6 • Beck.

2K 163 175
                                    

Harry

Sabah Elise ile sarmaş dolaş bir şekilde uyanmadık, ne yazık ki. Ne yazık ki, çünkü oldukça sinir bozucu bir şekilde başladık güne.

Aslına bakınca mışıl mışıl uyumuştuk, sonra Robert aradı ve Elise uykusundan sıçradı çünkü zil sesi bir rock parçasıydı.

Telefonunun sesiyle ben de ona dönmüştüm. Sırtını başlığa yaslayıp uykulu uykulu, o piç herif her ne diyorsa ona cevap vermeye çalışıyordu.

"Evet?" Demişti ilk başta sorarcasına.

"Evet, Harry."

Ardından ne dediğini anlamasam da karşıdan yükselen sesi duyabiliyordum. Bir yerden sonra Elise dayanamadı ve sözünü kesti.

"Böyle bir zorunluluğum olduğunu bilmiyordum. Sen kimsin? Aynen öyle, sahibim değil."

Ve Elise telefonu Robert'ın suratına kapatıp yatağın üstüne fırlattı ardından şakaklarını ovalamaya başladı.

"İyi misin?" Dedim yattığım yerden.

"Sinirlerimi bozuyor." Derin bir nefes aldı. "Neymiş sende kalacağımı ona neden haber vermemişim. Haber verseymişim kalmamamı söylermiş falan."

Yan bir şekilde güldüm. "Bir de beraber uyuduğumuzu öğrense kudururdu desene."

"Aynen öyle, neyse hadi kalkalım artık."

"Ama benim uykum var, biraz daha uyusak?" Mırıldanıp başımı yastığa gömdüm.

"Hayır, bugün randevun var."

Hızla yataktan kalkıp çattığım kaşlarım ve merak dolu gözlerimle Elise'e baktım.

"Benim neden haberim yok bundan?"

"Söyledim ya işte, hadi kalk, lütfen."

Oflayarak yataktan kalktım ve eşofmanımı düzeltip lavaboya ilerledim. Elise eğilmiş yüzünü yıkarken kapının pervazına yaslanıp sıramı bekledim. Üç kere yüzüne su çarptı. Sonra boynunu suyla ovaladı.

Doğrulup aynada beni gördüğünde dil çıkarttı ve suyu kapatmadan geri çekilip havluyla yüzünü kuruladı. Onun ardından ben de yüzümü yıkadım ve mutfağa geçtim.

Elise çoktan dolapları karıştırmaya başlamıştı. Bulduğu bir kabı tezgaha çıkartıp buzdolabını açtı. Aradığı şeyi bulamamış olacak ki bana döndü.

"Yumurtalar nerede?

"Yumurta yok Elise, ilk tercihim değil."

"Kahvaltıda ne yiyorsun peki?" Mutfak tezgahına yaslandı, kollarını göğsünde kavuşturdu ve sordu.

Yüzüme bir gülümseme yerleştirdim ve kahvaltımı tuttuğum dolabı açtım.

"Cheerios mu? Ciddi olamazsın, bu iğrenç Harry."

"Hey! Kimse bu güzelliğe iğrenç diyemez, sensin iğrenç. Yumurtadan çok daha güzel."

"Ve çok daha zararlı, neyse." Ciddi duruşunu bozup meyveleri koyduğum kaseden bir tane muz aldı ve sandalye çekip masaya yerleşti. 

Ben de onun çıkarttığı kaseye gevreğimi koydum ve dolaptan aldığım sütü de üstüne boca edip kaşık aldıktan sonra karşısına oturdum.

"Şimdi, söyle bakalım şu randevu işi ne alaka? Arkadaşlarından biriyle aramı yapmaya mı çalışıyorsun?"

"Hayır tabi ki, şöyle başlayalım, hayatında kaç kere randevuya çıktın?"

The Love Song | H.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin