~2~

159 14 6
                                    

Bir yıl önce burada yaşananlar gözümün önünden ve aklımdan gitmiyordu, her saniye acı çekiyordum. Jinyoung'u özlüyordum bakışını, sesini, sarılısını, kokusunu oda dair her şeyi özlüyordum. Tam şuanda vuruldu yerdeydim dizlerimin üstüne çökmüş sadece öylece yere bakıyordum. Denizin esen soğuk rüzgarından dolayı üşümüştüm kapsonumu kafama çektikten sonra ellerini cebime koymuştum. Şuan fazlasıyla tepkisizdim çünkü ne yapsam geri gelmeyecekti, çaresizdim.

Bu hayata ona muhtaçtım, kimsem yoktu onsuz nasıl yaşıyordum bilmiyorum ama eğer buna yaşamak denirse yaşıyordum iste.

Baba denilecek o adamın yüzündendi herşey çünkü lanet olası bi mafya bozuntusuydu istediği her şeyi yapabilecek bir adamdı. Onun kızı olduğum için nefret ediyordum kendimden. Annem ben küçükken trafik kazasında ölmüştü ve keşke ölmeseydi belki, o zaman her şey daha farklı olurdu.  

Göz yaşlarımı sildikten sonra kendimi toplamaya çalıştım, ayağa kalktıktan sonra iki üç adım atıp denizin karanlığını izlemeye başladım ucu bucağı görünmeyen bir karanlık, tıpkı benim gibi. Elimi cebime atıp sigara paketini cıkartmıstım bir dal çıkartıp iki dudağımın arasına yerleştirmiştim çakmağı yaktıktan sonra rüzgarı önlemek için diğer elimide yaklaştırmıştım. 

Beni bir saniye bile rahat bırakmayan babam'ın adamı yanıma gelmişti "babanız sizi bekliyor" dedikten sonra sigarama bakmıştım zaten bitmek üzereydi denize doğru fırlatıktan sonra yanımdaki adama dönmüştüm
"Pekala, ama ben kendi arabamla gideceğim" demiştim elimi uzatıp arabanın anahtarını verirken geri çekmişti "ama bu aramızda kalacak, baban bilmeyecek" dediğinde "anlaştık" deyip kafamı sallamıştım anahtarı hızla aldıktan sonra arabaya doğru yürüdükten sonra arkamdaki adama dönüp "ama bilirsin yalan söylemekte iyi değilimdir" demiştim.

Arabaya bindikten sonra babam'ın adamı da öndeki arabasına binmisti, eve doğru yola koyulurken birazcık hız yapmıştım seviyordum hız yapmayı ve arabalara küçüklüğümden beri merakım vardı. On beş dakika süren yolcugun ardından eve gelmiştim normalde yarım saat sürsede iyi bir şekilde gelmiştim. Arabadan inmeden diğer adamın gelmesini beklemiştim eger babam görürse iyi bir azar yiyebilirdi. Lanet adam geldiğine göre arabadan inebilirdim, arabadan indikten sonra babam'ın odasının camından beni izlediğini fark ettim. Arabama yaslanıp cebimden sigara paketini çıkartıp son bir dal daha yakmıştım, evde icemiyordum çünkü o adam sigaradan da kokusundan da nefret ediyordu tıpkı benim alkol kokusundan nefret ettiğim gibi.

Bahçenin kapısından içeri girdiğimde yine aynı yüzler beni karşılamıştı, bir sürü koruma. Evin etrafında bu kadar korumaya ne gerek vardı? Onlar yüzünden rahat edemiyordum.
Kapının önüne geldiğimde tam vurucakken kapı açılmıştı ve nefret ettiğim yüzle yine karşılaşmıstım, yüzüne her bakmamda ondan daha çok nefret ediyordum bana bu kadar acıları yaşattığı için, bu hayata tek sevdiğim insanı benden aldığı için. Ona kavuşmayı bir çok defa denesem de hepsinde başarısız olmuştum, çünkü sadece korkmuştum.

O adamla göz göze gelmemek için başımı öne eğip içeri girmiştim, kolumdaki eli hissetiğimde gitmeme engel olmuştu "gerçekten berbat kokuyorsun, hemen üstlerini çıkar ve duşa gir!" demişti her zaman ki net ve sert sesiyle "beni ilgilendirmiyor, rahatsız olan ben değilim" demiştim net çıkan sesimle, konuşurken yüzüne bile bakamıyordum ne zaman yüzüne baksam canım daha çok yanıyordu bütün acıları yeniden hatırlıyordum. Yanından hızla ayrılıp merdivenleri çıkarken arkadan seslenmişti "akşam için hazır ol!" umursamadan odama çıkmıştım çünkü niyetini biliyordum arkadaşlarıyla buluşup beni onların oğullarıyla tanıştıracaktı ve ben her zaman ki gibi gitmemek için elimden geleni yapacaktım.

Duşa girip çıktıktan sonra üstüme rahat bir şeyler giyip kısa olan saçlarımı kurutmuştum, odanın içinde yine tarağımı arıyordum her zaman ki gibi nereye bıraktıgımı unutmustum. Kısa bi süre aradıktan sonra bulmuştum aynanın karşısına geçip saçlarımı taramaya başlamıştım. Kapının çalmasıyla gözlerim aynadan kapıya doğru gitmişti "gir" arkamı dönmeden kapıdan içeri giren babamı görmüştüm iki üç adım attıktan sonra durmuştu "yarım saate hazır ol" ve yine duymaktan sıkıldığım emirleriyle karşı karşıyaydım.
"Gelmeyeceğim" demiştim net şekilde

"Sana fikrini sormuyorum, yarım saat içinde hazır olmanı söylüyorum"

"Gelmeyeceğim üsteleme ve lütfen odamdan çık!"

"Öyle mi?"

"Evet!"

"Peki o halde bir daha o lanet yere gitmiyorsun!"

demişti sakin bir şekilde ve suratıma kapıyı kapatıp odadan çıkmıştı. Ne yani Jinyoung'u öldürdüğü yetmiyormuş gibi onu son gördüğüm yere gitmeme izin vermiyormuydu? Neden hayat bu kadar acımasızdı neden hep o adam benden güçlü oluyordu? Ben bu kadar güçlü durmaya çalışırken neden başarısız oluyordum?

Aynanın karşısına geçip gözlerimin içine bakmıştım, gerçekten kendimden nefret ediyordum. Böyle pislik bir adamın babam olmasından, yaşadığım hayattan her şeyden fazlasıyla nefret ediyordum. Jinyoung'un vurulma anı gözlerimin önüne gelmişti yine ve beynimde yankılanan silah sesi..  Kulaklarımı kapatık yere çökmüştüm, sürekli bu şey olasada alısamamıştım.
Her gözümün önüne gelişinde mahvoluyordum.  Psikolojik olarak ve hiç bir türlü atlatamamıştım bunu. Yummaktan acıyan gözlerimi açmıştım yavaşça, hıckırıklara boğulup ağlamaya başlamıştım kendimi öldürüp jinyoung'a kavuşmak istiyordum onsuzluğa alışamıyordum hiç bir türlü, unutamadığım kokusunu içime çekmek istiyordum.

BAKALIM BİZİ NASIL BÖLÜMLER BEKLEYECEK ☺️ OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN 💚

SON İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin