|Bölüm 24. Hâlâ huylanıyor musun?

339 29 6
                                    

Uzun bir bölüm sizinle.

SOOJİN

Tek bir cümle.

Tek bir dokunuş.

Tek bir sarılma.

Onca olan şeylerin üzerinden ucu kırılmış tükenmez kalem ile çizgi çektire biliyormuş meğer. Çekilen tüm acılar, dökülen göz yaşları o varken yok oluyormuş. Arkaya dönüp baktığında neler yaşadığımın bir önemi yok şimdi deme cesareti doğuyormuş.

Azalmayan tek şey endişeymiş. Ya tekrar giderse? Ya yine ayrılmak zorunda kalırsak? Her şey unutuluyordu da yokluğundan endişe etmek beterin de beteriydi.

Gözlerimi yavaş yavaş odama sızan gün ışığına rağmen inatla aralamıştım. Arkamda bana sarılan adam uyku sersemliğime rağmen tüm varlığı ile içimin heyecanla dolmasına neden olmuştu. Yatakta ona doğru uyanmaması adına temkinlice dönerek elimi yanağına yasladım. Düzenli alıp verdiği nefesi yüzüme çarpıyor, kirpiklerime kadar huzurla sarıp sarmalanmama sebep oluyordu.

Onu o kadar çok seviyordum ki. Nasıl sevsem, ne söylesem, ne yapsam yetmezmiş gibi hissettiriyordu. Uyandığımda yanı başımda olması mükemmel bir histi. Yüzüne doğru yaklaşarak büzülmüş dudağına içli bir öpücük bıraktım. Uyanmasını istiyordum. Ben gece yarısı uyandığım ve uykumun kaçması yüzünden duş almıştım fakat o derin uykusu ve yorgunluğu yüzünden hâlâ duş almamıştı.

"Jungkook." diye seslendim. Saatin kaç olduğunu, annemlerin uyanıp uyanmadığını bilmiyordum. "Jungkook. Duş alman gerek uyan hadi." Yerinde hafifçe kıpırdandığında yanağına uzanıp tekrar uzunca bir öpücük bıraktım. Dudaklarından bir kaç sesli gülüş kaçtığında ise beni belimden yakalayarak üzerine çekmişti. Yüzü, yüzümün altında o kadar öpülesi gözüküyordu ki dayanamayarak öpebildiğim kadar yüzünün her yerini öptüm sırayla. Hiç itiraz etmemiş, hatta bu durumdan memnunmuşcasına dudakları iki yana kıvrılmıştı. Sevgimi göstermekten çekinmemek ayrı bir değerli ve güzeldi.

"Böyle güzel bir sabaha uyanmak."

Jungkook'un ağzından dökülen kelimelerle gülümsedim.

"Hadi kalk duşa gir." dedim üstünden kalkarak. Aslında annemler olmasaydı günümü bu yatakta Jungkook ile geçirmek gibi bir isteğim vardı. Fakat istekler ve yaşantılar çoğu zaman çatışıyordu işte.

Jungkook yerinden doğrulup sırtını yatağın başlığına dayadığında giyinik bedenimi süzdü. "Sen duş aldın mı?"

Kafamla onayladım. "Gece uyandım. Uykum kaçınca duş alıp tekrar yattım."

"Hiç hissetmemişim."

Yataktan inmeden yerdeki boxerını alıp ona uzattım. "Daha kahvaltı yapacağız, çabuk ol." dedim. Bana bakarak sıkıntıyla nefesini burnundan verip elimdeki boxerını aldı. "Bu arada." Eliyle ensesini kaşımıştı. "İyi misin? Yani nasıl söylenir.."

Ne demek istediğini anladığımda ona doğru yaklaşıp dudağına kısa bir öpücük bırakıp gülümsedim. "Dün gece benim için bir mucizeydi. O kadar güzel, o kadar özel." Jungkook gülümsemeye çalıştığında bir şeylerin ters gittiğini anlamıştım. Aklıma hemen pişman olmuş olabilir mi sorusu geldiğinde yüzümdeki gülümseme soldu yavaşça. Psikolojim yüzünden aklım kötüyü düşünmeye fazlasıyla meyilliydi.

"Sorun ne?" dedim sessizce.

Bakışlarını kaçırdığında elimi yanağına yerleştirip tekrar bana bakmasını sağladım. Cidden pişman olmamıştı değil mi? Çok saçma olurdu çünkü.

Good Traitor JK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin