|Bölüm 4. Uyuyamıyorsun değil mi?

422 44 13
                                    

Medya ile okuyun lütfen. İyi okumalar.

Soojin.

Kan çanağına dönmüş gözlerimi Namjoon komutana çevirdiğimde vereceği komutu bekliyordum. Tüm er ve erbaşlar olarak erken saat de üçer kişilere ayrılarak Suwon şehrindeki tüm elektrik direklerinin altına yerleşmiştik. Direklerin arasında en fazla 60 metre mesafeler vardı.

Fakat.

"Sence işe yarayacak mı?" demişti Taehyung komutan. Biraz endişeli görünüyordu. "Yaramalı." demiştim kafamı sağıma çevirip otuz metre uzağımızdaki gerçek elektrik direğinin altında toplanan diğer üç kişiye bakarken.

Sahte direkler ve gerçek elektrik direklerinin arasında ise 30 metre aralıklı mesafeler vardı. Dün gece yaptığımız planı anında uygulamaya geçerek gece geç saatlerde her 60 metre aralıklarla iki direk arasına birer sahte direkler dikilmişti. O direklere ise sinek kapan tuzağı kurmuştuk. Kuşların dikkatini çekecek olan şeyler sahte direklerdi. Gürültüden kaçıp tuzaklara yaklaştıklarında onları tuzağa hapsedecektik. Hiç bir kuşa zarar gelmeyecek, yakalanan kuşlar özel bir alanda müşahede altında tutulacaktı.

Namjoon komutan kolundaki saate baktığında ben de refleks olarak saatime bakmıştım. Hepimiz sabırsızdık. Plan fiyasko da olabilirdi. Kuşlar direk yerine bizlere de yönele bilirlerdi. Zamanla yarıştığımız için bizi koruyacak bir B planı kurmaya yeltenmemiştik. Bizim umudumuz şu anlık koruyucu üniformalarımızdı.

"Birazdan üşüşecekler." demiştim gök yüzüne bakarken. Bu kadar emin olmamın sebebi iki gün ardı ardına onları gördüğümde saatin aynı zamanlara denk gelmesiydi. Başımı yere eğip ellerimi belime yerleştirirken, botlarımla aralıklı çakıl taşlarını bir oraya bir buraya hafifçe savuruyordum. Tam bu sırada Namjoon Komutanın "Geliyorlar." uyarısı beni kendime getirmişti. Taehyung komutan hızla kolunu kaldırarak diğerlerine işaret çakmıştı. Ve onlar da diğerlerine.

En azından dikkat çekmemek için yere çökmüştük. Kuşlar anında elektrik direklerine yanaşarak yine kendilerini direklere çarpmaya başladıklarında bir kaçı ise sahte direklere yönelmişti. Manzara o kadar korkunç görünüyordu ki kabuslarımdan kareler ansızın gözlerimin önünde belirmiş, görüş alanımı karanlığa bürümüştü. Kendime gelmek için kendimi silkelerken sırtımın terlemeye başladığını hissediyordum.

"İyi misin?"

Omuzuma bir el dokunduğunda sağıma dönmüştüm. Taehyung komutan bakışlarımın eline kaydığını gördüğünde elini omuzumdan geri çekmişti. "İyiyim." demiştim kısaca. Fakat pek iyi olduğum söylenemezdi. İki gündür kabus yüzünden ve ayrıca kuzeylilerin geldiği ilk gün şaşkınlığım ve beynimi dolduran intikam düşüncelerim yüzünden uyuyamamıştım. Üç gündür ciddi anlamda uykusuzluğu dibine kadar hissetmiştim. Eğer biraz daha uyumazsam bir yerlerde düşüp bayılmaktan korkuyordum. Aslında uykusuzluğa dayancım yüksekti. Fakat aralıklarla yirmi dakika gözlerimi dinlendirmek şartıyla bunu başara biliyordum. Bir asker olarak zaten günde en fazla 2 saat uyuya biliyorduk. Şimdi üç gün ardı ardına gözlerimi bile dinlendiremeden uykusuz kalmak ilk deneyimimdi. Eskiden kabuslar gördüğümde uykumu düzene sokmama yardım edecek bir kalp atışı vardı. Bakışlarım tekrar sağa kaydığında direğin altına çökmüş Jungkook'u bulmuştu gözlerim. Ne yaptığımı kavradığımda ise bakışlarımı hızla geri çekmiştim. Konuya geri döner isek bir asker olarak kendimden utanıyordum. Halkım için uykusuz kalmak varken saçma bir kabus yüzünden işkence çekiyordum. Elimi kaskına atarak hafif yerinden oynatmış, Namjoon komutan ve Taehyung komutana biraz daha yanaşmıştım.

"Kuşların hepsi toplandı."

Taehyung komutan Namjoon komutanın emir vermesi için uyardığında Namjoon komutanım başıyla onaylayarak işaret parmağını ve baş parmağını dudaklarının arasına götürmüş, tüm nefesini üfleyerek uzun bir ıslık çalmıştı. Herkes anında harekete geçerek gürültüler çıkarmaya ve havai fişekleri patlatmaya başladığında kuşlar bir kaç saniye sonra kendilerini direklere çarpmayı bırakarak etrafta uçuşmaya başlamıştılar.

Good Traitor JK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin