•SOOJİN•
Dışarıdan bakıldığında ceza gibi görülen bir takım şeyler bazen ödül olabiliyordu. Tabii Bize verilen ceza pek ödülü andırmasa da en azından şikayetçi değildik. Teslimat işinde olan erler sıyrılmıştı cezadan çünkü teslimatlar hâlâ devam ediliyordu. Bu seferki teslimatın başında Jinyoung komutan vardı. Fakat endişeli değildim. Albay verdiği sözden dönmezdi buna adım gibi emindim.
Geriye kalan erler ise askeri binayı ve hemen yanındaki askeri hastaneyi temizlemekle cezalandırılmıştı. Zor kısmı şuydu ki askeri bina 4 katlı, askeri hastane 5 katlıydı. Daha zor kısmı ise askeri bina aylardır temizlik denen şeyden nasibini almamıştı. İlaçlamalar virüse karşı yapılıyordu elbette fakat temizlik şu zamanlarda aklımızın ucundan geçmemişti. Şimdi ise hem dün yapılan karşı çıkma, hem de temizlik yapmamanın cezasını çekiyorlardı. Çekiyorlardı diyordum çünkü bize verilen ceza, cezayı anımsatmıyordu.
Rütbeliler olarak ben ve Yoongi'ye, kuzeyli rütbeliler olarak ise Taehyung komutan ve Jungkook'a dosya deposunu düzenleme cezası verilmişti şimdilik. Teslimat bittiğinde Jinyoung komutanın cezasını bekleyecektik.
"Biz burada mikrop kaparak ölürüz sanırım." Yoongi yüzüne gelen toza karşı elini yelliyordu. Her dosyayı kaldırdığımızda yüklü miktarda toz havalanıyordu.
"Al tak şunu." Elimdeki beyaz maskeyi ona uzattım. Taehyung komutan arkadan gelip içeri girdiğinde elindeki eldivenleri her birimize dağıtmaya başlamıştı. "Burası bakteri yuvası resmen."
"Grup halinde mi toparlayacağız?" Jungkook şimdiden bir kaç dosyayı eline almışken maskesini takmadığı için öksürme krizine girmişti. "Al." Ona da maske uzattığımda elindeki dosyaları bırakarak maskesini taktı.
"Dosyaları toparlayın dedi Albay ama, bunları temizlemeden hayatta yapamayız." Taehyung komutan eline bir dosyayı alarak geri bıraktı. Arasından püskürüp havaya karışan toz, Taehyung komutana dik dik bakmamıza sebep olmuştu. "Ne? Yıllarca temizlik yapmayan sizsiniz." Haklıydı. Ama yine de gözlerimi devirmiştim. Depo kısmı Yoongi'nin sorumluluğu altındaydı.
"Sooyoung'u daha iyi anlıyorum." demişti Yoongi. "Depodan dosya istediğimde dehşete düşüyordu. Bu yüzdenmiş." O da bir dosyayı alıp geri bıraktığında 3 çift dik bakışı üzerine toplamıştı.
"Vakit kaybediyoruz." dedim kitaplığın bir kısmından dosyaları toplamaya başlarken. "Herkes bir kitaplıktan başlasın." Ardından onların nereye dağıldığını takmadan topladığım dosyaları deponun dışına çıkarmak için depodan çıktım. Dosyalardan ziyade kitaplıklar fazla tozluydu. Olabildiğince hızlı olmaya çalışıyordum. Dosyaları bırakarak depoya geri döndüm. Başladığım kitaplığın hemen karşısındaki kitaplığı Taehyung komutan toparlıyordu. Kol düğmelerini açmış, dirseklerine kadar sıyırmıştı. Yanından öylece geçip daha yarısını bile toplamadığım dosyaları toplamaya başladım tekrar. Her aldığım dosyada raf biraz daha boşalıyordu. Boşalan alandan ise arkasındaki raf gözüküyordu. Elimi son dosyaya atmıştım ki önümdeki boşluktan beliren bedenle duraksadım. Harika! İki kuzeyli tarafından iki tarafımda kuşatılmıştı. Jungkook'un şuan kuşatma kısmını taktığını pek söyleyemezdim çünkü şuan fazlasıyla kendini işine adamıştı.
Kendime gelir gibi kafamı hızla kenara çevirerek son dosyayı da alıp rafların arasından çıktım. Taehyung komutanda aynı anda benimle birlikte rafların arasından çıkmaya çalıştığında çarpışmaktan son anda kurtulmuştum. Yüzündeki gülümseme bilinçli yaptığından şüphe ettiriyordu bana.
Geçmeyip bana yol verdiğinde başımla teşekkür ederek önden yürümeye başlamıştım. Arkamızdan gelen diğer iki adımla arkama döndüm. Yoongi elinde dosyalarla bizi takip ediyordu. Jungkook da hemen onun arkasından geliyordu. Yük dolu trenleri andırdığımıza emindim. Depodan çıkmayı başardığımızda elimdeki dosyaları yere bıraktım. Taehyung komutan da bırakacakken ani bir şekilde elini hızla savurmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Good Traitor JK
Fanfic"YETİŞKİN İÇERİK" Aşk, bir asker için ülkesinden daha mı değerlidir? •Başlama tarihi: ²⁰¹⁷-²⁰¹⁸