4

19.6K 2.4K 2.1K
                                    

4: "Senin için sevindim, Dreamcatcher."

●

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

150 tane "into you yb" mesajı alıyorum ama bakıyorum aa yorum yok

:)

"Neyin var?"

Soyeon beni dürterken çattığı kaşlarıyla süslenmiş yüzünü bana çevirdi ve dudaklarını iyice büzdü. "Aptal," demişti suratıma doğru ama aldırmamıştım, yalnızca Dylan'ın uğraştığı gitarın gürültücü sesi kulaklarıma dolarken aklımdaki sözleri toparlamaya çalışıyordum. "Neyin varsa söyle, yoksa seni Jeongguk'a şikayet ederim."

Ona hafifçe gülüp, ayaklandıktan sonra yavaş adımlarla siyahi ve benim neredeyse iki katım oluşuyla birlikte, penisinin kolum kadar olduğunu düşünmeme sebebiyet veren Dylan'ın yanına çöküp gitarı elime almış ve istediği sesi elde etmesi için bir süre uğraşmıştım. "Jeongguk da çok umursuyor ya," dedim Soyeon'a dönmeden, Dylan elini elimin kenarından geçirip ayarı yapmaya çalışıyordu. "Manyak mı bu herif? Annem gibi davranmasına sebep oluyorsun, o yalnızca korumalarımdan biri."

Yüzüne oturma hayalleri kurarken yanlışlıkla otuz birimi süsleyen, kesinlikle taş gibi bir bedene, "Hak ettiğin evliliği yaşayamadığın için üzgünüm," diyerek gösterdiği harika bir kalbe sahip korumalarımdan yalnızca biri, evet.

Jeongguk bana kafayı yedirtecekti. Kesinlikle bu tavırları beni benden alacak, başıma bir bela gibi sarılacaktı. Git gide gözüme daha güzel gelmeye başlamıştı bile, korktuğum başıma geliyordu, onu ilk gördüğüm andan beri seksi oluşunu düşünüp durmamım yanında bir de kalbinin naifliğini hissediyor gibi olmuştum ve bu gerçekten korkutucuydu, gerçekten. Onun fiziksel özellikleriyle başım dertteyken bir de kişisel özelliklerini kaldıramazdım, hele de, sahte bir şekilde evliyken.

Soyeon kırmızı eteğinin yırtmacını seksi bir tavırla düzelttiğinde Dylan'ın çıkarttığı ıslık sesiyle hafifçe gülüp kafamı iyice gitara eğmiş ve istediğim ses çıktığı için tekrar ayaklanmıştım. "Al," dedim gitarı uzatırken. "Yarın akşama kadar kaydedilmesi gerek, ona göre."

"Soyeon seni de azdırmıyor mu?"

Net bir şekilde yanıtladım. "Hayır."

"Nasıl ya?" Soyeon çoktan odadan çıktığı için bağırarak konuşan arkadaşıma göz devirip orta  parmağımı kaldırmış ve telefonumu cebime attıktan sonra şapkamı kafama geçirmiştim. "Ne yani, evlisin diye hormonların başkaları için sıfıra mı düşüyor? Asla evlenmem-Siktir, asla!"

"Bence de dostum," elimi kaldırıp çakması için bekledikten sonra gülerek odadan çıkmadan önce cümlemi tamamlamıştım. "Asla evlenme, asla."

Çünkü evlilik, gerçekten koca bir sik gibiydi,  hatta Dylan'ınki kadar büyük olduğuna yemin edebilirdim. Bir kere ayağınızı değdiriyordunuz, sizi tamamen içine çekiyor ve bırakmıyordu. Onun hayatına göre yaşamaya başlıyordunuz, kesinlikle öyleydi. Onun ailesi de var oluyordu, onun kararları, yatakta onun kısmı, dolapta onun kıyafetleri, onun diş fırçası-Sikeyim onun rujları, onun yeşil ojeleri. Evet, yeşil.

into you ¤ taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin