7: "Teşekkürler, Jeongguk."
●
Barselona hakkında 150 tane gezi yazısı okuyup bölümü yazmaya çalıştım, geç geldiği için affedin
Öpüyorum çok çok çok
Bavulumun içindeki birkaç parça kıyafeti çıkartıp dolaba yerleştirmiş, sonra da kısa bir duştan sonra odaya dönmüştüm. Soobin yatağın köşesinde oturmuş, göğüslerinin biraz altında biten askılısının iplerini boynunda bağlamaya çalışıyordu.
Elimdeki havluyu yatağa atıp, "Yardım ister misin?" Diye sorduğumda, kafasını hızla salladı ve "Evet-Lütfen," dedi, sonra bana yaklaşıp kollarını indirmiş ve bir türlü bağlayamadığına, kollarının uyuştuğuna dair homurdanmaya başlamıştı. Saçlarını boynuna doğru ittirdim, ipleri yavaşça boynunda bağladım ve tam o an, karta sahip olduğundan birkaç kez kapıyı tıklatıp içeriye giren Jeongguk'u gördüm. İçeriye girmeden önce kartı ona bırakmıştık çünkü Soobin gerçekten önemli olduğunu düşündüğü çantayı arabada unutmuştu ve Kook da geri dönüp almaya gidince eline tutuşturduğunu görmüştüm. Nedenini sorgulamadığımdan, girdiğinde de yalnızca birkaç saniye gözlerinin içine bakıp, tekrar Soobin'in boynuna dönmüştüm.
"Ah-Teşekkürler, Jeongguk," Güldü. "Harikasın."
Yavaşça geriye çekilip yataktan kalktıktan sonra Soobin'in de kalktığını görmüştüm, Jeongguk gülümseyerek kafasını iki yana sallamış ve "Yan odadayım." Diyerek çıkmaya yeltenmişti ama benim canım sahte eşim hızla onu durdurmuş, "Hayır hayır!" Demişti. "Ben burayı, bir arkadaşımla buluşmak için seçtim. Şimdi onun yanına gidiyorum ve... Ve Taehyung çok sıkılıyormuş, onunla takılman gerek," Bir bana, bir Jeongguk'a döndükten sonra hafifçe dudağını ısırmış ve sonra koşarak çantasını almıştı. "Hadi ben gidiyorum, eğlenin!"
Ona bakakaldım. Jeongguk da öyleydi, birden böyle hızlıca çıkması ve bizi bir başımıza bırakması beklenilen bir şey sayılmazdı ama buraya geldiğimizi kimse bilmediğinden, kameralara oynamak ve birlikte gezmek zorunda değildik. Babam yalnızca aramızı yapmaya çalışıyordu işte.
Ayağa kalktığım gibi yavaşça kot şortumu düzeltip, elimi enseme attım ve oradaki saçları karıştırdım. "Kahvaltı yapalım mı?" Diye sorup, geçen gün aniden dibine girip kravatından çekiştiren ben değilmişim gibi gözlerimi kaçırmıştım, o da, "Olur," derken sesini kırmıştı zaten. Sonra da birlikte oradan çıkıp aşağıya inmiş, gerçekten hızlı ve sessiz bir kahvaltı yapmış; sonra da kendimizi dışarıya atmıştık.
"Daha önce buraya geldin mi?" Sessizce sorduğu soruyla kafamı sallayıp, şapkamı ve gözlüğümü düzelttim, "Elbette," diye yanıtlamıştım gülümserken. "Barselona güzeldir."
Jeongguk gülümserken yavaşça belime kaydırdığı koluyla beni yanına çektiğinde, bir araba önümüzde durmuş; içinden çıkan adam, "Merhaba," demişti. "Bay Jeon sizsiniz, değil mi?"
Yalnızca kafasını sallarken belimden indirmediği kolu bir miktar hızlanan nefesime sebebiyet verdiğinde karşımızdaki, bize göre çok toy ancak yapılı görünen çocuk heyecanlı bir gülümseme sunmuştu. "Sizi gezdirmek benim için bir onur olacak," dedi, gözleri üzerimde gezinip tekrar gözlüğün kapattığı yüzüme dönmüştü ve bu da benim gözlüğü çıkarıp, elimi uzatmama neden olmuştu. "Taehyung Kim," dediğim gibi, "Evet evet biliyorum-Ben de Blanco, çok memnun oldum." diye sıralamıştı, Jeongguk'un eli, belimin kavisine yaslandı ve dudaklarından bir mırıltı çıktığını duydum ama tam olarak algılayamadığımdan umursamamış ve avcumun içindeki eli sıkıp geri çekilmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
into you ¤ taekook
Fanfiction'cause i'm so into you Ariana Grande-Into You'dan esinlenilmiştir. //270918