5 • Give me a kiss.

2.2K 163 189
                                    

Harry

Jim ile görüşmem sancılıydı. Bu sefer ikimiz de zıt kutupları oynamış ve inatçılığı asla bırakmamıştık.

Bana, Elise'in hiçbir faydasının olmayacağını, zaman kaybettiğimi söylemişti. Bunu nasıl söylerdi anlamıyordum. Onu tanımıyordu, onu hiç görmemiş, onunla konuşmamıştı.

Gözlerine de bakmamıştı.

Eve döndüğümde üzerimi değiştirip Elise'e gittim. Evde olmasını ummuştum ama yoktu. Böylece telefonumu cebimden çıkartıp onu aradım.

"Efendim?" Dedi.

"Neredesin? Sana geldim ama evde yoksun?"

"Evet," diye mırıldandı. Birkaç hışırtı ve konuşma sesleri duydum. "Okuldayım, planlama yapıyoruz çocuklarla."

"Çocuklarla?"

"Drake ve Fred işte. Hem, sen neden bana geldin ki?"

Sesinde merak yoktu. Öylesine sorduğu o kadar belliydi ki gözlerimi devirdim. Muhtemelen telefonu hemen kapatmamı istiyordu böylece işine geri dönebilirdi.

"Gelemez miyim Elise? "

"Gelebilirsin ama- Anladın işte Harry, ne istiyorsan söyle hadi bir ton işim var daha."

"Yanına geliyorum." dedim aniden.

"Ne?"

Ne dediğimi ben de bilmiyordum ki, neden bunu söylemiştim?

"Tamam kapat Elise." dedim ve telefonu suratına kapattım. Kendi aptal davranışım yüzünden dudaklarımdan ağır küfürler çıktı.

Böylece tekrar arabama döndüm ve yola koyuldum. Neden birden böyle olduğumu kestirmek zordu ama muhtemelen Jim'e olan öfkemdi. Bir şekilde ona, Elise'in bana yardım edebileceğini kanıtlamak istiyordum.

Peki ya Elise'in yanına gitmem neyi değiştirecekti?

Hiçbir şeyi mi?

Hayır, bu konuyu Elise ile paylaşırsam belki kendini savunur, Jim'e karşı haklı çıkmamı sağlayacak sözler söylerdi.

Yaptığım şey saçma değildi tabi ki, sadece gergindim ve korkuyordum. Hayallerime ulaşmaya çok az kalmışken gerilemekten korkuyordum.

Bu yüzden yolda çok iyi bir sürücü olmasam da kafaya takmamaya çalıştım. Okula vardığımda, binanın dışına park edilmiş birkaç araba daha vardı. Bunlardan birisi Elise'e aitti.

Ben de kontağı kapatıp indim ve okula girdim. İçerisi boş olduğu için sesler kolaylıkla yankı yapıyordu. İçerideki toz, camlardan giren ışık huzmelerinde belli oluyordu ve Elise iki adamla konuşurken, bu adamların ve tozların arasında bile inkar edilemeyecek kadar göz alıcı görünüyordu.

Sabah üzerinde olan kabanı yüzünden fark etmediğim, minicik bir etek giymişti. Üzerinde, neredeyse etekle aynı boyda olan toz pembe bir kazak vardı ve yanaklarıyla bir uyum yakalamıştı.

Öte yandan dış görünüşünü geçersek, kendinden emin konuşması, karşısındakine bir şey anlatırken öyle ya da böyle düşüncesini kabul ettireceğini belli etmesi, zeki bir kadın olduğunu ortaya seriyordu .

Elise iyiydi, gerçekten. Bana yardım edebileceğine zerre kadar şüphem yoktu. Bir de Jim'i ikna edebilseydim.

"Galiba misafirin var Elise." dedi adamlardan biri beni fark edince. Benimle aynı yaşlarda görünüyordu. Onun söyledikleriyle Elise bana baktı. Sonra tekrar anlattığı şeye devam etti.

The Love Song | H.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin