~7~

86 5 12
                                        

Mutfağa girdiğim de jackson içerdeydi elinde bir şeyle oynuyordu. İyice ona yaklaştıktan sonra bakmıştım bu benim bilekliğimdi ,benim geldiğimi görünce ayağa kalkmıştı elimi uzattıktan sonra "bilekliğimi ver" demiştim gözlerimi ona çevirerek hiç bir sey söylemeyip bileklikle oynamaya devam etmişti. İyice ona yaklaşıp bilekliği almaya çalışmıştım bilekliği tutuğu elini hızla arkasına saklamıştı kafamı kaldırıp sinirli şekilde gözlerine bakmıştım "verirmisin diceksin" demişti uyuz bir şekilde, derin bi nefes alıp "bilekliğimi verirmisin?" demiştim sakin bir şekilde kafasını iki yana sallayıp "hayır" demişti, dalgamı geçiyordu bu? Kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum olabildiğince "benim için gerçekten değerli o bileklik verirmisin lütfen?" demiştim tekrardan elimi uzatıp, yarım yamalak bi gülümsemişti "değerli mi?" demişti sadece, elini arkasından çekip öne doğru getirmişti vereceğini sanmıştım.

İki eliyle birlikte bilekliği kopartmıştı gözlerimin önünde ve ben hiç bir şey yapamamıştım.

Parçalara ayrılıp yere düşüşünü izlemiştim çaresizce.
Sanki bilekliği değil jinyoung'u tekrar içimden kopartmışlar gibi hissetmiştim. Gözlerim dolu bir şekilde kafamı kaldırıp jackson'ın gözlerine bakmıştım ne yaptığını sanıyordu bu çocuk?

"Sizde benim için değerli olan seyleri aynı böyle benden koparıp aldınız"

demişti, olayın sokundan hiç bir şey anlayamıyordum. Elimi kaldırıp hızla tokat atmıştım bu yaptığı gerçekten fazlaydı. Hiç bir şey demeden sadece gülmüştü, dolan gözlerimi hızla elimin tersiyle silmiştim.

"O adama olan nefretimin sebebi neden biliyormusun? Çünkü sen ne yaşadıysan aynılarını bende yaşadım, intikam Alman gereken kişi ben değildim ben bunu hak etmedim"

demiştim en sonunda dayanamayıp anlamsız bakışlarla bana bakıyordu sadece, "ne sacmalıyorsun?" demişti sadece saçmalar gibi bir halim mi vardı? Dolan gözlerim en sonunda dayanamayıp yaşlarını dökmüştü. Fazlasıyla alışmıştım göz yaşlarımın akmasına.
"Benim de aşık olduğum çocuğu benden koparıp aldı diyorum!" demiştim sinirli bir şekilde, duydukları karşısında soka girmiş gibiydi hiç bir şey demeden gözlerimin içine bakıyordu. Gülümseyip cevap vermişti "kendini acındırmak için mi yalan söylüyorsun?" demişti, söylediklerimin hepsi ona yalan mı gelmişti cidden. Hayretler içerisinde gözlerine bakıyordum, bu kadar kalpsiz olamazdı.
Onun haklı olduğu bildiğim halde konuşmaları ve nefretle bakan gözleri ondan nefret etmemi sağlıyordu. Sanırım nefret ediyordum.

Arkamı dönüp evin salonuna doğru yürüdüm hızlıca gözlerimle kapıyı aradım bu evden çıkmalıydım bir an önce, kapıyı gördükten sonra hızla yürümüştüm kapıya doğru ama çıkamamıştım evden, biri engel olmustu. Belime sarılan el engel olmuştu bana,  dönüp baktığımda jaebum'la göz göze gelmiştim. Hiç olmadık zamanlarda ortaya çıkıyordu sürekli "bırak" demiştim net bir ses tonuyla 

"gidebileceğini pek sanmıyorum, en azından simdilik"

"Bir işinize yaramıyorum zaten ne diye beni burda tutuyorsunuz?"

"Ona biz karar veririz, hem seni bırakınca ne yapacaksın babanın evine geri mi döneceksin ordan kurtulmak istiyorsun sanmıştım?"

demişti, o cehheneme tabi ki dönmek istemiyordum. Gidicek bir yerim yoktu belki ama bakardım başımın çaresine, jackson denen çocuğun suratını görmekten iyiydi dışarda kalmam. Bir anda içeri "jaebum!" diye bağırma sesi gelmişti, telaşla içeri giren jackson'dı jaebum ona döndüğün de jackson gözleriyle kapıyı işaret etmişti jaebum sa başını sallayıp onaylamıştı telaşlı şekilde. Burda ne oluyordu hiç bir şey anlamıyordum. Jackson telaşlı yürümesiyle bana yaklaşıyordu bense şaşkınlıkla onları izliyordum, elimden tutup hızlıca peşinden sürüklemişti. Yine o her şeyin başladığı ufak odaya gelmiştik hızlıca kapıyı kapatıp kapıya yaşlanmıştı Beni de kendine çekip arkamdan bir elini belime sarıp diğer eliyle ağzımı kapatmıştı. Ne olup bitiğine hiç bir fikrim yoktu.

"Ne oluyor?"

desemde hiç bir şey anlaşılmıyordu eliyle tuttuğu için "sesini çıkartma" demişti sessizce, dediğini uygulamıştım sesimi çıkartmıyordum bir süredir.
Daha ne kadar sürecekti böyle durmamız bilmiyordum, ikimizde sessizdik ama yukardan bağırma sesleri geliyordu ne dediklerini anlamasam da fazlasıyla gürültü vardı. Jaebum birleriyle kavga ediyordu sanırım. Bir süre yukarıdaki sesler kesilmişti sanırım bu daha korkutucuydu.

İçerden bir el silah sesi geldiğinde korkup yerimden sıçramıştım, biri mi vurulmuştu? Jackson dudaklarımdaki elini yavaşsa asağı indirdi "jaebum" diye fısıldamıştı, beni yavaşça itip kapıya doğru koşmuştu, kapıdan çıkmadan önce bana dönüp "şakın yukarı çıkma!" demişti telaşlı bir şekilde yanıma gelip belindeki silahı çıkartıp bana vermişti şaşkınlıkla ona bakıyordum neden bana silah veriyordu şimdi başımı hayır anlamında sağa sola sallamıştım elimi kendine çekip silahı elime tutuşturmuştu "b-ben bunu ne yapıcam" demişti sesim titrek bir şekilde ben bunu kulanamazdım.
Gözlerini gözlerime çevirdiğinde "eğer buraya biri gelirse.." dediğinde sözünü kesmiştim "ne yani benden onu öldürme mi istiyorsun?" demiştim ve devam etmiştim

"o zaman benim senden bir farkım kalmaz"

"Öldürmezsen, ölürsün"

dedikten hızlıca çıkmıştı kapıdan, silaha bakıp kalmıştım kimseyi vuramazdım ben öldüremezdim. Benimde babam'dan bir farkım kalmazdı. Onun gibi bi insan olamazdım ben. Yukarda neler olmustu az önce jaebum vurulmuşmuydu yoksa?
Sessizce burada durup beklemeliydim.
Bir süre sonra kapı açılmıştı jackson'ın geldiğini sanıp ayağa kalkmıştım, kapı yavaşça açılırken iki üç adım atmıştım ama bu jackson değildi bu yüzü tanımıyordum, ne yapacaktım şimdi?

LÜTFEN OY KULANMAYI VE YORUM YAPMAYI İHMAL ETMEYİN 💚

 Bir süre sonra kapı açılmıştı jackson'ın geldiğini sanıp ayağa kalkmıştım, kapı yavaşça açılırken iki üç adım atmıştım ama bu jackson değildi bu yüzü tanımıyordum, ne yapacaktım şimdi?  LÜTFEN OY KULANMAYI VE YORUM YAPMAYI İHMAL ETMEYİN 💚

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
SON İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin