Plan G; Byun Baekhyun sadık insanlardan hoşlanır.
Jongdae'nin Minseok ile konuşmalarını Baekhyun'a göster ve zor zamanlarında onun yanında ol.
Kim Minseok'un Jongdae'den hoşlandığını öğrendiğimden beri onunla ortak çalışıyoruz.
Minseok uzun zamandır anonim olarak Jongdae ile konuşuyor. İlk başlarda Jongdae tam da beklediğim gibi onu tersledi. Ama yumuşaması sadece birkaç ufak tatlı söze baktı.
Kim Jongdae'nin tam bir bok olduğunu söylemiş miydim?
Hatırlarsanız Baekhyun'dan bana kahve ısmarlamasını istemiştim. Plana göre ben Baekhyun ile buluştuğum zaman Kyungsoo, Jongdae ve Minseok'un mesajlaşmalarını Baekhyun'a atacaktı. Kyungsoo'yu buna ikna etmek çok zor oldu. Ama Baekhyun'un tanımadığı tek numara Kyungsoo'ya aitti.
Yapması karşılığında ona ve Jongin'e yemek ısmarlayacağıma söz verdim.
Okul çıkışı Baekhyun ile bir kafeye gittik. Jongdae'ye ne dediğini bilmiyordum ama onun delirdiğine kesinlikle eminim.
"Yalnızca kahvenin yeterli olacağını düşünüyor musun?" Baekhyun garson gelip de kahvelerimizi getirince söylendi. "Kurabiye de alabiliriz."
"Hayır teşekkürler." Ona büyük bir gülümseme gönderdim. Eğer bakışlarım ona olan aşkımı yansıtsaydı hiç böyle uğraşlara girmeme gerek kalmazdı.
Tanrı beni gerçekten sevmiyor.
O dikkatini kafedeki kediye vermişken telefonumdan Kyungsoo'ya mesaj attım. Beş dakika sonra Baekhyun depresyona girecek, Jongdae'den ayrılacak ve kollarıma koşacaktı.
Minseok ekran görüntülerini bize atarken pek bir utandı. İlk başlarda anlam veremesek de konuşmaları görünce ona hak verdim.
Minseok salak bir aşıktı, Jongdae de arsız salağın teki.
Sarman kedi masanın ayağına sürtünerek Baekhyun'un yanına geldiğinde kendimi tutamadan kahkahayı bastım. Kediye aşkla bakıyordu. Kendi suratını görseydi muhtemelen o da gülerdi.
Kedi gittikten sonra kahvelerimizi içmeye koyulduk. Baekhyun sıcak olduğu için dikkatle içmeye çalışıyordu.
Birkaç dakika sonra -Kyungsoo'dan olduğunu tahmin ediyordum- Baekhyun'un telefonuna bildirim geldi.
Telefonunu eline aldığında kaşlarını çattı. Evet, kesinlikle Kyungsoo bu!
Bir müddet sonra kaşları daha da çatıldı, yüzü donuklaştı ve zorla yutkundu.
"Galiba aldatıldım."
Planımın güzelce işlemesine mi sevinsem yoksa ona mı üzülsem bilemedim. Bu yüzden elimi omzuna uzattım. "Sorun ne?"
Gözünden bir damla yaş düşerken sesinin titremesini engellemeye çalıştı. "Jongdae beni aldatmış."
Yüzüme şaşkın bir ifade eklemeye çalıştım. Omzumdaki şeytanın kıs kıs güldüğünü duyabiliyordum. "Ciddi olamazsın!"
Burnunu çekip gözyaşını sildikten sonra telefonunu bana uzattı. "Bu konuşmaları sen görseydin ne düşünürdün?"
Çoktan ezberlediğim konuşmaları okumuş gibi yaptım. "Üzgünüm Baekhyun."
Kahvelerimizi ödedim ve dışarı çıktık. Onun insanların içinde ağlamasını istemiyordum.
Onun ağladığı omuz yalnızca ben olmak istiyordum.
Bir banka oturduk. Nasıl böyle sakin karşıladığını anlayamıyordum. Belki de içinde fırtınalar kopuyordu ama bana belli etmiyordu.
"Bana sarılabilir misin?" Sesi çatladığında onu üzdüğüm için kendimden nefret ettim. Yalnızca bir süreliğine.
Kollarımı onun ince beline doladım. Demek ona sarılmak böyle hissettiriyordu. Onun saçlarına yakın olmak, parfümünü koklamak, tenine dokunmak böyle hissettiriyordu.
Ağladı. Kendimi bir bok kazanına düşmüş gibi hissettim. Onun ağlamasından dolayı değil, sadece duygulanmıştım işte.
O daha varlığımdan haberdar değilken şimdi sarılmamız bana çok tuhaf hisler getirmişti.
Omzumdaki melek bana her şeyin daha da kötüleşeceğine dair saçma sapan bir nutuk çekerken onu kendimden uzaklaştırdım ve gözyaşlarını sildim.
Aman yahu! Dudakları kızarınca o kadar öpülesi oluyordu ki.
Tabii ki onu öpmedim. Duygusal olarak oldukça zayıf bir andaydı ve benim masum öpücüğüm onu benden sonsuza dek uzaklaştırabilirdi. Bunun yerine onu rahatlatacağını umduğum bir gülümseme gönderdim.
Telefonunu eline aldı ve mırıldandı. "Fazlalıkları hayatımdan çıkarma vakti geldi."
İçimde bazı şeyler mutluluktan deliriyordu. Zaferimden dolayı kendimi çok keyifli hissediyordum. Ama bir yandan da vicdan azabı çekiyordum.
Baekhyun telefonundan hızla bir şeyler yazıp bana döndü. "O konuşmaları atan kimdi acaba? Ona bir teşekkür etmem lazım."
İşte bu hiç hoş değildi.
"Belki kötü bir amacı olabilir. Bence hiç iletişime geçme." Sözlerimi bir süre kafasında tarttıktan sonra iç çekti. "Onu geberteceğim."
Umarım bahsettiği kişi Jongdae'dir. Eğer olur da konuşan kişinin Minseok olduğunu öğrenirse hayatım mahvolur.
Acaba Baekhyun ayrılmak için Jongdae'ye ne yazdı?
Ben kendi kendime saçma sapan düşüncelere dalmışken onunla konuşma ihtiyacı hissettim.
"Sana dondurma almamı ister misin?"
Gözleri çimenlere dalan Baekhyun konuşmamla irkildi. "Özür dilerim, dalmışım."
Tanrım, gerçekten vicdan azabından öleceğim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Plan: Separation//ChanBaek
FanfictionByun Baekhyun, Kim Jongdae'ye aşıktı. Kim Minseok, Kim Jongdae'ye. Park Chanyeol ise Byun Baekhyun'a. Hepsi saçma sapan aşk hayalleri kuruyordu fakat Chanyeol biraz daha farklıydı. O, Baekhyun'dan vazgeçmemekte kararlıydı ve önünde troll herif J...