2.3

488 66 17
                                    

Bazı acılar hiç geçmezdi. Her daim yanınızda kalırdı. Seninle oturur, seninle kalkar, seninle yaşardı. Öyle alışılmış olurdu ki hiç geçmez, kalbinin bir kenarında saklanır dururdu. Her ne kadar o acıyı bulup kalbinden sökmek istesen de yapamazdın. Ne onu bulabilirdin, ne de o hissiyatın geçmesini sağlayabilirdin. Sadece alışırdın ve o hisle yaşamaya mahkum bırakılırdın.

Bu zamana kadar o kadar çok şey yaşamıştım ki, o kadar çok acı verici olay yaşamıştım ki ne o olayları aklımdan çıkarabiliyordum, ne de yanında getirdiği acıyı. Sadece o acıyla yaşamaya çalışıyordum, tabii becerebildiğim pek söylenemezdi.

Annem ve babam sayesinde acıya alıştım demek isterdim ama öyle olmadı. Her zaman acı canımı yakan en önemli etken oldu.

Şuan Jong Dae'nin kolları arasında ağlarken bile hissettiğim acı yüzünden canım fazlasıyla yanıyordu, halbuki Jong Dae'nin sakin ve hoş sesi beni rahatlatması için gereken yegane şey olabilirdi. Gözyaşlarım artık akmıyordu ama zihinsel ve bedensel olarak öyle kötü bir çöküş yaşamıştım ki değil kendime gelmek, ufak bir toparlanma belirtisi bile gösteremiyordum.

Kapının eşiğinde bir süre daha bekledik. Jong Dae ağlamalarımın durduğu kanısına varmış olacak ki yavaş ve sanki kırılacak bir eşya mışım gibi davranarak beni kaldırdı ve küçük banyoma soktu. Acizlik hissi her yerimi ele geçirdi. O kadar aciz bir varlıktım ki birilerinin yardımına muhtaç kalıyordum. Eğer halim olsaydı belki buna da ağlayabilirdim ama çok yorgundum ve bunun için bile gözyaşı dökebilecek derecede değildim.

Jong Dae beni klozetin üzerine oturttu ve dizlerinin üstünde önümde eğildi. Bir eli sağ yanağıma çıkıp usulca okşadı, bu hareketi kasılmamı sağlamıştı. Neden kasıldım bilmiyordum ama kasılmıştım. Gözlerim yere sabitledim ve bakışları altında ezildim. Jong Dae bana her zaman iyi davranıyordu, her zaman dünyanın en narin varlığıymışım gibi davranıyordu ve ben her defasında bu gördüğüm ilgiden dolayı utanıyordum. Bunları hak ettiğimi düşünmüyordum. Aileme bile kötülük etmiş biriydim ben, nasıl iyi davranabilirdi bana?

"Jong Dae?"dedim kırık sesimle. Boğazım tahriş olmuştu ve çok ağrıyordu. "Bana iyi davranma, ben aileme kötülük ettim, bana iyi davranma."

Jong Dae bir şey demedi. Yamuk kestiğim saçlarımı eliyle düzeltip ayağa kalktı. Bakışlarım yerde, dolap açılma sesleri ile ne yaptığını tahmin etmeye çalışırken bir dakika sonra tekrardan önümde diz çöktü. Bir elinde tarak vardı, diğer elinde makas. Ne yaptığına anlam vermeye çalışırken tarak ile neredeyse olmayan saçımı taramaya başladı. Sonra ise, ufak ufak saçlarımı keserek kendince düzeltmeye çalıştı. Bu hareketi kalbimin en ücra köşelerine dokundu, kalbim kan revan içindi kalarak çığlık çığlığa ağladı. İçimde bir yerlerde hala büyümemiş olan Yu Jin onunla beraber ağladı. Onlar ağladı, ben tepkisiz kaldım.

Jong Dae işini bitirdikten sonra bir kez daha saçlarımı okşadı, sonra alnıma küçük bir buse koydu. İçimde kan revan ağlayan kalbim ve küçük Yu Jin gibi ağlamak istedim ama verebildiğim tek tepki gözlerimi açıp kapamak oldu.

Jong Dae geçen yaptığı gibi beni tekrar yıkadı, üstümü hazırladı ve beni küçük bir bebekmişim gibi yatağıma yatırıp uyuttu. Bu süre zarfında ağzımı açıp tek laf edememiştim. Sanki yaşadıklarımı ben değilde başkası yaşıyormuş gibiydi, sanki dışardan izliyormuşum gibi hissetmiştim. Gece boyunca uykumdan sayısız defa uyanmıştım. Uyandığım ilk seferinde Jong Dae yanımda değildi, banyonun ışığı yanıyordu ve bir takım sesler geliyordu. Normalde kalkıp bakmam gerekirdi ama bedenim o kadar yorgundu ki değil ayağa kalkmak, yerimden bile kıbırdayamıyordum. Daha sonra uyandıklarımda Jong Dae hep yanımdaydı. Başım göğsüne dayalı, elleri belimdeydi. Huzursuz bir uyku geçirmiştim ama sabah uyandığımda bunu Jong Dae'ye yansıtmadım. Eski neşemi yerine getirip ona güzel bir kahvaltı hazırladım. Kalktığında ve beni neşe içinde gördüğünde şaşırmadı, şaşırmamasına şaşırmak istedim ama yapamadım. Kendimi mutlu olmaya öyle zorlamıştım ki bundan başka bir şey yapamıyordum şuan. Kahvaltıdan sonra izin günüm olması sebebiyle Jong Dae ile dışarı çıktık. Arabasına doğru yürürken eli elime çarpmıştı, ellerimiz uzaklaşmadan parmaklarımı parmaklarına geçirdi ve sıkı sıkıya tutarak yürümeye devam ettik.

LİMERENCE / CHENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin