2 • Lovelace.

2.9K 189 145
                                    

Harry

Şiir dinletisi öldürücü derecede sıkıcı ve uzundu. Her dizenin başlangıcında bunun son olmasını umuyordum, olmuyordu. Ama yine de Linda bana yardım edeceğini söylediği için yanında oturup onunla birlikte bekledim. Bu sırada bir kahve daha içip yanında yarım dilim havuçlu kek yedim. Diğer yarısını Linda ile paylaşmıştım.

Aslında bana nasıl yardım edeceğini ya da bunu neden kabul ettiğimi bilmiyordum ama sanırım her şey çaresizliğimden kaynaklanıyordu. Bu kız umutsuz bir romantik olduğunu söylüyordu ve bana yardım etmek isteyen bir umutsuz romantik ihtiyacım olan şeydi.

Daha önce aşka inanıyormuş gibi yapmıştım. Lisedeyken hoşlandığım ve bir şeyler yaşamak istediğim kızları etkilemek için romantik kitaplar okuyup şiirler ezberlemiştim ama asla şarkı yazmamıştım.

Çünkü şarkı yazmak ben demekti. Kendim, benliğim. Kimsenin olmadığı bir odada tek başıma olmak gibiydi. Kimseyi kandırmama, kim olduğum hakkında yalan söylememe gerek kalmıyordu.

Bu yüzden o gerzek adamın söylediklerini duyunca kısmen yıkılmıştım. Aşka hiç inanmamıştım, küçükken ablamla o sürekli mutlu sonla biten saçma Disney filmlerini izlerken bile.

Şimdi ise doğal olarak bunu yapabileceğimi sanmıyordum. Aşka inanabileceğime bile inandıramıyordum ki kendimi, sikeyim böyle işi.

Sonunda Dave denen ahmak dinletinin sona erdiğini söyleyip taburesinden kalktığında rahatlamayla derin bir nefes alıp verdim. Hemen ayaklanıp Linda'ya baktım. Sonuçta aynı yerde oturuyorduk. Beraber gidebilirdik hem bu sırada şarkı konusunda ne yapacağımızı da konuşurduk.

Fakat ben daha ağzımı açamadan Dave yanımızda durdu ve Linda'nın yanağına küçük bir öpücük kondurup elini tuttuktan sonra kalkmasını sağladı. Kısaca ama kuvvetli bir şekilde sarıldılar.

Bu hareketle kaşlarımı çattım ve Linda'nın yanında şu ahmağa küfretmediğim için kendimi tebrik ettim. Arkadaşına hakaret etmem hoşuna gitmezdi muhtemelen ve bana yardım etmek konusundaki fikrini değiştirebilirdi.

Şu an yardımına ihtiyacım varmış gibi hissediyordum.

"Burada olduğun ve her zaman beni desteklediğin için sana minnettarım." Diye fısıldadı Linda'nın kulağına. Ve geri çekildi.

Dave bana baktıktan sonra Linda'ya döndü. "Elise, beni arkadaşınla tanıştırmayacak mısın?" Dediğinde kafam karıştı ve içimden okkalı bir küfür ettim. Linda -belki de Elise ikinci ismiydi- başını hafifçe eğip kendi kendine bir şeyler mırıldandıktan sonra bizi tanıştırdı.

"Dave, bu Harry. Harry bu da Dave."

Elini uzattığında ben de elimi uzattım ve tokalaştık. "Memnun oldum." Dedim.

"Gelecek misin benimle?" Linda'nın -ya da Elise her neyse- konuşmasıyla Dave ona baktı ve hafifçe gülümseyip başını iki yana salladı.

"Eve gidip duş alacağım sonra da iş saatim geliyor. Ufaklıklar beni bekliyor."

Durup bana açıklama yaptı. "Ek iş olarak boş zamanlarımda çocuk bakıcılığı yapıyorum da." İlgisini tekrar Linda'ya yöneltti. "Yarın bir şeyler yaparız olur mu?" Linda başını sallayıp onu onayladı ve tekrar kısa bir şekilde sarıldılar.

Dave kafeden çıktığında ben de Linda'ya baktım. Ama Elise olayı hâlâ aklımı karıştırıyordu. Sonra aynı anda konuştuk.

"Şimdi ne yapıyoruz?"

"Şu Dave denen çocuk sana Elise mi dedi?"

İkimizin aynı anda konuşmasına güldü, uzanıp sandalyemin arkasındaki kabanımı bana verdi ve kendi şişme montunu giydi. Bana kahvelerimi getiren garson kıza bakıp "Brenda, hesabı hallederiz, şimdi acelemiz var." diye seslendikten sonra koluma girip beni kafeden dışarı resmen sürükledi.

The Love Song | H.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin