21 • Green.

1.3K 113 99
                                    

Elise

Çantamı tek omzuma asıp koridora çıktığımda gergindim. Ellerim terlemişti. Biraz ilerledikten sonra önüme aldığım çantamı karıştırıp telefonumu bulmaya çalıştım. Terli avuçlarım ve titreyen parmaklarımla telefonumu kavradığım an kilidi açıp rehberden Dave'in numarasını buldum ve aradım.

Çaldı, çaldı, çaldı...

Açmıyordu. Keşke açsaydı, açmasına ihtiyacım vardı çünkü bu heyecanımı ve mutluluğumu atmam gerekiyordu. Sınavım tek kelimeyle mükemmel geçmişti.

Sorulan her sorunun her lanet cevabı Harry'nin notlarında vardı ve ben tam puan alacağıma emindim.

Şimdi de hoplaya zıplaya koşmak ve çığlık atmak istiyordum ama bunu paylaşabileceğim tek kişi telefonlarıma cevap vermiyordu.

Sonunda pes edip omuzlarımı düşürdüm ve binadan çıktım. Çıkar çıkmaz tam karşımda kollarını iki yana açmış Harry'yi görmeyi beklemiyordum ama o beni bekliyormuş gibiydi.

Daha fazla kendimi tutmadan küçük bir çığlıkla koşturup kollarının arasına girdim. Ben onun boynuna tutunmuşken onun elleri çantamın altından belimi bulmuştu. Sakinleştiğimde geri çekilip yüzüne baktım.

"Burada ne işin var?" Diye sorduğumda omuz silkti. Saçları bugün açıktı. Üzerinde siyah bir kazak vardı ve altından beyaz tişörtü görünüyordu. Kot pantolon, botları ve üzerine de yine şu siyah kabanını giymişti.

"Beni gördüğüne sevinmedin mi?" Dedi elini kalbine götürüp. Yüzünde ukala bir ifade vardı ama aldırmadım.

"Sevindim," Dedim neşeyle ellerimi çırparken. "Sordukları her şeyin cevabı notlarında vardı her şeyin. Çok teşekkür ederim gerçekten."

"Ve ben de rica ederim Jane, benim için bir zevkti." Diye mırıldandı. Tebessümü gözlerimi kamaştırdı.

"Şimdi, neden burada olduğunu açıklayacak mısın?"

Yürümeye başlamıştım ve o da adımlarını benimkilere uyduruyordu. Bunda biraz zorluk çektiğini anlamıştım çünkü boyundan dolayı adımları daha uzundu. Bu nedenle biraz daha yavaş hareket etmeye çalışıyordu.

"Çünkü burada okuyorum?" Yüzümdeki ifadeyi görünce başını salladı. "Tamam tamam, sadece, sınavdan çıkar çıkmaz seni tebrik etmek istedim o kadar."

"Ne kadar süredir buradasın sen?"

"Sen sınava girdiğinden beri."

Gözlerim kocaman açıldı.

"Dersin yok muydu?" Derken bir yandan cevabı tahmin ettiğim için suçluluk hissetmeye başladım. Cevap vermediğinde tahminimin doğru olduğunu anladım.

"Harry..." Diye sızlandım elimde olmadan.

"Bir kereden bir şey olmaz, hem, bazı şeyler, anlar, kişiler, hisler... Uğurlarına fedakarlık yapılmasını hak ederler Jane ve sen onlardan birisin."

Yanaklarımın kızardığını bilmek için bir aynaya ihtiyacım yoktu. Hissediyordum ve bu hiç hoş değildi. Kızarmam yani, yoksa söyledikleri... Ağlamama bile neden olabilirdi.

"Tanrım..." Mırıldandı. "Kızarınca daha da güzel oluyorsun."

"Kes sesini, beni utandırıyorsun." Sinirle omzuna vururken homurdandım.

"Bu dudaklardan yalnızca doğrular dökülür sevgili Jane ve sen bu gözlerin görüp görebileceği en güzel şeysin."

Ben utancımla başımı eğerken o, beklemediğim bir anda kolunu omzuma attı ve beni kendine çekti. Yanağım göğsüne değerken çok güzel koktuğunu fark ettim.

The Love Song | H.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin