~14~

53 6 2
                                    

"neden kabul etmiyorsun o zaman?"

demesiyle jackson'a dönmüştüm, bunu bana omu diyordu benle çalışmak istemez diye düşünüyordum, belki de istemiyordur bilmiyordum. Tam bir şey diyecekken kapının çalan zili beni susturmuştu, jaebum ve jackson bakıştıktan sonra jaebum "birini mi bekliyorsun?" diye sormuştu jackson 'hayır' anlamında başını salladıktan sonra "ben bakarım" dedikten sonra kapıya doğru ilerlemişti. Elini kapıya yaslayıp kapının deliğinden bakmıştı geri çekildikten sonra derin bi nefes alıp geri vermişti.

Jaebum'la ikimiz merakla kapıya bakıyorduk, jaebum anlamış olacak ki of layıf kendini koltuğa bırakmıştı. Jackson kapıyı açınca aniden boynuna sarılan bir kız olmuştu, jackson karışık vermeden ellerini havada tutmuştu. o sırada kızı biraz süzmüştüm, Kız oldukça güzel bir kızdı fiziğine laf bile söylenemezdi dap dar pantolonu bütün fiziğini ortaya çıkarıyordu.

"Çok özledim seni, nerelerdesin sen?"

son cümlelerini biraz kızgın bir şekilde söylemişti kızla göz göze gelince ellerini jackson'ın boynundan yavaşça çekip içeri doğru adımlarını atmıştı "canım bu kim?" demişti yürümeye devam ederek, umursamazca ona bakıyordum. Jaebum hepimizden hızlı davranıp atlamıştı "benim bir arkadaşım,İseul" demişti eliyle beni gösterip, hafifçe eğilip selamlamıştım.

İsmini hala bilmediğim kız hafif sert bi şekilde jaebum'a döndü "peki neden jackson'ın evinde?" demişti jaebum bir şey diyecekken jackson araya girmişti "kimse sana hesap vermek zorunda değil, mi-cha lütfen geç otur" demişti kapıyı kapatıp adımlarını içeri atıp. Mi-Cha umursamadan koltuğa oturmuştu, jaebum'a dönüp "ben artık gitsem iyi olur" demiştim jaebum bir anda ayağa kalkıp "olmaz marketten bir şürü şey aldım hep birlikte kahvaltı edeceğiz, hem daha konuşacaklarımız bitmedi" demişti, o sırada kız oturduğu yerden kalkıp jackson'ın yanına aralarına mesafe bırakmayacak şekilde oturmuştu. Jaebum yerdeki poşeti kapıp koluma girip sürüklemişti "biz seninle bir şeyler hazırlayalım" demişti mutfağa girince bıkkın bir şekilde "peki jaebum istediğin olsun" demiştim bir anca şaşkınca bana dönüp "ne! ne yani gerçekten kabul ediyormusun birlikte calışmayı?" diyerek bağırsada son cümlelerini kısık sesle söylemişti "hayır jaebum onu kasdetmemiştim, yemeği diyorum" demiştim hafif dudaklarını büzüp posettekileri çıkarmaya başlamıştı, "senin için gerçekten önemlimi bu kadar kabul etmem?" diye sormuştum, bana dönüp tezgaha yaşlanmıştı

"önemli, en çok jackson ve senin için, jackson'ın böyle yaşamasına dayanamıyorum içindeki acı onu her gün mahvediyor annesinin ve babasının intikamını almak istiyor ama nasıl yapacağını bilmiyor ona sadece sen yardım edebilirsin İseul, ben onu her gece ağlarken görmek istemiyorum"

"Jaebum bazı yerlerde haklı olabilirsin ama o adamdan intikam almak onun acısını dindirmez, o adam ölünce acımın dineceğini bilsem bunu çoktan yapmış olurdum ama bu bana jinyoung'u geri getirmez anlıyor musun? Ben her gün bununla savaşıyorum kendimle savaşıyorum, savaşmak zorundayım ve jackson'da öyle" demiştim, ağladığımı yanaklarımın ıslanmasından anlamıştım, hızlıca elimin tersiyle yanaklarımı silmiştim. Jaebum beni hızlıca kendine çekip sarmıştı hafiften saçlarımı okşuyordu bende ona karşılık verip sarılmıştım.

Jackson'ın "Hala yemek hazır değil mi?" demesiyle jaebum dan hızla ayrılmıştım, arkamı dönüp baktığımda kapıya yaşlanmış bizi izliyordu "sizi bölmek istemezdim ama gerçekten acıktım" demişti tekrardan jackson "beş dakikaya hazır" demesiyle tekrar işe koyulmuştu jaebum.

Bense hareket etmeden jackson'ın gözlerine bakıyordum, ikimizde aynıydık ikimizde her gün acı cekiyorduk, sevdiklerimizi kaybetmiştik, canını yakmak istediğimiz birisi vardı. Jackson gözlerini bana doğru çevirdiğinde göz göze gelmiştik hafif morarmış göz altlarıyla garip ama tatlı görünüyordu. Gözlerimizle bir birimizi anlamaya çalışır gibi bakıyorduk, ama onun gözündeki masumiyeti ve acısını görüyordum. Bir birimize bakıp kalmışken ilk gözlerini ayıran ben olmuştum hızlıca jaebum'un yanına gidip yardım etmeye başlamıştım, kalbim neden gereksizce bu kadar hızlı atıyordu.

Hafif arkamı dönüp baktığımda jackson yoktu bu beni biraz rahatlatmıştı "İseul?" İsimi duyduktan sonra jaebum'un omzumu dürttüğünü hissetim "he, efendim?" demiştim jaebum'a dönüp diğer eliyle tabakları uzatıp "tabakları diyorum masaya koyar mısın?" elindeki tabakları alıp başımı sallamıştım "tabi"

Masayı güzelce hazırlayıp kontrol etmiştim "tabaklar çatal, kaşık, bardaklar, peçetelik, salata, güzel her şey hazır sadece yemekler kaldı jaebum" demiştim jaebum bana dönüp "wow gerçekten mükemmel düzenleme" demişti gülümseyerek karşılık vermiştim "İseul içerde poşet kalmış getirirmisin?" dediğinde "getiriyorum" demiştim.

Mutfağın kapısından çıkınca jackson'la Mi-Cha dikkatimi cekmişti aralarında mesafe olmayacak şekilde oturuyorlardı, Mi-Cha'nın eli jackson'ın yanağındaydı ve yavaşça dudağının kenarını öpmüştü ama jackson bu durumdan pek hoşnut görünmüyordu. Onları böyle görünce istemsizce adımlarım yavaşlamıştı, jackson gözlerini yerden çekip bana bakmıştı gözlerimiz buluştuğunda hafif panik yapmıştım hızlıca içeri girip yerde duran poşeti almıştım mutfağa geçerken jackson'ın gözlerini hala üzerinde hissediyordum.

Elimdeki poşeti tezgahın üzerine koyup tezgaha yaşlanmıştım jaebum"teşekkür ederim" dediğinde ona dönmüştüm "içerde ki kız kim?" diye sormuştum yemeğin üstünü güzelce süslerken cevap vermişti

"Jackson'ın platonik aşığı, aslında bunlar küçüklükten beri arkadaş mi-cha'ya belirli bir yaşa kadar babası bakmış ikisi jackson'la beraber büyüdüğü için mi-cha nın babasını kendi babası gibi görüyordu jackson, bi gün üçü gezerken mi-cha nın babası bunlara bişey almak için karşıya gecerken araba carpıyor son sözlerinde jackson'a mi-cha'yı emanet ediyor jackson'da öyle yapıyor bu yaşa kadar hep sahip çıkmış, ama büyüyünce kız jackson'a arkadaştan öte duygular besliyor ama jackson onu bir kardeşi olarak görüyor ona emanet olduğu için onunla konuşup kendisinden uzaklaştırmak istemiyor" demişti jaebum sadece başımı sallayıp "anladım" diyerek karışlık vermiştim.

Jaebum elindeki son tabağı özenle masaya koyup içeri doğru seslenmişti "yemek hazır gelin"
İkisinde içeri girince durup masaya baktıktan sonra bize bakmışlardı tekrar masaya dönünce mi-cha "bunları sizmi yaptınız?"demişti "evet bütün yemekleri jaebum yaptı" diyerek karışık vermiştim "tek başıma yapmadım sende o kadar yardım ettin" demesiyle jaebum'a dönüp gülümsedim mi-cha "gerçekten şahane görünüyor" dedikten sonra sandalyesini çekip l oturmuştu jackson "abartma" dedikten sonra mi-cha'nın yanındaki sandalyeyi çekip oturmuştu.

Oy vermeyi ihmal etmeyin, teşekkürler.

SON İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin