|Bölüm 12. Jungkook'u beklemelisin.

319 37 4
                                    

•SOOJİN•

Bir insanı cam fanusa kapattığınızda ondan nefes almasını bekleyemezdiniz. Hele içini kaktüsle doldurduysanız, yaşamasını hiç bekleyemezdiniz. Şimdi benden nasıl nefes almamı bekleyebilirlerdi? Annem ve Jungkook yüzünden kendimi cam fanusa kapatılmış gibi hissediyordum. Elim kolum bağlanmıştı sanki. Anneme ne diyecektim? Oğlum diye sevdiğin adam bulundu ama aslında bir Kuzeyli askeri mi? Ya da aslında Jungkook hiç kaybolmadı kuzeye bilerek gitti mi? Ne diyecektim ben bu kadına?! Babamı kaybetmişken, Kendi babasını ve kardeşini kaybetmişken şimdi de bilerek Jungkook'u kaybetmesini nasıl sağlayacaktım? Ona karşı olan nefretimi gözlerimden okuduğunda ona nasıl tekrar yalan söyleyecektim?

"Kendine geliyor." Taehyung komutan bana seslendiğinde dikildiğim pencerenin önünden çekilip hızla anneme yaklaştım. "Anne?"

Onu benim odama taşımıştık. Bu sırada teslimat zamanı bittiği için Jinyoung komutan bölüğe geri dönmüştü. Albayın annemin geldiğinden ve üstüne üstlük bayıldığından haberi olmuştu. Bu sebeple Jinyoung komutanın da annemin bayıldığından haberi vardı. Ondan olsa gerek ceza konusunu açmamıştı hâlâ.

"Kızım?" Annemin gözleri yavaş yavaş açılırken yere çökerek elini tuttum. "Kızım ben Jungkook'u gördüm." demişti uyku mahmuru haliyle. "Rüya mıydı? Ben rüyada mıyım?" Etrafına bakınıyordu. Hiç bir şey söyleyemiyordum çünkü bilinci yerine geldiğinde rüya olmadığını anlayacaktı.

"Bayan Sung kendinizi yormayın." Yoongi aradaki gerginliği fark etmiş gibi zaman kazanmama yardımcı oluyordu. Ona baktığımda gözlerimi kapatarak teşekkür etmiştim. Hiç bir şeyden haberi yoktu fakat yardım etmeye çalışması değerliydi. Kim derdi ki Yoongi ile bu duruma gelecektik.

Annem çatık kaşlarla Yoongi'ye dönmüş, kafasını olumsuz anlamda sallayarak geri bana dönmüştü. "Bunun ne işi var başımda?" Annem Yoongi'yi pek sevmezdi. Eskiden aramızdaki olan tek taraflı rekabet ve olumsuz elektrikten haberdardı. Yoongi'nin bana karşı hep kinli olduğunu söylerdi.

"Bunun sırası mı şimdi anne?" dedim elindeki tutuşumu sıkılaştırarak. "Sen iyi misin?"

"İyiyim, iyiyim. Sen söyle bana şimdi." Sehun ve benim aramda gidip gelen göz bebekleri hayra alamet değildi. "Ben bunuyor muyum? Yoksa gerçekten Jungkook'u asker formasının içinde gördüm mü?"

Annem öyle sorular soruyordu ki hangi kategoriyi seçsek sonu çıkmaz sokaktı. Evet bunuyorsun diyemezdim. Evet Jungkook'u gördün de diyemiyordum.

"Yok annecim ne bunaması." Sehun zorlandığımı gördüğünde yanıma çökerek konuya el atmıştı. "Jungkook'u gördün gerçekten." Seri katili andıran bakışlarımla Sehun'a dönmüştüm. Ne saçmalıyordu bu geri zekalı?!

"Her şeyi anlatacağız." Bakışlarım hâlâ ondayken bana dönerek gözleriyle endişelenmememi işaret etmişti. Bir planı mı vardı yani?

"Sen biraz daha kendine gel her şeyi anlatacağız."

"Ben kendimdeyim oğlum. Jungkook nerede?" annem git gide huysuzlaşmaya başlıyordu.

"Doktor öyle söylemedi ama. Dinlensin kendine gelsin dedi." Sehunun ikna dolu laflarıyla bakışlarımı anneme çevirdim. Doktor öyle bir şey söylememişti ayrıca. Fakat annem Sehun'un dediklerine inanmış gibiydi.

"Nasıl uyuyayım ben şimdi heyecandan?"

"Orasını bilemem, uyumazsan, dinlenmezsen hiç bir şey anlatmayız."

"Annem Sehun'un tehdit vari cümlesiyle doğrulmak istediği yatağa sinmişti. "Tamam uyuyacağım. Uyandığımda her şeyi anlatın." Sehun ile aynı anda onaylamıştık. Ayağa kalkarak "Çıkalım dışarı." diye mırıldandım. Annem şimdiden sağına dönmüş uyumaya çalıyordu.

Good Traitor JK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin