10 • Don't Delete The Kisses.

1.8K 150 111
                                    

Harry

Daha önce hiç duymadığım Fransızca bir şarkı radyoda çalarken, ben dişlerimi kıracak kadar sıkmış, elimi yumruk yapmış, boş bakışlarla arabanın camından dışarıyı izliyordum.

Bir süre gözlerimi yumdum ve o ana döndüm. Başımı döndüren o ana. Ama işin kötü yanı, güzel olan her şey gibi o da uzun sürmemişti.

"Lütfen," Fısıldadığı sırada burnum burnunu sıyırmıştı ve aramızda milimler vardı. Verdiği nefes dudaklarıma çarptı. Her şey o kadar mükemmel ilerliyordu ki bir an gerçekliğinden emin olamadım.

Dudaklarım dudaklarına değer değmez yüksek bir ses bizi ayırdı. Daha doğrusu Elise sesten dolayı irkilerek geri çekildi.

Aramızda duran eldiveni yere düştü.

Megafonla konuşan bir kadın pisti kapatacağını söylüyordu. Yüksek ses bizi kendimize getirmişti. Elise gibi ben de geri çekildim. Tek kelime etmeden pistin çıkışına ilerledik.

Her şeyi batırmış mıydım?

Arabanın fren yapmasıyla hafifçe öne doğru sarsıldım. Elise el frenini çekip kontağı kapattı ve indi. Gelmiştik.

Aramızda oluşan bu şeyden utanmıyor veya yadırgamıyordum. Elise'in de aynı şekilde hissettiğine neredeyse emindim. İki insan arasında bir çekimin oluşması çok normaldi.

Anormal olan, insanlardan birinin bir ilişki içinde olmasıydı.

O an Robert o kadar aklımda değildi ki...

Binadan içeri girip asansöre bindik. Elise ikimizin katına da bastığında gecenin bittiğini anladım. Buraya kadardı.

Acaba bana kızgın mıydı? Suratımın ortasına, minik elleriyle bir güzel geçirmek istiyor muydu? Kafam o kadar karışıktı ki.

Basit bir ding sesiyle benim katımda durduğumuzda Elise'e döndüm. Bu geceyi kötü bitirmeyecektim. O yüzden biraz üzerine eğildim ve yanağına hafif bir öpücük kondurup iyi geceler dedim.

Cebimden anahtarımı çıkarıp eve girdiğim an kendimi yere atmak istedim. Yorgundum, tuhaf hissediyordum. Yarın ne olacak merak ediyordum.

Kabanımı asıp anahtarlarımı bıraktım ve ayakkabılarımı çıkartıp odama ilerledim. O kadar üşeniyordum ki üstümü bile değiştirmedim. Atkımı ve beremi bir yere fırlattım. Eldivenlerimi arabaya binince kabanımın cebine tıkıştırmıştım zaten.

Kendimi yatağa bıraktım.

Ellerimi başımın altında destekleyip tavanı izlemeye başladığım sırada bir müzik sesi gelmeye başladı.

Üst kattan geliyordu. Elise'in evinden.
Ses buraya geldiğine göre, biraz fazla açmış olmalıydı. Dikkat kesildim ve şarkıyı bilip bilmediğimi anlamaya çalıştım.

Ama ses boğuk geliyordu.

Güzel bir melodiydi. Hüzünlü bir şarkı olduğu belli oluyordu ama kelimeleri seçemiyordum.

Yine de gözlerimi kapattım ve müzik eşliğinde uykuya daldım.

Uyandığımda üşüdüğümü hissettim. Gün ışığı penceremden içeri doluyordu. Perdem açıktı. Usulca yataktan kalktım ve lavaboya ilerleyip elimi yüzümü yıkadım.

Hiçbir şey yiyesim yoktu o yüzden sadece kahve yapmayı düşündüm. O sırada telefonumun sesi kulağıma ilişti.

Sesi takip ederek asılı olan kabanımın cebinden telefonumu aldım ve arayanın Jim olduğunu gördüm.

The Love Song | H.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin