1 • Linda Eastman.

3.7K 214 138
                                    

Harry

Ayağımı hafifçe frene basıp arabayı durdurduğumda Jim'in evinin önüne gelmiştik. Yol boyunca ağır küfürler etmiştim ve Jim sonunda buna dayanamayıp ben susana kadar kulaklığını takacağını ve benimle konuşmayacağını söylemişti.

Yani bir başkası olsa bu tavırları komik hatta sevimli olabilirdi ama bunu kırklarında bir adam yaptığında işler değişiyordu tabi. Yine de bu tavrına tepki vermeyip küfürlerime devam etmiştim.

Jim, evine geldiğimizi anladığında yayıldığı koltuktan doğrulup suratı asık bir şekilde kulaklıklarını çıkarttı. Kötü kötü bana bakmaya devam ederken gözlerimi devirdim.

"Gerçekten mi? Tavır almaya devam mı edeceksin?" Dedim bıkkın çıkan sesimle. Zaten modum düşmüştü, görüşmemiz beklediğim gibi gitmemişti, inanmadığım bir şey hakkında şarkı yazmam gerekiyordu ve geleceğimin, kariyerimin, hayallerimin bir ayağı çukurdaydı.

Bir de Jim'in trip atmasını çekemezdim.

"Aşırı tepki verdiğinin bilmem farkında mısın?" Dedi Jim koltuğunda bana dönerken. Bana böyle diyordu ama onun da hayal kırıklığına uğradığı suratındaki ifadeden belli oluyordu.

"Ben aşırı tepki falan vermiyorum." Diye soludum. "Sadece kendimi çok hazırlamıştım. Yanımda siktiğimin havalı dolma kalemini bile getirmiştim, ama sonuç? Boktan bir aşk şarkısı ihtiyacı. Tepkim gayet yerinde Jim ve bunu sen de biliyorsun."

Söylediklerimle ofladı ve kapıyı açıp arabadan indi. Kapıyı kapattıktan sonra sonuna kadar açık olan camdan başını uzatıp bana baktı. Yorgun görünüyordu.

"İkimiz de sinirli ve üzgünüz. Sonra konuşalım. Ben seni ararım." Söylediği şeye cevap vermedim. Jim geri çekilir çekilmez camı kapatıp arabayı tekrar hareket ettirdim.

Eve dönüş yolunda şarkı bile dinlememiştim ki bu benim için gerçek dışı bir olaydı. Arabada şarkı dinlemeye bayılırdım, şu pis adam moralimi bozmasaydı şu an da bunu yapıyor olabilirdim.

Arabamı ani bir şekilde binanın önüne park edip kontağı kapattım. Anahtarı alıp kapıyı açtıktan sonra kendimi dışarı attım. Gerilmiş ve sıkılmıştım.

Elimdeki anahtarı sıkıca tutarken arabanın kapılarını kilitledim ve binanın önündeki basamakları çıkıp demir kapıyı açtım. Birisi aralık bırakmıştı.

İçeri girdiğim sırada merdivenden inen kişiye gözüm çarptı ve hafızamı yoklarken kaşlarımı çattım. Omuzlarının biraz altına gelen siyah saçları vardı. Koyu renk bir güneş gözlüğü takmıştı ki şubat ayındaydık, toz pembe şişme montu ve motorcu botlarıyla büyük bir tezat yaratmış olsa da idare ederdi görüntüsü.

Bu kızı tanıyordum ama adı aklıma gelmedi, acelesi varmış gibi hızlı adımlarla merdivenlerin sonunda geldiğinde biraz daha ilerleyip sakar gibi bana çarptı. Aslında elindeki kağıtlara bakıyor da olabilirdi ama bu umurumda değildi, zaten elindeki kağıtların çoğu da yere saçıldı.

Aslında normalde olsa kesinlikle bu tuhaf kızla muhattap olmazdım. Çünkü, tuhaftı işte, üst katımda oturuyordu ve şey, sadece tuhaftı. Ama bugün yaşadıklarımı düşününce zihnimde beliren kelime 'karma' olduğu için oflayarak eğilip düşürdüğü broşürleri -toplarken broşür olduklarını fark etmiştim- toplamasına yardım ettim.

İkimiz de aynı anda ayaklandık ve topladığım broşürleri bir şey demeden ona uzattım. O sırada köşede bir tane kalmış olduğunu görüp onu da uzattığımda gülümsedi.

"O sende dursun, belki gelmek istersin."

Elimdeki broşüre baktım. Bu akşam iki sokak arkadaki kafede aşk temalı -karma?- şiir dinletisi vardı.

The Love Song | H.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin