13: "Bil istedim."
●
Selamlar
Jeonggukumuz duygusal biraaz😢😢
Iyi okumalar♡
Yerimde kıpırdanıp durmamın sebebi olan pantolonumun dar ve sıkı kumaşı, kasıklarımı sanki biri sıkıyormuş gibi hissettirdiğinden, bordo rengi masa örtüsünün süslediği dikdörtgen masanın üzerindeki tabağıma öylece odaklanmış, hiçbir şey yemeden oturuyordum. Aklım sürekli tuvalete gidip pantolonumun kemerini çıkarıp atmak ve biraz bollaşmasını ummaktı ama karşımdaki Jeongguk bir şey olduğunu fark etmiş gibi hafifçe kısık bakıyordu ve hemen yanımda Soobin, karşısında, Jeongguk'un hoşlandığı kadın olarak bildiği Bella ile konuşurken sürekli kıpırdandığım için beni uyarmak amacıyla elini dizimin üzerine yaslayıp imalı imalı gülümsüyordu. Bella ise her şeyden habersiz şekilde yemeğini yerken Soobin'le ettikleri koyu sohbete dalmış görünyordu; güzeldi, sarı saçları bugün dümdüzdü, kıvrımlı beline dek inerken bir Barbie gibi görünmesine sebep oluyordu.
Bu yüzden ona gıcık oluyordum.
Pekala, şu an evrenin en geniş insanı modumda olabilirdim çünkü, Tanrı aşkına, karşımda beni deli eden, neredeyse tekrar hayatıma bağlayan ve amansız bir şekilde büyüsüne kapıldığım Jeongguk otururken hemen yanında neredeyse sevgilisi olarak tanıttığı Bella vardı ve onlar birlikte efsane görünüyorlardı işte. Jeongguk, bugün özensizce taradığı saçlarını öylece dağıtmıştı ve siyah, yırtık kotunun içine sıkıştırdığı lacivert gömleğinin üzerine yine siyah, bomber ceket giymişti. Kulağı halka küpelerle kaplıydı, parmaklarındaki yüzükler ve incecik bileğindeki saatle öyle hoştu ki, beyaz gömleğiyle bronz tenini ortaya çıkartan Bella bile yanında biraz sönük kalıyordu. Ya da kalmıyordu, ben Jeongguk'u tanrılaştırdığımdan yanında herkes öyle geliyor olabilirdi.
Pekala, neden şu an hepimiz buradaydık ve Bella'nın aramıza katılma nedeni; hep birlikte yemeğe çıkma isteğimiz nereden gelmişti?
Tam olarak şöyle olmuştu:
Jeongguk'la birlikte otururken Soobin'in aniden sorduğu Jeongguk, çok yalnız görünüyorsun; biriyle çıkıyor musun? Sorusuyla Jeongguk tamamen saçmalamış, paniklemiş ve en sonunda onaylayıp istersek birlikte yemeğe çıkabileceğimizi söylemişti. Resmen kanıtlamak ister gibi davranmıştı ve bu öyle komik, tatlıydı ki ona kızamamıştım bile. Tek sorun, Bella'nın hemen kabul etmesiydi. Acaba hala konuşuyorlar mıydı? Bu kadar hızlı kabul etmesi, sadece, hala konuşuyorlarsa mümkün olabilirdi ve Bella bunun çiftler için hazırlanmış bir yemek olduğunu anlayacak kadar zekiydi işte. Bunu herkes anlardı, Tanrım, ya hala konuşuyorlarsa düşüncesi beynimi eritiyor; delik deşik ediyordu.
Sırtımı yavaşça sandalyeme yasladığım sırada Jeongguk alt dudağını yalayarak Bella'ya döndü ve gözlerini onun güzel yüzüne diktikten sonra sessizce dinlemeye başladı.
Fakat, gözlerime bakarken, gözlerinin içinde yanan binbir galaksinin varlığını o an hissetmedim. Sanki hepsini tek tek söndürmüştü, sanki, yalnızca gözlerime baktığında; ay misali, benim gözlerimden ışığı alacak ve gözlerindeki yıldızları öyle aydınlatacaktı.
Çok güzeldi. Jeongguk'un gözleri, belki de en güzel yanıydı ve bu, Tanrı şahit, çok fena canımı yakıyordu. Çok fena.
Jeongguk'tan bahsederken her zaman çok kavramını kullanmamak elde değildi çünkü o sahiden de çokların adamıydı. Çok güzeldi, çok yakışıklıydı; çok seksiydi ve sahiden çok zeki, çok başarılı ve çok düzenli. Yaptığı ve yapmak istediği her şeyde en iyisi olmaya çalıştığı aşikârdı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
into you ¤ taekook
Fanfiction'cause i'm so into you Ariana Grande-Into You'dan esinlenilmiştir. //270918