12: "Ben, bedenimde artık sadece kendimi hissetmiyorum."
●
Selam!!
Beklettiğim için, yine ve yine çok üzgünüm
Yorumları bekliyorum
IlyyBacaklarımdaki eşofmanı hızla indirdiğim gibi bir kenara fırlatmamın ardından, gerçekten dünyanın en kısa duşunu alıp; seri şekilde kurulanmış ve ıslak saçlarımı da kurutursam, üzerimi giyinemeden Jeongguk gelebilir korkusuyla tekrar odama dönmüştüm. Şu sıralar, aynalar, karşısında en çok vakit geçirdiğim şeylerdi belki de çünkü, Tanrım, normalde kıyafetlerime pek önem vermeyen ben, şimdi, Jeongguk hep siyah giyindiğinden, belki de en sevdiği renktir diye düşünüyor, siyah ne bulursam hemen alışveriş çantasının içine atıveriyordum. Yine öyle yapmıştım. Birkaç saniyeliğine aynadaki görüntüme dalan gözlerimi kırpıştırıp, dolabın kapağını açmış ve parmaklarımın, siyah, v yaka bir tişörte gitmesine engel olamamıştım.
Sonra, iç çamaşırı ve eşofmanımı alıp yatağın üzerine atıp dolabın kapağını kapatmıştım. Kalçam yatakla buluştu, ıslak saçlarımı geriye ittirmeye mahal vermeden kafamı geriye atıp suların damla damla etrafa saçılmasına neden olmuş; sonra da bunu yaptığım için kendi kendime yüzümü buruşturmuştum ama kısa sürdü çünkü Tanrım, her an zili çalabilir veya geldiğini söylemek için arayabilirdi ve-Ve işte, günlerdir dışarı çıkmadığımdan, günlerdir görüşememiştik ve beni şimdi çirkin bir şekilde görsün istemiyordum. Gözüm sürekli aynaya kayarken, hızlı bir şekilde tamamen siyahlardan oluşan şeyleri üzerime geçirmiş; saçlarımı elimle dağıtıp, kurutmadan da fena görünmediğine karar vererek odadan çıkmıştım.
Bugün pek fazla çalışan yoktu, yalnızca kapıdaki güvenlik; Soobin'e arkadaşlık eden, evimizin aşçısının kızı ve ukraynalı hizmetlimiz bulunuyordu. Soobin elbette evde değildi çünkü o, geceleri pek bu eve uğramazdı zaten ama sorumluluğunu her zaman bilir, bana mesaj atardı. Eğer atmazsa da ben merak edip arar, gelip gelmeyeceğini sorar ve kapatırdım işte. Geceleri tek başına dışarda olması beni biraz meraka düşürüyordu bazenleri, belki de bir sevgilisi vardı, pek bilmiyordum.
Çıplak ayaklarım, çok fazla bastırdığımızda ses yapan parkelerde ufak çıtırtılar bırakırken mutfağa yöneldim. Yeri, az önce yemek yediğimiz için var olan masayı kaldırmış; bulaşıkları makineye düzüyor ve Rosana, her akşam içmeden asla uyuyamadığım kahveyi hazırlıyordu. Bu görüntüye karşın nedensizce kıvrılan dudaklarımla, "Kolay gelsin," diye mırıldanarak içeriye girdim fakat Yeri hızla yerinde zıplayıp kocaman ettiği gözleriyle yüzüme bakmış; sonra elini göğsüne yaslayıp. "Oh.." diye bir ses çıkarmıştı. Rosana buna kıkırdadı, ikisi hep atışırlardı. "Beni korkuttunuz, Bay Kim!"
"Sen de hemen korkuyorsun!"
Rosana, r harfine bastıra bastıra konuşup gülmeye devam ettiğinde ona, elindeki kepçenin ucuyla vuran Yeri, "Sen sus." demiş, sonra bana dönmüştü. "Bir isteğiniz mi var? Rosana kahvenizi hazırlıyordu."
"Ne? Oh-Hayır! Diyecektim ki," Aralarındaki atışmaya daldığım için anide bana soru yöneltmesiyle biraz afallasam da ellerimi iki yana açıp; "Bugün erken çıkabilirsiniz!" diye toparlamıştım. Yan tarafımızdaki dairede kalıyorlardı ve akşam olduğunda oraya geçip, sabah geri dönüyorlardı, eh, bizim de işimize geliyordu çünkü geceleri Soobin'in dönmediğini bilmiyor; erken kalkıp gitti zannediyorlardı ve öyleydi işte.
İkisi bir anda birbirlerine bakıp sevinç nidaları çıkardıktan sonra, beni hiç de umursamadan mutfakta yaptıkları işleri birkaç dakikada halletmiş ve sonra, bu gece birlikte bir kız gecesi yapma planlarını devreye koymuşlardı. Çıkarken, Rosana'nın, dolaptan bira arakladığını görsem de yalnızca kafamı iki yana sallayıp güldüm ve arkalarından kapıyı kapattığım gibi çalan zille, "Ne unuttunuz acaba!" diye hayıflanarak, kapıyı geri açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
into you ¤ taekook
Fanfiction'cause i'm so into you Ariana Grande-Into You'dan esinlenilmiştir. //270918