4 • Santa Claus.

2.2K 153 148
                                    

Harry

Robby Tom Gilbert.

Elise'in iki aylık erkek arkadaşı.

26 yaşında.

Barmenlik yapıyor.

Bunlar ikisinin bana verdiği bilgilerdi.

Benim gördüklerim mi?

Kendini beğenmişti.

Gerizekalının tekiydi.

Hiç güven vermiyordu.

Ve Elise'i kesinlikle hak etmiyordu.

Bir de Robby'nin sürekli Elise ile yiyişmeye kalkıyordu. Omzundaki elini beline indiriyor, dudaklarını yanağından boynuna gezdiriyordu. Elise ise onu kibar bir şekilde reddedip engellemeye çalışıyordu.

Çünkü halka açık bir yerdeydik ve etrafta küçük çocuklar da vardı. Üstelik, sadece istemiyor da olabilirdi.

Her ne kadar duymak istemesem de hemen karşımda oturdukları için Elise'e bu akşam ona gidip gitmeyeceğini sorduğuna şahit oldum.

Elise ise başını onun omzuna koyup işleri olduğunu ama haftasonunu beraber geçirebileceklerini söyledi.

"Artık kalksak mı Elise? Eve geçeceksin değil mi? Beni yürütme lütfen." Dedim onların bu iğrenç ortamlarını bozmayı umursamadan. Elise başını salladı.

"Tabi, olur. Sen de geliyor musun?" Kibarca Robby'ye sorduğunda olumsuz cevap aldı ve hesabımızı ödeyip kalktık.

Kapının önünde de, arabaya binene kadar onların veda öpüşmelerini izlemek zorunda kaldım. Sonunda arabaya bindiğimizde başımı cama yaslayıp gözlerimi kapattım.

"Sen iyi misin?" Diye sordu Elise ve soğuk elinin alnıma değmesiyle ürperdim. Başımı sallayarak iyi olduğumu belirttim. O da omuz silkip yola devam etti.

"Robby'ye aşık mısın?" Diye sordum birden. Bunu neden yaptığımı bile bilmiyordum sadece kelimeler ağzımdan kaçıvermişti.

"Hayır, neden sordun?"

"Ne demek hayır?" Dedim kandırılmış gibi hissetmenin verdiği hafif sinirle. "Hani aşka inanıyordun?"

"İnanıyorum?" Şaşkınca sordu. Bir yandan da doğal olarak, yola odaklanmaya çalışıyordu. Ben ona herhangi bir şekilde karşılık vermeyince devam etti.

"Bak Harry, aşk bir süreçtir tamam mı? Ben ilk görüşte aşka inanmıyorum. Aşk zamanla büyüyen, gelişen ve güzelleşen bir ağaç gibidir. Serpilip meyve vermesi için emek harcaman gerekir. Birden olmaz. Ve Robby ile ilişkimiz henüz çok yeni. Birbirimizi yeni tanıyoruz, bir şeylere yeni başlıyoruz. Nasıl ona aşık olmamı beklersin ki?"

Söylediklerinden sonra başımı eğip parmaklama baktım. "Bilmiyorum ben sandım ki..."

"Ne sandın tanrı aşkına?"

"Bilmiyorum işte, konuyu kapatabilir miyiz?" Birden başımı kaldırıp ona baktığımda o bana değil yola bakıyordu. Kalemimle topladığı saçı dağılmıştı. Camdan vuran güneş ışığı parıldamasını sağlıyordu. Bir an gözlerimi kırpıştırmaktan alamadım kendimi.

"Tamam, sen nasıl istersen."

Eve gidene kadar konuşmadık.

Elise yemekte Robby geldiği için şarkı işini konuşamadığımızı hatırlatıp onda ya da bende kafa yormayı teklif etti. Bana uyar dercesine omuz silktiğimde asansöre bindiğimiz an kendi katının düğmesine bastı.

The Love Song | H.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin