16 • KISS.

1.7K 152 257
                                    

Harry

İnsanın kısa sürede değişebilme kapasitesi gerçekten inanılmaz ve birkaç gündür beni ölümüne korkutuyor. Çünkü her şey, her bir şey değişiyor ve bu değişime ben de dahilim.

Değişim benim.

Sanki ben bir hortumum ve etkime kapılan her şey benimle beraber değişiyor. Bir şeylere bakış açım, görüşlerim, sevdiğim, zevk aldığım şeyler... Demek istediğim, o kadar uzun süredir bir iki söz karalamak dışında müzikten bile o kadar uzağım ki, oysa birkaç ay önce hayatımdaki en önemli şey müzikti, şimdiyse en önemli şey...

Buna cevap bile veremiyorum. Bir saniye daha düşünmeden müzik diyemiyorum, ya da en çok kendime değer verdiğimi söyleyemiyorum. Bir sürü insanla takılan bir piçten tek eşli bir adama dönüşüyorum sanki.

Ve bu korkunç, değişim korkunç. Ama bunu engelleyecek hiçbir şey yapmaya yeltenmiyorum çünkü şunu anladım ki korkunç olduğu kadar gerçek ve kaçınılmaz da. Ve ben bu birkaç ay içinde, hayatım boyunca geçirdiğim değişimi ikiye, üçe katladım.

Şu an, evimde tek başıma ortalığı toplarken aklımda yine o vardı. Aklımda hep, sadece o vardı ve bu adil değildi. Ayrıca daha çok imge görmeye başlamıştım, onunla zaman geçirdikçe artıyorlardı ve çoğu onun yanındayken gerçekleşiyordu.

Şaka yapıp dirseğiyle beni dürtüyordu ve bir imgenin içine düşüyordum. Daha önce dinlemediğime yemin edebileceğim ama çok tanıdık gelen bir şarkı söylüyordu, bana bir film izletiyordu, kitapçıya götürüp adını duymadığım kitapları aldırıyordu ve ben sürekli kendimi bu his bulutunun içine yuvarlanırken buluyordum.

Ve zordu, gerçekten. Zihnen ve bedenen çok yorucuydu, öte yandan kelimenin tam anlamıyla ondan uzak kalmak istemiyordum ve bunu kendime itiraf edecek noktaya gelebilmek bile acı dolu bir süreçken yollarımızı ayırmamızdan iki dakika sonra dibinde bittiğimde ve o bana 'neden' diye sorduğunda cevap vermek imkansızlaşıyordu.

Bir de şarkı gerçeği vardı. Anaokulu açılmaya hazır gibiydi. Hatta bir hafta içinde çocukların kullanımına açılacağı hakkında telefonda biriyle konuşurken duymuştum Elise'i, benimse şarkım için zar zor bir ayım kalmıştı.

Elimde bir şeyler vardı ama bunlar sadece bir şeylerdi. Bir şey, işe yarar bir şey değildi. Eksikti. Ve ben nasıl tamamlayacağımı bilmiyordum. Ve ne zaman geriye kalan süremi, bana vaat edilen şeyleri ve bunun için harcadığım emeği düşündükçe geriliyordum çünkü boşlamıştım.

Nasıl yapardım? Üç yılımı nasıl birden riske atardım? Asla aklım almıyordu, kendime şaşıyordum. Sanki ben artık ben değildim. Önceliklerim bile değişmişti.

Siktir, derin bir insan olmuştum ve kendi kendime konuşurken sanki beni dinleyen birisi varmış gibi edebi cümleler kuruyordum.

Ne ezikçe ama.

Sırtımı duvara yaslayıp geniş bir açıyla eve baktığımda idare ettiğine karar verip banyoya ilerledim. Bir duşa ihtiyacım vardı. Sıcak suyun beni rahatlatmasına. Sonra Elise'in yanına uğrayıp ne yaptığına bakacak ardından da Jim ile buluşacaktım.

Duşa girdiğimde elimden geldiğince zihnimi boş tutmaya çalıştım. Normalde dinlemediğim ya da beğenmediğim şarkıları mırıldanıp sıcak suyun altında kalçalarımı oynatarak aptalca dans ettim.

Çıktığımda, asılı duran havlumu belime sarıp aynadaki buğuyu elimle sildim ve fırçama macun sıkıp dişlerimi fırçaladım.

Sonunda odama ilerlerken kapı çaldı. Şey, pekala bu beklenmedikti çünkü kapım pek çalınmazdı. Ya Elise ya da Jim olabilirdi ki onunla buluşacağımız için buraya gelme zahmetinde bulunmazdı. O yüzden muhtemelen Elise'di.

The Love Song | H.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin