|Bölüm 19. Jungkook olsaydı tereddüt etmez miydin?

320 32 21
                                    

Uzun bir süreden sonra geri döndüm. Her seferinde oy sınırı geçmeden atmayacağım diyorum ama kıyamayıp atıyorum. Yine tutamadım kendimi.

Bu arada sizleri çok merak ediyorum. Nasılsınız?

Keyifli okumalar..

JUNGKOOK.

Her şey iyiydi. Soojin gerçekleri biliyordu. Bu yanlıştı ama en azından ondan uzak durmak zorunda değildim artık. Bana olan güveni eskisi gibi saftı. Sevgisi azalmamış, aksine bir antika misali daha değerliydi artık.

Her şey iyi olmalıydı.

Her şeyin daha iyiye gitmesi gerekiyordu değil mi? Fakat şu an darmadağındık. Hiç beklemediğimiz bir anda hiç istemeyeceğimiz bir şekilde sınava çekiliyorduk. Taehyung komutan ne yapması gerektiği hakkında kesin bir karar almıştı. Fakat ben ikilemdeydim. Bu öyle böyle bir şey değildi ki. Nasıl hemen karar verebilirdim? Soojin'i tekrar geri kazanmışken nasıl böyle bir işe kalkışabilirdim?!

2 SAAT ÖNCE.

Taehyung komutan Generalin izniyle konuşma yaptığı telefonu kapatarak bana dönmüştü.

"Beni dışarıda bekle Jungkook."

Sorgu sual etmeden onu onaylayarak dışarı çıkmış, onu beklemeye başlamıştım. Neler olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Taehyung komutan kuzey kore ile konuşmuştu az önce. Surat ifadesini her zamanki gibi çok iyi korumuştu. Ne bir mimik ne de bir şüphe çekecek harekette bulunmuştu.

Kapı yavaşça aralandığında Taehyung komutan sonunda çıkmıştı dışarı.

"Odama geç!"

Çok net ve bir o kadar uyulması gereken bir emirdi bu. İçimde filizlenen endişe duygusuna engel olamamıştım bir an. Fakat hiç bir şey sormadan emrini yerine yetirmiş, ışık hızında odasına geçmiştim. Taehyung komutan beş dakikayı geçmeden odaya teşrif ettiği için sorunun ne olduğu hakkında düşünememiştim bile.

"Komutanım sorun nedir?" diye sormadan duramazken yüzündeki keskin ifadeden pek de iyi şeyler olmadığını anlaya biliyordum.

"Kuzey kore bizden şüpheleniyor."

Taehyung komutan sinirini saklamakta ustaydı. Fakat onu yıllardır tanıyan biri olarak bu duruma fena halde sinirlendiğini biliyordum. Ya da belki de bana sinirliydi.

"Nasıl?" dedim kaşlarım kendiliğinden çatılırken.

Bana doğru hızla döndüğünde bu soruyu beklemiyormuş gibiydi.

"Bir çok neden var Jungkook! Şüphelenmeleri kaçınılmazdı!"

Beni kastettiğini bildiğimden sesimi çıkarmamıştım.

"Tüm suçu sana yüklemeyeceğim." demişti masasına geçerken. "Çünkü tüm suç senin değil. Benimde illaki bir yanlışım olmuştur. Üstelik bu son yaşananlar. Belki de bizden baştan beri şüpheleniyorlardı ve bizi buraya bilerek gönderdiler. Belki de bizi sürekli izleyen bir ajanımız bile vardır."

Söyledikleri kesinlikle mantıklıydı. Fakat sonuç neydi? Ne yapmamız gerekiyordu.

"Komutanım kuzey koreden gelen bir emir mi var?"

Ben de onun gibi masaya geçmiştim. Yüz yüze geldiğimizde kafasıyla beni onaylamıştı. Ardından iki dudağı arasından dökülen kelimeleri beni gafil avlamıştı.

"Kendine öldürebileceğin bir asker seç On başı." demişti. "Gece yarısı suikast yapacağız."

Ve ben yerimde öylece kalmıştım. Kalbimin buz tutması ve soğuk kanlı olmam gerekirken ben alev almış yanıyordum...

Good Traitor JK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin