Herkes yemeğe odaklanmış kimse bir şey konuşmuyordu bir iki lokma bir şey yiyip doymuştum, midemi tamamen küstürmüştüm hiç bir şey yiyemiyordum. Sadece önümdeki kalan yemeğe bakıyor çatalla oynuyordum. Mi-cha'ya baktığımda kibar bir şekilde yemek yiyordu jaebum'a döndüğümde pek kibar yendiği söylenemezdi yemek yerken zevk alıyordu adeta. Son olarak karşımda oturan jackson'a baktığımda tabağına dokunmamıştı bile sadece elindeki çatalla oynuyordu. Çok acıktığını söylemişti ama hiç bir şey yemiyordu tam neden yemediğini soracakken benden önce soran jaebum olmuştu "neden yemiyorsun İseul?" demesiyle jaebum'a dönmüştüm
"Ben mi? Ben doydum gerçekten muhteşem olmuş ellerine sağlık, aslında jackson acıktığını söylemişti ama tabağına bile dokunmamış" demiştim jackson'a dönüp herkes jackson'a döndüğünden jackson'da bana bakmıştı, gözlerimizi ayıran mi-cha olmuştu elini jackson'ın elinin üştüne koymuş ona dönmüştü "neden yemiyorsun bitanem" demişti, bense sadece ellerini izliyordum.Jackson yavaşça elini mi-cha'dan uzaklaştırmak için çektiğinde bakışlarımı gözlerine çevirmiştim göz göze geldiğimizde yavaşça masadan kalkmıştım, belki de benden dolayı kendini rahatsız hissettiği için yiyemiyordu belki de sürekli o yüzden hep göz göze geliyorduk sürekli bakmasının başka bir açıklaması yoktu, "nereye gidiyorsun?" diye soran jaebum olmuştu "ben biraz hava alacağım siz rahat rahat yemeğinizi yiyin" demiştim arkamı dönüp giderken beni durduran jackson'ın sözleri olmuştu "yemek yemememin senle bir alakası yok" demişti arkamı dönüp baktığımda tekrar gözlerimiz buluşmuştu hiç değişmeyen surat ifadesiyle bana bakıyordu "sadece biraz hava alacağım, size afiyet olsun" dedikten sonra mutfağın bahçeye çıkan kapısından dışarı çıkmıştım.
Havuzun kenarına geçip bağdaş kurup oturmuştum hafif dalgalanan havuzu izliyordum o an ki sessizlik o an esen hafif tatlı rüzgar o an gelen çiçek kokuları bütün ömrümün böyle geçmesini dilemiştim. Gözlerimi kapatıp başımı yukarı kaldırıp derin bi nefes alıp vermiştim o an ki ruh halimle hafif tepesüm edip gülümsemiştim. Cebimden çıkardığım bilekliği alıp sıkıca tutmuştum gözlerimi ayırmadan bilekliğe bakıyordum özlem gidermeye çalışır gibi bakıyordum ama özlediklerimiz hiç bir zaman geri gelmiyordu.
"İseul?" aniden tam arkamdan gelen sesle irkilmiştim ellerimin arasındaki bileklik ellerimden kayıp havuzun içine düşmüştü ani refleskle tutmak içim kendimi uzatmıştım dengemi sağlayamayıp havuzum içine düşmüştüm, normalde yüzme bilmeme rağmen panik yapmıştım sadece havuzun içince cırpınıyordum ve birazda su yutmuştum.
Havuzun dibine batan bilekliğe baktığımda ordan bana bakan jinyoung'u görmüştüm gözlerimi sıkıca kapatıp geri açmıştım. Her zaman böyle oluyordu sadece bir kabuş gibi bişey di biliyorum kendimi bırakmamam lazımdı. Yavaşça çırpınışlarım durmuştu suan çığırıp bağırmak istiyordum artık bu şeyden nefret ediyordum beni bitiriyordu. Birinin akramdan belime sarılmasıyla yukarı doğru çekildiğimi hissetmiştim. Jinyoung'dan git gide uzaklaşıyordum, elimi ona uzatmıştım tutacakmışım gibi.
Yüzeğe çıktığımda dibimde duran jackson'la göz göze gelmiştim elleri belime dolanmıştı benimkiler de boynuna, hiç bir şey düşünmeden gözlerine bakıyordum. İkimizde derin bir nefes almıştık, dayanamayıp aniden ağlamaya başlayıp jackson'ın göğsüne gömmüştüm kafamı. Beni iyice sarıp kendine cekmişti, ağladıktan sonra biraz olsun rahatlamıştım kafamı kaldırıp jackson'a bakmıştım jackson havuzun kenarın tutunup beni yukarı doğru kaldırmıştı ayaklarımı havuza sarkıtacak şekilde oturmuştum jackson'ın yanıma oturmasını beklerken havuzun içine dalmıştı, yukarı doğru çıkıp yanıma oturmuştu elindeki bilekliği bana uzatarak "iyi misin?" diye sormuştu 'evet' anlamında başımı sallamıştım sadece elindeki bilekliği alıp.
"Üzgünüm seni korkutmak istememiştim benim hatam" demesiyle jackson'a dönmüştüm "hayır senin bir hatan yok ben sadece birazcık dalmışım" demiştim "yine de özür dilerim" demişti kendimi tutamayıp gülümsemiştim "sürekli hayatımı kurtarıyorsun farkında mısın?" dediğimde hafif bi gülümseme yapıp başını öne eğmişti "suan ilk defa gülümserken gördüm seni diyebilirim, gülümsemek daha çok yakışıyor oysaki sana" demiştim bende hafiften gülerek bir cevap vermeden gözlerimin içine bakmıştı sadece. Kalbim neden yine böyle hızlı atıyordu? Daha fazla gözlerinin içine bakarsam çıkacak gibiydi kalbim. Gözlerimi elime çevirip elimdeki bilekliğe bakmıştım sıkıca kavrayıp ıslak olan pantolonumun cebine koymuştum.
"Ben aslında şey demek için gelmiştim.." dediğinde jackson'a dönmüştüm ama sözünü kesen jaebum olmuştu "alın şunları üşüteceksiniz" demesiyle omuzlarımdan asağı havlu sermişti jackson'a da aynı şekilde. Jackson yanımdan hızla ayağa kalkmıştı tam elini uzatacakken ondan önce davranan jaebum olmuştu jackson elini yavaşça geri doğru çekerken jaebum'un elini tutmuştum ayağa kalktığımda mi-cha da bize doğru gelmişti "noldu burada" demesiyle tekrar konuşmasına devam etmişti "durun tahmin edeyim bu şapşal kız yüzünden havuza düştünüz?" demesiyle sinirli bir gülümseme atmıştım istemsizce
"Saygı çerçevesi içerisinde konuşursan sevinirim, yoksa ben sana saygıyı göstereceğim" demiştim gülümseyerek.Jaebum'un hafif kıkırdama sesi gelmişti, şeklimi bozmadan kızın gözlerinin içine bakıyordum. Mi-cha eliyle beni işaret edip "bu beni tehdit mi ediyor şimdi?" demişti sinirli bir şekilde "tehdit demeyelim güzel bir sekilde uyarıyorum" demiştim araya jackson girmişti "tamam uzatmayın!" İkimizde aynı anda jackson'a dönmüştük, jackson mi-cha ya kısa bi süren baktıktan sonra bana dönmüştü "üşüteceksin içeri geç" demesiyle onları geride bırakıp içeri doğru yürümüştüm.
Salona geçtiğimde üzerim ıslak olduğu için koltuğa oturmak istememiştim ayakla dikilip gelmelerini bekledim havluyu iyice kendime sarıp.
İçeri girdiklerinde jaebum "siz üstünüzü değiştirin,jackson iseul'a kiyafetlerinden verirsin değil mi ?" Demişti jackson'a döndüğümde kafasını sallayıp yukarı çıkmıştı bende yavaş adımlarla onu takip ediyordum. Merdivenlerden çıktıktan sonra sağda kalan bir odaya girmişti sanırım onun odasıydı çekinerek odasına girmiştim. Gerçekten güzel ve göz alıcı bir odası vardı, ilk dikkatimi çeken duvarda asılı olan ailesiyle bir fotoğrafı olmuştu. Dolmak üzere olan gözlerimle jackson'a dönmüştüm dolapta bir şeyler arıyordu. Fotoğrafa iyice yaklaşıp incelemeye başlamıştım, gerçekten mutlu görnüyorlardı.Böyle güzel bir aileyi nasıl bi insan mahvede bilir, benim babam gibi kalpsiz bir insan. Onun utanacağı yere ben utanmıştım. Böyle güzel gülen bir insan şuan hiç gülmüyordu gülmek için bir sebebi yoktu ailesini, mutluluğunu kaybetmişti. Aynıydık bu yüzden onu en iyi ben anlıyordum. Yaşamak istiyorduk, ölmeyi beklerken.
Gözlerimi fotoğraftan ayırıp arkamı dönmüştüm jackson'ı dibimde görmemle arkaya doğru adım atıp küçük bir çığlık atmıştım. Jackson'a baktığımda fotoğrafa bakıyordu gözlerini ayırmadan, gözlerindeki tarif edilemez acıyı görebiliyorum. İçten içe ağlıyordu o gözleri.
O fotoğrafı inceliyordu ben onu. Gözlerinden bir damla yaş akmıştı, elim istemsizce yanağına gitmişti, hafifçe göz yasını silmiştim "lütfen daha fazla bakma, kötü olacaksın" demiştim sesim titremişti söylerken. Gözlerini yavaşça bana cevirip gözlerime kenetlemişti yanağındaki elimi sıkıca tutup yere doğru indirmişti hala sıkıca tutuyordu, "benim kötü olmak içim bir fotoğrafa bakmam gerekmiyor, onlar zaten hep burdalar" demişti işaret parmağıyla başını gösterip, ard arda vurmuştu başına sertçe.
"Biliyorum hep aklında olduklarını, ve hep orda kalacaklar bununla yaşamak zorundasın jackson"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON İNTİKAM
FanficAKLA YATMAYAN BİRİNİ KALBİNE SIĞDIRMAKTIR AŞK. "EN DERİN DENİZLERDE BOĞULA BOĞULA ÖĞRENİRSİN TEK BİR NEFESLE YAŞAMAYI" ELBET BİR GÜN SENİNDE SONUN OLACAK.