Plan N

1.3K 177 124
                                        

Plan N; Baekhyun artık flörtün.

Onunla artık 'farklı' bir şekilde iletişime geç.

Tamam, tamam. Ağır olun bakalım. Silin o tuhaf düşünceleri aklınızdan.

Farklıdan kastım tabii ki +19 şeyler değil. Bunlar için daha uzun bir zaman var önümüzde. Ama yine de ufak dokunuşlardan kimseye zarar gelmez, değil mi?

Kimya dersinde canım öylesine sıkılmıştı ki pencereden dışarıdaki iki kuşu izliyordum. Ağacın dalına konmuş boş boş etrafı süzüyorlardı.

Gözlerim orada olsa da aklım başka yerdeydi. Baekhyun'un duygularımı kabul etmesi ve ona göre şu an flört etmemiz beni heyecandan deliye çeviriyordu.

Tabii ona göre flört ediyor olsak da bana göre evlenmeye çok yaklaşmıştık.

"Park Chanyeol!" Öğretmenin gür sesini duyunca düşüncelerimi yok etmek zorunda kaldım. "Özür dilerim öğretmenim, dalmışım."

Sehun yanımda kıs kıs gülerken aklına o iğrenç esprinin geldiğini anladım.

"Dersten önemli olan neyi düşünüyorsun?" Öğretmenin söylenmesiyle Sehun'un gülüşü daha da şiddetlendi. Yan tarafa baktığımda Jongin'in de sırıttığını gördüm.

Aptallar.

***

"Chanyeol?" Kulağımın dibindeki ilahi ses rüyamda da yankılanıyordu. Sesin sahibini bulmak için beyaz atıma atlıyordum ve elimdeki kılıcı boş yere savurarak ormanın içinde dolanıyordum.

"Chanyeol!" Bu seferki ses hiç sevgi dolu ve ilahi değildi. Aksine beni uykumdan sıçratarak uyandırmıştı ve korkutmuştu da.

Baekhyun yanımda sırıtırken iki sesin de ona ait olmasına anlam veremedim. Az önceki ilahi ses ve bu çıldırmış ses aynı kişiye ait olamazdı.

"Serseme dönmüşsün, kalk artık!" Gülümsedi ve yanaklarımı sıkıştırdı. "Yoksa dudaklarını mandalla sıkıştırırım."

Yani, öpse çok daha iyi olurdu tabii.

Yanaklarımı serbest bıraktı ve konuşmaya başladı. "Az önce Sehun yanıma geldi ve senin işe yaramaz aptalın teki olduğunu söyledi."

Evet, bunu Sehun'dan belki de milyon kez duydum.

"Luhan'dan hoşlanıyormuş ve onu tavlaması için hiç yardım etmiyormuşsun." Baekhyun'un eleştirel bakışları üzerimde dolaşıyordu.

"Kendisi beceriksiz ama." Söylendiğimde Baekhyun omzuma vurdu. "Sen yine de biraz yardımcı ol."

Baekhyun ile aptal Sehun ve onun aptal platonikliği üzerine konuşmak yerine ilişkimizin geleceği üzerine konuşmak çok güzel olabilirdi.

"Olurum, hatta yarın sevgili olmuşlar bil."

O kıkırdadığında ben de sırıttım. Onun gülüşünün sebebi olmak beni oldukça mutlu ediyordu.

Omzumdaki melek ve şeytan tartışmaya girmişlerdi. Ama bu seferki tartışmaları ben ve Baekhyun ile alakalı değildi.

Plüton'un gezegen olup olmadığıyla ilgili saçma sapan bir muhabbet ediyorlardı.

Onlara kulaklarımı tıkadım ve tüm dikkatimi yanımda oturan afete verdim.

***

"Müzik yarışması varmış." Jongin bakışlarını telefondan kaldırmadan mırıldandı. Ayaklarını sırama uzatmış Kyungsoo ile mesajlaşıyordu.

"Nasıl yani?" Soruma yine aynı şekilde, kafasını kaldırmadan cevap verdi. "Müzik kulübü yarışma yapıyormuş. Kazanana 200.000 won ödül varmış."

Miktarı duyunca yaşadığım heyecanın tarifini yapabileceğimden emin değilim.

Haydi ama, 200.000 won diyor yahu!

"Ve asıl bombayı söyleyeyim mi?" Telefonu kapadı, karnının üstüne koydu ve sırıtarak bana döndü. "Jongdae katılıyormuş."

"Siktir oradan."

Jongdae'nin bok gibi sesiyle yarışmaya katılacak olması beni şok etmişti.

Kıskandığımı düşünmeyin sakın, cidden sesi bok gibi.

"Sen nereden öğrendin?" Sorduğum soruya gücenmiş gibi yaparken aptala benziyordu. "Bana haberler erken gelir, bilmiyor muydun?"

Beynimde fırtınalar esmeye başlamıştı. Jongdae ile artık bir bağlantım kalmasa da ondan nefret ediyordum işte, onun hakkında iyi şeyler olması fikri bile beni kızdırıyordu.

Sesim iğrenç olmasa kesin katılır ve parayı kazanırdım.

***

Baekhyun ile okul çıkışı biraz yürümeye karar verdik. Sonuçta artık sadece arkadaş değiliz ve geçirdiğimiz vakitler daha anlamlı oluyor.

En azından bana göre.

"Yarışma varmış, duydun mu?" Ben onu izlerken birden soru sorunca irkildim. Bu ona komik gelmiş olacak ki güldü. "Evet duydum. Katılmak ister miydin?"

"Ah, herhalde! Ama kendime fazla güvenmiyorum. Jongdae de katılıyormuş, onun karşısında kazanamam."

İnsanların Jongdae'nin salak sesini övmesi aşırı sinir bozucu. Baekhyun'un onu övmesi daha da sinir bozucu.

Onun sesi güzelse ben de okulun basketbol takımındayım! Ben pekala ondan daha yetenekliyim.

Durup bana döndüğünde elini tuttum ve gülümsedim. "Eminim başarılı olursun. Katılmayı düşünmelisin Baek."

Onun elini tutmak cennet bahçelerinde koşturup çılgınca eğlenmek gibi hissettiriyordu.

Acaba onu öpmek nasıl hissettirir?

Düşüncelerimi onun söylenmesi bozdu. "Eve gitme vakti geldi. Dediğini düşüneceğim."

Merak ettiğim şeyi denemek için birkaç saniyem kalmıştı. Beni ittirip küfür ederek polise şikayet etmesinden çok korkuyordum.

Ama yine de denedim.

Yanağına minicik bir öpücük bıraktım.

Sırıttı ve elini öptüğüm yere koydu. "Bence yanağımı sık sık öpmelisin."

Ve arkasını dönüp uzaklaştı.

Elini tutmanın cennet bahçelerinde çılgınca eğlenmek gibi olduğunu söylemiştim değil mi?

Onu öpmek de cennetteki yasak elmadan kocaman bir ısırık almak gibi hissettiriyordu.

Aklımda binbir düşünce ve yüzümdeki gitmeyen sırıtışla ben de eve doğru yol aldım.

Plan: Separation//ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin