Multide: Deniz 'in konsere giderken giydiği kıyafet var.
Aynada kendimi süzerken alt dudağımı büzdüm. Çok mu abartı olmuştu aceba. Yanımdaki aynaya bakan Selini gördüğümde bu fikri aklımdan def ettim. Seline bakarak ben sade kalıyordum. Selin siyah straplez, sırt kısmı açık, üst kısmı düz alt kısmı fırfırlı, kısa- oldukça kısa- olan bir elbise giymişti. Sarı saçlarına da maşa yaptıktan sonra tamamdı. Güzel olmuştu YİNE!
Ben bordo, boyundan askılı, üst kısmı taşlı alt kısmı tül, arka kısmı açık, kısa- selinin ki kadar olmasa da kısa- bir elbise giymiştim ve saçlarıma dağınık kuruk yapmıştım. Güzeldim bende. Özellike gözlerim ben durdayım diye bağırıyordu.
Selin bana dönüp baktığında beni ilk defa görüyormuş gibi gözlerini pörtletti. "Kızım sen neden bu kadar güzel oldun?" sırıttım "çirkin olmak gibi bir şansım yok" dedim kuyruk yaptığım saçlarımı savurarak. Sonra aklıma gelen şeyle işaret parmağımı onun eteğine doğru tuttum "asıl sen bu etekle bu evden nasıl çıkıcan onu düşün." haklıydım. Eteği neredeyse götünde bitiyordu.
Sırıttı "annemler benim bu halime alışık" ona inanmayarak baktım. Gözleri cama kaydı "sen burdan daha önce atlamıştın değil mi?" onun bu dediğine büyük bir kahkaha attım. O da benim gibi gülmeye başladı. Aşağıdan korna sesleri gelince direk kapıya yöneldim. Askılıklarımın orda olan siyah kabanımı alıp üzerime geçirdim ve kapıdan tam çıkıcakken kafamı odanın ortasında duran Seline çevirdim.
"Sen nasıl çıkarsın bilmiyorum ama ben bizzat kapıdan çıkıcam" değip merdivenlerden indim. Anneme öpücük atıp kapıya yöneldim.
Kapıyı açıp dışarı çıktığımda gözüme ilk çarpan tabii ki porsche arabalardı. Allasen bu kadar porsche araba varken niye yakışıklı erkeklere bakıyım ki?
Çünkü arabaların sahibi o yakışıklılar dedi iç sesim. İç sesimi onayladım ve yakışıklılara baktım. Burak bana şaşkınca bakarken Doruk sırıtarak bakıyordu. Barış... Şey heralde beni öldürmeyi düşünmüyordur.
Barış biraz bana yaklaştı "elbiseni evde unuttun herlalde" dedi kabanımdan görünmeyen elbiseme laf ederek. Gözlerimi devirdim ve ayakkabılarımı sallandırdım. "Niye kimse ayakkabılarıma yorum yapmıyor?"
Doruk "çünkü görünmeyen elbisen daha çekici" değince koluna yumruğumu geçirdim "terbiyesiz" dedim tiksinircesine. Kapıdan sessiz sedasız çıkan Seline kaydı bakışlarım. Yüksek ihtimalle teyzeme yakalanmaktan falan korkuyordu. Aslında böyle kısıtlamalar yapmazlardı ama bu elbise cidden yani cidden. Söyleyecek bişey bulamadım.
Barışın bakışlarının hala üzerimde olduğunu farkedince şirince sırıtıp Selini gösterdim "onun elbisesi daha görünmez" Selinin bana delici bakışlar atmadığını farkettiğimde ne tarafa baktığında baktım. Burağa bakıyordu. Hatta Burakta ona bakıyordu. Resmen şuan bakışarak flörtleşiyorlardı.
"Öhm öhm Selin" dediğimde teleşla bakışlarını bana çevirdi "noldu?" kaş göz yaparak Barışı gösterdiğimde sertçe yutkundu.
Neydi bu Barıştan çektiğimiz!
"Elbisenin kumaşından çalmışlar Selin derdim ama demiyorum çünkü drek elbiseni çalmışlar. Bu ne hal kızım!" Selin şirince sırıtıp "abartmıyor musun Barışçığım" dedi. Bu benim sabah Barış abi dememle aynı şeydi neredeyse.
"Sen abartmıyor musun Selin. kızım elbise yok yok " derken aradan sıvışmaya çalışarak Doruğun arabasına yöneldim ve drek arka koltuğa bindim. Öne Ceyda binerdi heralde.
Kafamı çevirdiğimde Ceydayı görmemle küçük bir çığlık attım. "Sussana kızım Barıştan biraz daha tembih yemek istemiyorum" dediğinde onunda barışın radarına yakalandığını anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Denizimsi
Teen FictionKaranlıktan kaçarken karanlığın beden bulmuş haline sığınan bir kız. Kıza deli gibi aşık ama karanlıktanda vazgeçemeyen bir adam. Noluyordu bana yoksa karanlığa mı alışıyordum? En çok korktuğum şeye mı sığınıyordum ben? Yoksa karanlığa aşık mı oluyo...