Plan J; Byun Baekhyun eğlenmeyi sever.
Onu doyasıya eğlendir ve anılarına yerleş.
Defterimi gören Sehun sıkıntıyla iç çekti. "Senin yüzünden Jongdae bana sikecek gibi bakıyor."
"Sen de Luhan'a sikecek gibi bakıyorsun"
Söylediğime palyaço gibi sırıttı. "Zaten o aşamaya gelmemize az kaldı. Şu sıralar bana günaydın diyor."
Ben Sehun ile dalga geçerken yanımıza Jongin geldi ve defterimi okudu. "Baekhyun'u eğlendirmek mi? Seks mi teklif edeceksin?"
Söylediği Sehun'u kahkahalara boğarken somurttum. Lanet olası bir bakirdim ve böyle şeylerden korkuyordum.
Kimseye itiraf etmesem de.
"Onu nasıl eğlendireceğimi bilmiyorum. Boş konuşmayı kesip bana fikir verseniz?" Sinirlendiğimde Jongin kolunu omzuma attı. "Sinemaya gitmeyi teklif et."
Dünyanın en klişe ve en saçma planı.
"Bu arada Minseok Jongdae'nin karşısında nasıl çıkacağını düşünüyor." Jongin dudaklarını büzüp konuştu.
"Onlar hala konuşuyorlar mı?" Şaşırmıştım. Jondae'nin yediği darbeden sonra konuşmaya devam edeceğini düşünmezdim açıkçası.
"O sana yardım etti. Senin de ona yardım etmen lazım."
Tam Sehun'a yardım etmeyeceğime dair cevap veriyordum ki Baekhyun'un sesini duydum. "Kim kime yardım ediyor bakalım?"
Sıçtım.
"Sınava çalışmamda Kim Minseok yardımcı olmuştu. O da benden yardım istedi."
Sizce inanır mı?
"Minseok çok tatlı biri! Bence yardım etmelisin" İlah gibi sesiyle şakıdı ve yanıma oturdu.
Eski sevgilisinin kendisini aldattığı çocuğa tatlı demesi omzumdaki meleği çileden çıkarmıştı. Her şeyi batırdığımı haykırıyor, mutlu insanları ayırdığım için bana kızıyordu.
Şeytan ise kulaklarını tıkamış bağırarak şarkı söylüyordu.
Baekhyun Jongdae'nin konuştuğu kişinin Minseok olduğunu öğrendiğinde ne yapacak bilmiyordum. Aldatıldığını öğrendiğinde sakin kalmıştı ancak o kişinin Minseok olduğunu öğrendiğinde sakin kalacağını düşünmüyordum.
Önümdeki defterin hızla çekilmesiyle kendime geldim. Sehun gözlerini kocaman açmış bana bakıyordu.
Siktir. Defter Baekhyun'un önündeydi ve ben aptal düşünceler içindeydim.
"Şu defterlerimi çalıp durma!" Sehun plan defterimi alıp götürürken kalbimin atışını duysaydınız muhtemelen benimle dalga geçerdiniz.
Jongin de kalkıp sırasına gidince Baekhyun ile baş başa kaldık. Saçının bir tutamıyla oynarken çok tatlı görünüyordu.
Saçıyla oynamayı kesip yanağını avucuna yasladı.
Tanrım, çok güzel bakıyor!
"Okul çıkışında müsait misin?" Birden ağzımdan dökülüvermişti.
"Müsaitim." Hala bana aynı şekilde bakıyordu ve Tanrım, ölüme birkaç adım yaklaşmıştım sanki.
Gülümsedim. "Benimle sinemaya gelmek ister misiniz majesteleri?"
Söylediğim onu kahkahalara boğdu. "Seve seve."
Baekhyun ile baş başa vakit geçirme fikri beni öylesine heyecanlandırıyordu ki!
***
Okul çıkışı Baekhyun ile sözleştiğimiz gibi sinemaya gittik. Bizi yan yana gören Jongdae'nin attığı bakışları saymazsak kendimi çok huzurlu hissediyordum.
İçimde tuhaf bir his vardı, mutluluk ve heyecan karışımı. Her şeyi batırıp Baekhyun'u kaybetmekten çok korkuyordum. Kusursuz bir plan yaptığımdan emin değildim ve Baekhyun'un bana aşık olması bile kesin değildi.
Onu kendime aşık etmek için ne yapacağımı bilmiyordum.
Üstelik büyük bir tehlike atlatmıştım. Eğer Sehun defteri fark etmeseydi Baekhyun ile film izliyor değil, onun arkasından ağlıyor olurdum.
Aptalın tekiydim ve kendi kendime hiçbir şeyi başaramıyordum.
Yine de böyle bir aptal olmama rağmen Baekhyun'a Jongdae'nin gerçek yüzünü göstermiştim ve şimdilik onun için güzel bir arkadaştım.
***
Sinemadan çıkmış, dondurma yiyerek yürüyorduk. Dünyanın en mutlu insanı olabilirdim, mutlu ve aşık.
"Sen çok tatlı birisin Chanyeol." Baekhyun'un ilahi sesi kulaklarımı doldurunca ona döndüm. "Efendim?"
"Çok iyi birisin. Seni sonradan tanıdığım için pişmanım."
İtirafı kalbimin hızını arttırırken gülümsedim. "Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?"
"Majestelerinin yalan söylediğinden mi şüpheleniyorsun?"
Onun tapılası gülüşü beni mahvediyordu. Saçları, gözleri ve sesi. Her şeyine tapmaya hazırdım.
Biz aciz insanlar Byun Baekhyun'un etrafında olmaktan gurur duymalıydık. Onun gülüşünü gördüğümüzden dolayı ve tabii ki onun konuştuğu biri olduğumuzdan dolayı.
O, herkesin ulaşmak istediği prensesti. Ben de ona ulaşmak için her şeyini vermeye hazır olan basit biriydim.
"Yine daldın Chanyeol." Elini gözümün önünde salladığında kendime geldim. "Artık eve gitme vaktim geldi."
Baekhyun'un evine doğru sessiz bir şekilde yürüyorduk. Dondurmalarımızı bitirmiştik ve gökyüzünün rengi çok güzeldi, Baekhyun kadar olmasa da.
Gün batımını çok severdim ve onunla bu vakitte yürümek beni hoşnut etmişti.
"Seninle vakit geçirmek çok hoş." Baekhyun gülümseyip bana döndüğünde ne yapacağımı bilemedim.
"Duygularımız karşılıklı." Söylediğim onu utandırmış olacak ki başını eğdi.
Evine gidene kadar hiç konuşmadık. Pembe apartmanın karşısına geldiğimiz zaman zile bastı ve elini omzuma koydu. "Seninle çok eğlendim, bunu tekrar yapalım."
Ve beklemediğim bir şey yaptı. Yanağımı öpmesini gerçekten beklemiyordum.
Onun o muhteşem dudaklarının öptüğü yanağa sahip olmak beni çok değerli hissettirmişti.
Kapı gürültüyle açıldı ve Baekhyun gözden kayboldu. Ben de evime doğru yürümeye başladım.
Lanet kalbim bir kez olsun rahat vermiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Plan: Separation//ChanBaek
FanfictionByun Baekhyun, Kim Jongdae'ye aşıktı. Kim Minseok, Kim Jongdae'ye. Park Chanyeol ise Byun Baekhyun'a. Hepsi saçma sapan aşk hayalleri kuruyordu fakat Chanyeol biraz daha farklıydı. O, Baekhyun'dan vazgeçmemekte kararlıydı ve önünde troll herif J...