•SOOJİN•
Karanlığa git gide alışmak çok garipti. Bu her türlü bir karanlık olabilirdi. Bir kara bulut. Ve ya gecenin en derin karanlığı. Ya da bir insanın içini saran karanlık. Belki de karşına çıkan karanlık insanlar ve olaylar. Ben hangi karanlığa sahip olduğumu çözememişken garip bir şekilde alışmıştım. Ondan ziyade şu an gerçek anlamda bir karanlıktaydım ve etraftan gelen buğulu sesler beni kendime getirmek yerine daha da bilincimin kapanmasını istememe sebebiyet veriyordu.
Fakat öyle olmamıştı. Gözlerim benden bağımsız aralanmış, etrafta toplanan rütbeli komutanları ve doktorları izlemişti bir süre. Beynim yeni yeni onları algılarken yerimden doğrulmaya çalışmıştım.
"Kalkma!"
Albay buradaydı. Jinyoung komutan ve Taehyung komutan da buradaydı. Gözüm arkada hastane kıyafetleriyle bana bakan Namjoon komutanı seçtiğinde yerimden ciddi anlamda doğrulmuştum.
"Komutanım siz?"
Namjoon komutan gülümsemiş, kafasıyla yerime sinmemi işaret etmişti. Yerime geri sinerken "Neler oldu?" diye sormuştum. İçimde ise Namjoon komutanı sağlıklı bir şekilde görmenin sevinci vardı.
"Nöbet yerinde baygın bulundunuz." demişti Jinyoung komutan.
"Evet hatırlıyorum. On başı Jungkook ile birlikte saldırıya uğradık."
Namjoon komutan arkada durmaktan vazgeçerek önlere doğru yaklaşmıştı. "Peki birilerini gördün mü Soojin? Kimin yaptığını ya da kimlerin?"
"Nasıl yani?" demiştim şaşırarak. "Yüz başı Yongsun'u tekrar askeri cezaya teslim etmediniz mi?"
"Yongsun mu? O zaten ceza evinde." Albay da benim gibi şaşkındı.
"Hiç çıkmadığını mı ima ediyorsunuz yani?" Gözlerim tüm rütbelileri gözden geçirmişti. Bana anlayamayan gözlerle bakıyorlardı.
"Size saldıran kişinin Youngsun olduğunu mu ima edyorsun yani?" Jinyoung'un benim kelimelerimle bana sorduğu soruya ciddiyetle "Evet öyle kastediyorum." demiştim.
"Bu mümkün değil Soojin." demişti Namjoon komutan. "Yongsun ceza evinde ve çıkabilmesi o kadar kolay olmaz. Üstelik yarın tahliye olacak böyle bir şeye kalkışması çok aptalca olur. Bilinçli bir şekilde kendini ve rütbesini yakar."
Gözlerim Jinyoung komutana kaymıştı. Benim gibi gözleri benim üzerimdeydi.
"Yine de bu yapmamasına engel değil." dedim bakışlarım hâlâ onun üzerindeyken.
"Neden yapsın peki?" Jinyoung komutan bana bakarak sorusunu sorduğunda gözlerimi öfkeyle ondan çektim. Onun bu işte bir parmağının olmamasını diliyordum. "Duyduğuma göre yasa dışı işe karıştığı için tutuklatmışsın onu. Yani sana kin gütmeye hakkı olamaz. Ve Jungkook. Onlar'ın arasında da bir sorun yokmuş."
"Bin başı doğru söylüyor Soojin. Doğru gördüğüne emin misin?" Albayın sorduğu soruya karşılık sabırla "Eminim Albayım." diye yanıtlamıştım. "Hatta Jungkook da çok net görmüştür Youngsun'u, ona da sorun. Benden önce ona saldırdılar."
Odadaki herkes bir birine bakmaya başladığında konuşan kişi Taehyung komutan olmuştu.
"Jungkook komada. Daha uyanmadı."
"Ne?" İstemsiz verdiğim tepki yüzünden Jinyoung komutanın yüzünde oluşan gülümseme sinirlerimi germişti.
Gözlerimin içine bakarak "Ne zaman uyanacağı belli değil." demesi ise kafamın atmasına ve yerimden tamamen kalkmama neden olmuştu. Hızlıca Albayın önünde rütbelilere selam vererek "On başı Jungkook'u görmek istiyorum." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Good Traitor JK
Fanfiction"YETİŞKİN İÇERİK" Aşk, bir asker için ülkesinden daha mı değerlidir? •Başlama tarihi: ²⁰¹⁷-²⁰¹⁸