~17~

50 4 11
                                    

"Haklısın anlamam biraz geç oldu ve seni öldürmeye çalıştığım için gerçek pişmanım"

demişti hafifçe gülümsediğimde jackson'da gülümseyip karşılık vermişti.

Gülümserken elini bana doğru uzatmıştı "bu yolda benimle birlikte var mısın?" demişti "o son intikam alınana kadar" demiştim uzattığı elini sıkıca tutup. İkimizde gülümserken gözlerimiz buluşmuştu. Uzun bi aradan sonra ilk defa iyi hissediyordum.

"Hey hey hey yoksa siz anlaşmayı.. biliyordum benim sexy'liğime dayanamayıp anlaşmayı kabul edeceğinizi biliyordum" demişti sevinçle bize doğru yaklaşan jaebum, jackson'la aynı anda jaebum'a dönüp "sexy?" demiştik "ne alaka şimdi jaebum" demişti jackson devam ederek. Jaebum sözüne devam ederken aramıza oturup bir kolunu bana diğer kolunu jackson'ın omzuna atmıştı "ah bilmiyorum herseye bu mükemmel sexy'liğimi katmak istiyorum"

jackson'la jaebum'a bakıp gülümsedikten sonra birbirimize bakmıştık. Jackson jaebum'un kolunu yavaşça kendinden çekip "üzgünüm jaebum seni yeterince sexy bulamadığımız için bu anlaşmayı kabul etmiyoruz" demişti jaebum bir anda oturuşunu düzeltip gözlerini kıstıktan sonra kaşlarını çatmıştı "beni sexy bulmayacak birini tanımıyorum" demişti ciddi ve tok bir sesle. Onları gülerek izliyordum sadece ikiside aniden bana dönmüştü "ne?" demiştim şaşkınlıkla ikiside suskunluğunu bozmadan bana bakıyordu "yani ne yalan söyleyim buldum gibi yani" son kelimelerimi gülerek söylemiştim. Jaebum sırıtmış şekilde bana bakıyordu, elimdeki bardağı sehpanın üzerine koyup ayağa kalkmıştım "benim artık gitmem gerek her şey için teşekkürler" demiştim hafifçe eğilip.

İkiside aynı anda ayağa kalkıp "ben.." demişti  ikisi birbirine bakarken bende onlara bakıyorum ne diyeceklerini beklerken jaebum "ben duşa giriyorum diyecektim, kaçtım ben" demişti içeri doğru giderek, aniden arkasını dönüp geri gelmişti karşımda durup "anlaştığımızı umuyorum" demişti gülerek, eliyle yanağımı sıkıca sıkmıştı kendimi geri çekip "hey acıtıyorsun, jaebum bıraksana" demiştim jackson beni omuzlarımdan tutup kendine doğru çekmesiyle jaebum'un elinden kurtarmıştı "sen git duşa gir jaebum, Iseul'u ben bırakacağım" demişti jaebum "öyleyse ben kaçtım" demişti gülümseyerek gidip.

Gülümseyip el sallamıştım, dönüp "teşekkür ederim ama ben kendim giderim" demiştim "burdan yolu pek bildiğine emin değilim, sen burda bekle üzerime hırka alıp geliyorum" dedikten sonra içeri girmişti.

Bir kaç dakika sonra yanıma gelmişti, hafif bol gelen siyah hırkası siyah dar pantolonuyla fazlasıyla cekici duruyordu, eliyle bahçe kapısı işaret edip "çıka biliriz" demişti adımlarımla onu takip etmiştim.
Bahçe kapısından çıkıp sokağa girmiştik, ağaçlarla dolu olan bir sokak yere dökülen yapraklar fazlasıyla mükemmeldi her zaman için huzur vericiydi.

Ağaçların arasından sızan güneş rahatlatıcıydı, dalların arasından gelen güneşle gözlerimi kapatıp iki üç saniyeliğine gülümsemiştim. Ayağımı hızlıca sert bir şeye çarpmamla aniden gözlerimi açmıştım dengemi sağlayamayıp yere düşeceksen kendimi jackson'ın kollarında bulmuştum, ani bi sokla gözlerimi sıkıca kapatmıştım. Beni sıkıca tutup kendine çeken jackson'a kendimi tamamen bırakmıştım.

Kendime geldikten sonra gözlerimi açıp jackson'a doğru bakmıştım yavaşça gözlerindeki anlamsız paniği anlamamıştım. Ellerini yavaşça benden çekmişti kendimi ondan biraz uzaklaştırmıştım
"İyi misin?" diye sormasıyla başımı sallayıp "iyiyim" demiştim "gözlerim kapalı mı yürüyorsun koskaca taşı nasıl görmedin?" Demesiyle yerde duran taşa bakmıştım gözlerim kapalı olmasa gerçekten görülmeyecek bir taş değil di, verecek bir cevap bulamamıştım.

Çalan takoz telefonumu cebimden çıkarıp arayan kişiye bakmıştım youngjae arıyordu açıp kulağıma doğru götürmüştüm

"İseul?" 

"Youngjae gerçekten üzgünüm bugün işe gelemediğim için, bunu telafi edeceğim"

"Ne diyorsun İseul? Bugün izin günündü"

"Ah, gerçekten mi? Ben tamamen unutmuşum"

"Bir sorun mu var?"

"Hayır bir sorun yok"

"Dünden sonra seni merak ettiğim için aramıştım"

"iyiyim ben youngjae merak etmene gerek yok, yarın konuşuruz olur mu?"

"Peki dikkat et kendine" 

"Görüşürüz"

dedikten sonra telefonu kapatmıştım, izin günüm olduğunu tamamen unutmuştum ne yazık ki şanslıydım. "Youngjae şu dünkü çocuk mu?" diye sormasıyla jackson'a dönmüştüm "evet markete beraber çalıştığım çocuk" diyerek cevap vermiştim "sen çalışıyor musun hemde markkette?" diye sormuştu "evet, sen beni evinden en son kovduktan sonra calışmaya karar verdim" demiştim hafif gülümsedikten sonra.

Evimin önüne geldikten sonra durup jackson'a dönüştüm "kıyafetlerini en kısa zamanda geri vereceğim" demiştim "önemli değil sende de kalabilir" demişti hafif gülümseyip "geri vereceğim en kısa zamanda" dedikten sonra gülümsemiştim bende, eliyle içeri girmem için işaret etmişti "teşekkür ederim" dedikten sonra arkamı dönüp içeri girmiştim.

Cebimden anahtarı çıkarıp kapıyı açmıştım, bir an önce duşa girip güzelce uyumak istiyordum. İçeri girmemle birlikte şok olmuştum ne işi vardı bu adamın burada beni nasıl bulmuştu, istifini bozmadan koltukta oturmuş bana bakıyordu.

Adamlarıysa yanında durmuş ayakta dikiliyordu, hepsi birlikte bana dönüp bakmıştı. Gözlerimi oturan adam çevirmiştim, baba olacak adama. 
Hayatımı mahveden adama nefretim kendimden büyüktü, bazen hala yediremiyordum hayatımı mahvetmesini.

"Ne işin var senin burda? Çık burdan!"

demiştim üstüne tüm nefretimi kusarcasına.
Ben sakin olmaya çalışırken o adam karşımda bir hayli sakin bir şekilde oturuyordu ve bu beni daha çok sinirlendiriyordu.

"Eşyalarını topla gidiyoruz"  demişti sakince

"Ben hiç bir yere gitmiyorum evimden defolun!"

demiştim oldukça bağırarak, o adam tam bir şey diyecekken onu kapının çalan zili susturmuştu. Kim gelmişti şimdi? "Kim geldiyse sessizce gönder!" denmişti baba olacak adam. Gözlerimi kapıya doğru çevirmiştim yavaş adımlarla kapıya doğru ilerledim önünde durup kendimi toparladım.

Yavaşça kapıyı açtığımda gözlerim jackson'la buluşmuştu, şuan burda olması gerekecek en son kişiydi. Gözlerimi sıkıca kapatıp açmıştım babam olacak adama baktığımda göndermem için eliyle işaret yapmıştı.

"Bir..." konuşmasına izin vermeden susturmuştum
hızlı bir şekilde "ah kapıçı, ben çöpleri kendim attım merak etmeyin iyi akşamlar" dedikten sonra hızlıca kapıyı kapatmıştım ama beni engelleyen jackson'ın ayağı olmuştu hızlıca kapıyı açıp "ne saçmalıyorsun?" demişti. 

Oy kullanmayı ve yorum yapmayı ihmal etmeyin, teşekkürler 🖤

Oy kullanmayı ve yorum yapmayı ihmal etmeyin, teşekkürler 🖤

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
SON İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin