6

19.6K 2.2K 1.4K
                                    

6: Balayı ve gerizekalı Jeon.

Jeongguk'un yanağına bıraktığım kelebek öpücüğünün etkisi, üzerinden geçen üçüncü günde bile devam ediyordu.

Parmaklarımın arasındaki kristal bardak, yarıya kadar, sarı bir sıvıyla doluydu. Diğer elimdeki sigara yarıya dek inmişti ve evimin balkonundaki kare, tahta masanın üzerindeki kağıtlarım uçmasın diye hepsinin üzerine birer şişe yerleştirmiştim. Kalemlerim dağınık şekilde, masanın üzerine atılmıştı ve üzerimde, Soobin'in aldığı kareli, lacivert pijama takımım vardı. Saçlarım birbirine girmişti, gece boyu çektiğim uykusuzluk gözlerimi çok fena kaşındırıyordu ve burası hafif bir esinti altında kalıyordu, öğle saatleriydi, az önce yediğim pizzanın kutusu balkonumuzun herhangi bir yerine fırlatmıştım.

Komşularımızın ilgi odağı olmak harika sayılmazdı ama evin içinde çok fena sıkıntı basıyordu.

"Sikerim şarkısını da.." Sinirle homurdanmaya başlarken kağıtları da teker teker yırtmaya başlamıştım, dilim hafifçe yanıyordu ve sigara sönmüş; bardak, sanki dibi delikmişcesine hemen boşalmıştı. "Sözünü de... Şu sikik içkisini de-Bunu kim aldı? İçine kolonya mı koydunuz, siktiklerim?!"

Bardağı ittirdiğim gibi, boş şişeye çarpmıştı ve şişe gözlerimi önünde masadan kayıp düşmüş; onlarca parçaya ayrılmıştı.

Ellerimdeki kağıtları masanın üzerine fırlatıp hızla yerimden kalktıktan sonra ayağıma camın batma ihtimalini umursamadan oradan çıkmış ve hızlı hızlı aşağıya inip, yardımcımıza seslenmiştim, "Balkonu temizler misiniz?" Sorumun yanıtını dinlemeden odama döneceğim sırada çalan zille duraksamış, yardımcımız olan genç kızın açtığı kapıdan içeriye girecek kişiyi beklemiştim.

Fakat gerçekten Jeongguk'u beklemiyordum.

Onu üç gündür görmüyordum, sadece ondan etkilendiğimi söylediğim ve yanağına bıraktığım öpücüğün ardından hiçbir şey söylememesi sinirlerimi bozmuştu, gerizekalı, o kim oluyor da bana cevap vermiyordu?! Kafasını parçalamak, onu bir camdan atmak ve üzerine güzel bir şarkı yazmak isteyen psikopat yanımı dinlesem, dün gece evini basabilirdim.

Çünkü, çünkü tüm dengemi bozan oydu işte.  Gerçekten beni deli gibi etkileyen oydu, o yalnızca kaşlarınu kaldırıyordu ve ben birkaç gün bunun etkisinden çıkmaya çalışıyordum, yanağına ufacık bir öpücük konduruyordum ve sonra üç gün uyuamıyordum, bu garipti ve ben ne olduğunu anlayamıyordum.

Her şeyi başlatan, o aptal yemekti. O yemekte sıkılıp, dışarı çıkmış; Jeongguk'u ilk defa o kadar yakından görmüş ve ilk defa onun hakkında bir şeyler düşünmüştüm. Sonrası ise tamamen aklımı esir aldığı, siktiğimin anlarından ibaretti.

Aniden göz göze geldiğimiz anda, oradan kaçıp gitmek, kapıyı yüzüne kapatmak veya en basiti, gözlerimi kaçırmak istedim.

Fakat tek yapabildiğim öylece yüzüne bakarken eve girişini izlemek olmuştu.

"Merhaba," diye mırıldandığını duydum, ceketini düzeltip yanıma yaklaşmadan önce  kapıyı kapatmış ve yardımcımızın oradan ayrılmasına sebep olmuştu. Ellerim yüzüme kaydı, çok fena çirkin olduğumun farkındaydım ve beni makyajsız gördüğü zamanlarda bunu hoş bulmadığının, garibine gittiğinin farkındaydım. Parmaklarım saçlarımın tellerini ayırırken, "Merhaba." Diye yanıtlayıp yanıma yaklaşmasını bekledim.

"Sizi merak ettim," Üzerindeki ceketi yavaşça çıkarırken yanıma vardığını fark ettiğimde kaşlarımı hafifçe çatıp, ona arkamı dönmüş ve yatak odasına doğru yürümeye başlamıştım. "Neden?" Diye sordum hafifçe sendelerken, biraz içmiştim ve biraz da uykusuzdum, mutsuz hissediyor; içtiğim paketlerce sigaranın kokusunun tüm bedenime sindiğini zannediyordum.

into you ¤ taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin