AKLA YATMAYAN BİRİNİ KALBİNE SIĞDIRMAKTIR AŞK.
"EN DERİN DENİZLERDE BOĞULA BOĞULA ÖĞRENİRSİN TEK BİR NEFESLE YAŞAMAYI"
ELBET BİR GÜN SENİNDE SONUN OLACAK.
Yavaş yavaş gözlerimi açtığımda etrafı hala net göremiyordum, en son vurulduğumu hatırlıyordum. Yaşıyordum. Ani bi hareketle uzandığım yerden kalkmaya çalıştığımda canım oldukça çok yanmıştı dişlerimi sıkıp kısık bi sesle bağırmıştım, arkaya doğru tekrardan uzanıp vurulduğum yeri tutmuştum sağ göğsümün biraz aşağısını.
Tanımadığım bi ses bana seslenmişti "ne yaptığını sanıyorsun" dedikten sonra yanıma gelmişti, bu yüzü tanımıyordum "Şuan yaralısın ve ani hareketler yapmamalısın" demişti tekrardan konuşup, boş gözlerle ona bakmıştım oldukça bitkin ve halsizdim konuşmaya bile halim yoktu.
Kendimi zorlayıp "kimsin?" diye sormuştum, konuşurken fark etmiş ki dilim damağım kurumuştu, "şuan bunun bir önemi yok, şimdi beni bekle ve sana yiyecek bir şeyler getiriyim uyanık kalmaya çalış" demişti, kafamı aşağı yukarı salayarak onaylamıstım.
Kimdi bu bana neden yardım ediyordu? Etrafı incelediğim de aynı yerdeydim, en son vurulduğum. Beni vuran çocuk da ortalıkta görünmüyordu.
Uyumamak için dirensem de yavaştan gözlerim kapanıyordu, yatıp bir kaç sene uyuyasım vardı. Kapının açılma sesini duyduktan sonra gözlerim kapıya doğru gitmişti ve o içeri girmişti beni vuran, göz göze geldiğimiz de şasırmıs ve ne yapacağını bilememiş gibi davranıyordu.
Bir süre sadece göz göze baktıktan sonra gözlerini kaçırıp saçlarını karıştırmıştı. İk üç adım daha atıp içeri girip "uyanmışsın" demişti sesinden nefret akıyordu tekrar gözlerimiz buluşmuştu "üzülmüş olmalısın" dediğimde yapmacık bir gülüş atmıştım, boş gözlerle bana bakmıştı "ölmediğim için" demiştim devam ettirerek, bir süre gözlerime bakmaya devam etmişti, biraz daha yaklaşıp "hala seni öldürmemem için bir sebep yok" demişti "neden yaşıyorum o halde hala?" dediğim de hızla belindeki silahı çıkartıp silahın ucunu anlımın tam ortasına koymuştu, gözlerini her zaman ki nefreti bulaşmıştı, tepki vermeden sadece gözlerinin içine bakmıştım "siz benim hayatımı mahvettiniz masum insanları öldürdünüz benim canımdan çok sevdiğim insanları benden aldınız seni ve lanet olası babanı öldürmemem icin bir sebep yok!!" demisti fazlasıyla bağırarak, haklıydı hiç bir zaman baba demiyeceğim insan fazla caniydi, ondan fazlasıyla nefret ediyordum.
Kendi kızının sevdiği insanı öldüren baskına neler yapmazdı, ama hiç bir zaman onun kızı olmayacaktım.
Vurulduğum yeri tutarak yavaşça ayağa kalkıp karsısına geçmiştim "o adam benim babam değil onu öldürüyormusun napıyorsan yap umrumda değil!" demistim sesimin çıktığı kadar bir şey demesine fırsat vermeden konuşmustum "simdi burdan defolup gideceğim ya beni bırakırsın yada öldürürsün" gözlerimi başka yöne çevirmistim, bu olay fazla sıkıcıydı bi an önce burdan gitmek istiyordum.
Gitmek için bir adım attığımda vurulduğum yer fazlasıyla canımı yakmıştı belli etmemeye çalışıp dişlerimi sıkmıstım dikişlerimi tutarak. Kapıya doğru ilerlerken iceri demin ki çocuk girmişti bir kaç saniye bize bakıp "ne oluyor burda?" demişti hızla o çocuğun yanına gidip "jackson indir şu silahı!" diyerek elinden çekmişti bana doğru dönüp "sende otur yerine" dedikten sonra kolumu tutmuştu hızla kolumu cekip "bırak!" demiştim "sizin derdiniz kang dae denen adamla ve o adam benim hiç bir şeyim olmuyor!" dediğim de jackson üstüme doğru yürümüstü "seni öldürmemem için yalan söylüyorsun!" diye bağırmıştı geniş omuzları olan çocuk aramıza girip jackson'ı itmisti "sakin olun ikinizde!" demişti
"Madem bu kadar ölmemi istiyordun neden vurduktan sonra kurtardınız beni o halde?"
"Ben senin gibi bi pisliği kurtarmam, jaebum sen karışma!"
"Kesin sesinizi yeter, jackson cık dışarı bi daha buraya girme" diyerek araya girmisti geniş omuzlu çocuk yine "sende otur yerine iyileşene kadar hiç bir yere gidemezsin" demişti "ah siz mi iyileştireceksiniz beni sevgili babacığım bana sizden daha iyi bakardı" dediğim de jackson odadan hızla çıkıp kapıyı sertce kapatmıştı.
Jaebum bana dönüp "bu çocuğun canını daha fazla yakmaya hakkınız yok" demişti "benim bir şey yaptığım yok" diyerek cevap vermistim "o senin baba.. Yada her neyse kang dae denen adam onun ailesini gözlerinin önünde öldürdü anlıyor musun? Onun canını daha fazla yakmayın" demişti "inan onu senden bile daha iyi anlıyorum" dediğim de anlamsızca bakmıştı "nasıl yani?" diye sorduğunda gözlerim dolmuştu başımı yere eğip "hiç" demiştim "neyse ben bi jackson'a bakıyım sende biraz dinlen" dedikten sonra odadan çıkmıştı. Yere oturup sırtımı koltuğa yaslayıp ayaklarımı uzatmıştım, elimin tersiyle göz yaşlarımı silmistim. Ağlamak istemiyordum artık göz yaşlarım bile ağladığımı hissetirmiyordu.
Jaebum elinde yemek tepsisiyle içeri girmişti, elimle göz yaşlarımı silmistim hemen yanıma gelip tepsiyi yere bıraktıktan sonra elini uyatmıştı bana doğru "biraz bir seyler yemen gerek, ilk önce koltuğa bi otur" dedikten sonra bir kaç saniye eline bakmıştım. Elinden tutmayıp koltuktan destek alıp kalkmaya çalışmıştım, jaebum yinede eliyle belimi sarıp yardım etmeyi tercih etmişti, belimdeki eline baktıktan sonra jaebum'a dönmüştüm göz göze geldiğimizde gözlerini kaçırmıstı "Otur bakalım şöyle, ayaklarını da uzat" dedikten sonra ayaklarımı uzatmama yardım etmişti.
Tepsiyi yerden alıp kucağına koymuştu koltuğun ucuna oturup "teşekkür ederim ama bunu yapmak zorunda değilsin ben kendim de yiyebilirim" demiştim "pek sanmıyorum vücudunu yormaman gerekiyor" demişti, elindeki kaşığı çorbaya daldırmıştı bir sey diyecekken kaşığı ağzıma tıkmasıyla bir şey diyememistim.
Yemeği yedirmeye devam ederken "bir sey sorabilir miyim?" dediğinde bir sey demeden sormasını beklemişti "o adamdan neden bu kadar nefret ediyosun?" diye sormuştu belki bilmek bile istemezdi jackson'ı da bu yüzden senden daha iyi anlıyordum ama bunu ona söylemezdim,
"o kötü bi adam olduğu için"
"Sırf bu yüzden mi bu kadar nefretin"
"Evet sırf bu yüzden başka ne olacaktı ki bi insan öz kızına ne yapabilir ki dimi?" demiştim yarım gülüş atarak "peki öyle diyorsan öyledir" demişti dediğime o bile inanmışa bezemiyordu, "peki ben bir şey sorabilir miyim?" Demiştim son lokmamı yerken
"sor tabi"
"O Jackson denen çocukla kardeş misiniz?"
"Aslında kardeşten bi farkımız yok, çocukluktan beri beraberiz"
"Anladım, peki beni neden kurtardın o ölmemi bu kadar çok istiyorken?
"Seni öldürmek istediğinden değil sadece o adamdan kendince intikam almak istiyor ve eminim eğer ölmüş olsaydın Jackson vicdan azabı çekecekti belki de bu yüzden kurtardım seni, o kötü bir çocuk değil ama eminim ki intikamını bi şekilde almadan bırakmayacaktır"
"Bende onun yerinde olsam intikam almaya çalışırdım, çalısıyorum da ama onu öldürerek değil canını başka şekilde yakarak"
"Sen neden intikam almaya çalışıyorsun?"
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.