Neden hiç birşey göremiyordum? Neden hareket etmek istememe rağmen hareket edemiyordum?
Gözlerimin açık olmasına rağmen hiç bir şey göremiyordum sanırım ellerim ve ayaklarım bir iple bağlıydı. Şuan neler olduğunu anlamaya çalışıyordum, en son hatırladığım o çocuk..Kapının açılma sesi geldikten sonra ışık açılmıştı gözümü hızla kapatmıştım sanki günlerdir ışık görmemiş gibiydim.
Gözlerimi yavaşça açtıktan sonra etrafı kısık gözlerle incelemiştim, duvarları gri içi daha inşaat halinde olan küçük bir oda, kömürlük gibi odanın içinde sadece siyah ikili bir koltuk vardı. Bense yere dizlerimin üzerine oturmuş sırtımda soğuk duvara yaslamış bir haldeydim.
Kapıdan içeri giren kişiye doğru bakmıştım, bu oydu o çocuktu pencerenin kenarındaki.
Kimdi bu çocuk ne işim vardı benim burada? Yine o öldürücü bakışlarını atıp "sonunda uyandın" demişti sesi o kadar netti ki içimi ürpertmeye yetmişti "kimsin? Ne işim var benim burada?" demiştim, korkmuyordum şuan belki ama bakışları fazlasıyla tuhaf hissettiriyordu.
Yavaşça bana yaklaşıp belindeki silahı çıkartıp beni hedef almıştı "biliyor musun? Yıllardır şu anı hayal ediyordum" demişti anlamsız bakışlarla ona bakmıştım sadece "bayağı bi düşünmüştüm o adamın canını nasıl yakabilirim diye, benim canımı yaktığı kadar nasıl yakabilirim? Diye düşünüp durmustum" dediğinde hiç bir şey anlamamıstım "kimden bahsediyorsun? Babam olacak heriften mi?" diye sormustum "evet başka kimden olacak!" diye bağırmıştı bir anda "bak o adam sana ne yaptı bilmiyorum ama anladığım kadarıyla onun canını yakmak için beni öldürceksin.." konuşurken lafımı kesip konuşmuştu "ah ne kadar da zekisin ama" derken epey bi sinirliydi ve şuan sakin olduğu pek söylenemezdi, "beni öldürerek o adamın canını yakamazsın" demiştim bos bi gülüş atıp "Yanacak! Benim ailemi öldürdüğünde benim canım nasıl yandıysa onunda canı öyle yanacak anlıyor musun?" öyle bağırıyordu ki sesinden o acısını anlaya biliyordum.
Benimde canım en az onun ki kadar yanmıştı, halada öyle. Neden bu kadar kötü bi adamdı nasıl insanların canını yakıyordu, o benim babam değildi bunu hiç bir zaman kabullenmeyecektim. Jinyoung'u gözlerimin önünde öldürüldüğünde benimde canım çok yanmıştı tarif edemeyeceğim bir acıydı. İçimde büyük bir yangın vardı ve bu hiç bir zaman sönmüyordu.
"Neden bana acıyormus gibi bakıyorsun he? Şuan acınacak halde olan sensin! Çünkü birazdan öleceksin" demişti ben ona acıyormus gibi bakmıyordum ki,
"bak ister inan ister inanma ama o adam benden nefret ediyor onun canını böyle yakamazsın"
"Ah eminim ki senden nefret ediyordur evet, ölmekten korkuyorum desene sen şuna"
"Ölmekten korktuğum yok, peki tamam er yada geç haklı olduğumu anlayacaksın"
"Tamam yeter artık sıkıldım!" dedikten sonra iki üc adım geri gitmişti "simdi seni öldürüp sevgili babacığının önüne atıcam ve onunda canının nasıl yandığını izleyeceğim!" dedikten sonra "o benim babam değil!" diyerek bağırmıştım.
Bir kaç saniye sessizlik olduktan sonra gözlerinin içine bakmıştım nefret dolu bakışlara ama korkuyordu her halinden belliydi, belki de daha önce hiç kimseyi vurmamıştı. Korkuyla bakıyordu gözlerimin içine. Silahı bana doğru çevirdiğinde kafasını hafif yana doğru çevirip başka yöne bakmıştı, elleri titriyordu.
Korkmuyordum şuan nede olsa jinyoung'a kavusacaktım. Zaten pek yaşıyor sayılmazdım. Gözlerimi kapatıp gülümsemiştim belki de vakti gelmişti Jinyoung'a kavusacaktım istediğim kadar sarılıp kokusunu içime cekecektim...
Bir el silah sesi duyduktan sonra yere yığıldığımı hissetmiştim, canım oldukça çok yanıyordu. Jinyoung'ta böyle mi hissetmişmiydi vurulduğunda, canının çok yanmasına rağmen sonradan hissisleşmiydi? "Jackson!" diye bir bağırma sesi gelmişti "Jackson ne yaptın sen!" gelen sesleri de bu kadar buğulu duymuş muydu? Bu kadar bitkin hissetmiş miydi? Oda en son beni düşünmüşmüydü? Oda sonsuza kadar uyumak istemis miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON İNTİKAM
FanfictionAKLA YATMAYAN BİRİNİ KALBİNE SIĞDIRMAKTIR AŞK. "EN DERİN DENİZLERDE BOĞULA BOĞULA ÖĞRENİRSİN TEK BİR NEFESLE YAŞAMAYI" ELBET BİR GÜN SENİNDE SONUN OLACAK.