11

18.3K 2.1K 1.7K
                                    

11: "Birazcık tehlikeli, ama ben öyle istiyorum, bebeğim."

Bölümü into you ile okursanız daha güzel olur bencee, ben yazarken heeeo dinliyorum

Yorum bekliyorum (gerçekten)

Sizi seviyorumm

Kore'den dönmemin ardından geçen birkaç haftanın sonunda şarkı piyasaya düşmüş, telefonlarım hiç susmayacak hale gelmişti.

Garip bir şekilde şarkının patladığını söyleyebilirdim çünkü kısa bir sürede gerçekten yüksek bir sayıya ulaşan dinlenme; çocukların sürekli teşekkür içerikli mesajlar atmasına sebep oluyordu. En küçüklerinin annesinin bile mesaj attığını, çok iyi bir sese sahip olduğumu söyleyerek beni övdüğünü varsayarsak, gerçekten bu kadar mutlu olmam doğaldı. Şarkının gelirinden hiçbir pay almayacaktım ama sorun değildi, şu anlık para benim için ikinci plandaydı ama Jeongguk bunun bir hata olduğunu, sözleşmedeki kadar payı almam gerektiğini söylüyordu.

O hep, mantıklı düşünürdü zaten.

Sabahın erken saatlerinde uğramak istediğim alışveriş merkezinin ikinci katında, Soobin'in doğum günü için bir şeyler ararken Jeongguk yanıbaşımda evcil hayvanım gibi geziniyordu.  Tanrım, neden geldiğimizi, ne alacağımızı ve neden bu kadar erken çıktığımızı sorma gereği bile duymadan evime gelmiş, kafama zorla bir şapka geçirip beni buraya kadar getirmişti. Fakat, arabada beklemek istemiyordu, bu nedenle istediğim her yere girip çıkıyor ve bu yüzden çokça somurtuyordu.

"Bu ona yakışır mı?" Mırıldanarak elimdeki ayakkabıyı ona doğru uzattığımda, "Bilmiyorum.." dedi. "Ayakkabıdan bahsediyoruz."

"Ten rengi çok açık." Tek kaşımı hafifçe kaldırıp ayakkabıyı yerine bıraktıktan sonra Jeongguk'u umursamadan devam etmiştim. "Koyu renk bir şeyler bulmalıyız-Baksana, kolye falan mı alsam? Jeon, biraz yardımcı ol."

Jeongguk her daim üzerinde bulunan takım elbisesinin siyah ceketini hafifçe çekiştirip, bir süre gözlerimin içine bakmayı sürdürdü.  Dudakları kıpırdamamıştı bile, yalnızca gözleri gözlerimi hapsetmek ister gibi davranıyordu, Tanrım, ne olmuştu ki? Alt tarafı yardım istiyordum ve gelmek isteyen kendisiydi.

Sonra, ağır bir tavırla arkama kaydırdığı gözlerinin odağına doğru ilerledi, bedeni tam önümde durmuş, kolu arkama uzanmışken yüzü öyle yakındı ama o öyle umursamazdı ki, eğer kimse etrafta olmasa o lanet olası yanaklarını tutup, dudakları şişene dek onu öpmek isterdim.

Bir adım geriye çekildiğinde, parfümünün başımı döndüren yumuşaklığıyla gözlerim hafifçe kısıldı, ellerim anında karnına kaymış, ona yaslanmıştı fakat bu; kısa sürmüştü çünkü Jeongguk elindeki zarif, incecik topuğuyla kesinlikle Soobin'in tarzı olan kırmızı bir ayakkabıyı bana uzatmıştı. "Bayan Kim," dedi ensesini kaşıyıp birkaç adım uzaklaşırken. "Kırmızıyı çok sever."

Yavaşça yutkunurken ortamdaki sessizliği bölen şey, adem elmamdan gelen o tık sesiydi. Ayakkabıyı yavaşça aldığı yere yerleştirip, "Peki.." diye mırıldandım. Ellerim, tekrar bedenine kaydığı gibi biraz bedeninin kasıldığını hissetsem de, parmaklarımı beline sarıp ona yaklaşmış; "Ben?" Diye sormuştum. "Benim en sevdiğim renk?"

Jeongguk derin bir nefes almadan önce gözlerini arkamdaki rafta gezdirmeye devam etti fakat, kafamı geriye atıp yüzüne bakmaya çalışmama dayanamamış olacak ki, bir nefeste, "Mor." Deyip benden tamamen uzaklaştı ve parmaklarımın boşluğa düşmesine sebep oldu. Omuzlarım inmiş, gözlerim, bana sırtını dönen bedene ilişmişti.

into you ¤ taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin