alamazsınız. Sevgi içten gelir, kişinin yüreğinin en derinlerinden seslenir insanlara.Dünyada en değer verdiğiniz varlık ya da nesne bir kuş kanadı gibi çırpınır durur yüreğinizde.

Ne güzel söylüyordu o nostaljik şarkı;

Hayat sevince güzel, sevince tatlı günler.
Bir kuşu,kelebeği, bir taşı sevin yeter.

Ben de Alaz'ı sevmiştim işte. Alaz'ı sevmek kadar güzel olan bir diğer şey ise Alaz tarafından sevilmekti. Bu sevgiyi hissetmekti. Gözlerinden, kirpiklerinden, mimiklerinden,sesinden... Ona ait olan en ufak şeyden bile onun sevgisini hissetmek paha biçilemez bir duygu gibi geliyordu bana.

Sahnede söylediği şarkı sonrasında kulağıma aynı sözleri fısıldaması, o sahnedeyken hissettiklerimin doğruluğunu kanıtlamıştı bana. Her sözü bana ithaf etmişti adeta.

Bana anlam dolu gözlerle bakmaya devam ederken başımı biraz daha geri çektim ve bu yüzünü daha net görmemi sağladı.

"Beni hep böyle güzel sevecek misin?" Yüzünde oluşan gülümsemesine kaydı bakışlarım. Gülümsemesi az ama bir o kadar da anlamlıydı. "Hiç sıkılmadan." Tebessüm ettiğimde bakışlarını dudağıma kaydırdı.

"Sana olan sevgimden hiçbir zaman şüphe etme olur mu? Ne olursa olsun, ne yaşarsak yaşayalım bil ki benim sana karşı olan sevgim hep aynı." Yüzümdeki gülümseme yavaşça silindi.

"Alaz. Benden sakladığın şey ne? Bunu öğrenmek istiyorum." Yüzündeki gülümseme hızlı bir şekilde silindi ve ciddileşti.

"Bunu böyle   güzel bir anda konuşmamalıyız bence."

"Hayır. Yanılıyorsun. Asıl tam da şuan konuşmalıyız." Bakışlarını tavana kaldırıp derin bir nefes aldı. Tam ağzını açacağı sırada ona ait olmayan bir ses duydum.

"E hadi artık anasını satayım. Söyle de biz de rahatlayalım." Bakışlarımı hızla Faysal'a çevirdim. Kulağını bize doğru yaklaştırmış bizi dinliyordu. Onun isyanıyla diğerlerinin bakışı da bize döndü. Bulut sinirli bir şekilde Faysal'ın kafasına vurdu.

"Faysal iki dakika insan ol gözünü seveyim ya. Rahat bıraksana." Faysal gülümsediğinde  hızla ayağa kalktım. Faysal  tepkime şaşırdı ve o da kalktı.

"Yeter artık Faysal. Her an her saniye bizi dinliyorsun. Özel bir şey konuşmamıza bile izin vermiyorsun. Sana karşı olan insafımı hep zorluyorsun. Ben sesimi çıkarmadıkça daha fazla üstüme geliyorsun. Yeter! Cidden sabrımı zorluyorsun artık!" Sinirle çantamı ve montumu alıp barın çıkışına yöneldim. İçlerinden birine ilk defa bu kadar sert çıkışmıştım.  Ama artık cidden Faysal'ın bazı davranışlarına sabrım kalmamıştı.

Alaz'ın benden sakladığı şey gün geçtikçe daha da içimi kemiriyordu. Bu kadar büyük ne olabilirdi ki benden sakladığı? Bu kadar korktuğu şey neydi?

Hızlı bir şekilde kapıdan çıktığımda kolumda hissettiğim kolla durdum. Kolun sahibine baktığımda bana merakla bakan Bulut'la karşılaştım.

Yalaz| TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin