~12~

40 4 10
                                        

"Öyle suratıma bakma beni duydun işte, birlikte çalışalım" demişti, ben ve jackson birlikte çalışmak kulağa hiç hoş gelmiyordu o benden nefret ediyordu benle nasıl çalışacaktı?

"Ne dediğini farkında mısın jaebum?" demiştim gözlerinin içine bakarak

"Evet ben cok ciddiyim sende ondan intikam almak istemiyormuydun? Hem jackson da senden nefret etmemesi gerektiğini anlar" demişti, sahte bir gülümseme atmıştım

"İstediği kadar nefret edebilir jaebum ona kendimi kanıtmalamak zorunda değilim" demiştim ciddi bir şekilde.

"Onu bunu boşverin, ikinizinde canını aynı kişi yaktı ikinizde aynı kişiden intikam almaya çalışıyorsunuz, onu en iyi sen tanıyorsun bize en iyi sen yardımcı olabilirsin" demişti bir cevap vermeden sadece biraz düşünmüştüm.

"Bilmiyorum jaebum.."

"Hadi ama en azından kendin için bunu yapmalısın"

"O kötü bi adam eğer onun canını yakamazsak o bizim canımızı daha çok yakacaktır ve bunu istemiyorum"

"Merak etme her şeyi cok iyi düşünerek hareket edeceğiz"

"Hem bundan jackson'ın haberi var mı ?"

"Henüz ikna edemedim ama edeceğime eminim" demişti tatlı bi gülümseme atıp, bilmiyorum ne yapmam gerektiğini canımı daha fazla yakmasından ve onlarında canını yakmasından korkuyordum. İyice düşünmem gerekecekti.

Elimdeki bileklikle oynayıp jaebum'a dönüştüm "peki bu bilekliği sen mi yaptın?" diye sormuştum
"Hm, hayır jackson seni bulup vermemi istedi" demişti, jackson mı parçalarını toplayıp eski haline getirmeyi başarmıştı, halbuki gözlerimin önünde paramparça edip koparmıştı.

"Teşekkürlerimi iletirsin fakat paramparça olan bir şey ne kadar toparlanırsa toparlansın eskisi gibi olmayacağını da söylersin" demiştim, bir şey söylemden gözlerimin içine bakmıştı sadece.

Ayağa kalkıp jaebum'a dönmüştüm "artım gitmem gerekiyor" demiştim, jaebum da ayağa kalkıp karşıma geçmişti "iyice düşün karar ver tekrar
yanına geleceğim" demişti bir şey dememe fırsat vermeden arkasını dönüp yürümüştü.

Markete doğru yola koyulmuştum, kafam karışıktı ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Korkuyordum sadece hayatımın daha çok berbat olmasından korkuyordum. Berbat olan hayatım daha nasıl berbat olacaktı onuda bilmiyordum. 

Markete geldiğim de youngjae marketi kapatmış önünde oturuyordu, yanına gittiğimde ayağa kalkmıştı "bende seni bekliyordum" demişti, elindeki çantamı bana uzatıp "çantanı vermek için" demişti Tekrardan "Teşekkürler youngjae senide beklettim kusura bakma" dedikten sonra elindeki çantamı almıştım "önemli değil" dedikten sonra kibar bir gülümseme sunmuştu "bu arada bu da senin için" demişti bana doğru uzattığı eline bakmıştım gülümseyip "teşekkür ederim youngjae" dedikten sonra elindeki çikolatayı almıştım.

Düşünüp çikolata alması hoşuma gitmişti.

"İstersen beraber yürüyebiliriz saat biraz geç oldu" dediğinde gözlerimi gözlerine çevirmiştim, neden bu kadar tatlıydı? "Evet beraber yürümemiz iyi olur youngjae bu saate eve tek basına gidemezsin" demiştim gülmemeye çalışarak, ama başarısız olmuştum.

"Komik bir şaka olduğunu sanmıyorum" demişti youngjae bakışlarını üzerimde hissediyordum "peki" dedikten sonra öksürüp sesimi düzeltmiştim "zaten pek espiri yeteneğim olduğu söylenemez" demiştim yürümeye başlayarak, youngjae nin gelmediğini fark edip akramı dönüp ona bakmıştım "hadi sene youngjae seni eve bırakmam gerek" demiştim tekrardan uğraşmak hoşuma gitmişti sadece.

SON İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin