Multide: Kerem SARSILMAZ
"Senin burda ne işin var Kerem!?"
Sorum karşısında sırıttı. "Sende hoşgeldin saklı bahçem" gözlerimi devirip onu kenara itttim ve içeri girdim.
Kerem eskiden bana hep saklı bahçem derdi. Nedenini sorduğumda onun için bir gül olduğumu ve bunun da içindeki saklı bahçesinde sakladığını söyleyip dururdu. O zamanlar çok romantik geliyordu bu. Ama şimdi fazlasıyla saçmaydı benim için.
İçeri gidiğimde karşımda Keremin dedesini annesi ve babasını görmüştüm. Kendimi gülmeye zorladım. Ailemiz sevgili olduğumuzu bilmiyordu. Sadece iki yakın arkadaş sanıyorlardı bizi. Allasen hiç mi sosyal medya kullanmıyorsunuz siz?
"Hoşgeldiniz" dedim sahte bir sevecenlikle. "Hoşbulduk benim güzel kızım" dedi Keremin dedesi.
Gülümseyip mutfağa geçtim. Annemde peşimden geldi. "Kız sen nerdesin saatlerdir" su içerken anneme kısa bir bakış attım. "Bi arkadaşımdaydım" annem bir dedektif edasıyla tek kaşını kaldırdı.
"Kimmiş o bi arkadaş" boşu boşuna anneme yalan söylemek istemedim "Meriç" adı ağzımdan çıkınca yine heycanlanmıştım.
Annem gülümsedi "sen bu Meriçi mi seviyorsun?" şaşkınlıkla kaşlarım havalandı. Elmideki bardak ellerimin arasından kaydı. Annem çevik bir hareketle bardağı yakaladı.
"Kız sen manyak mısın? Niye bardağı bırakıyorsun?" anneme şaşkınca bakıyordum hala.
Annem Meriçle yılbaşında tanışmıştı. Meriç beni eve bıraktığında annem dışardaydı. O ara tanışmışlardı ve o zamandan beri Meriçle birkaç kere görüşmüşlerdi. Ama şuan bu sevme konusuna neden gelmişti anlamamıştım.
"Saçmalama anne! O benim arkadaşım." tabii arkadaşlarda öpüşürlerdi. Neyse bu ayrıntıya şu an takılmayacaktım.
"İyi. Dediğin gibi olsun" mutfağa Kerem girdiğinde annemle ikimiz ona baktık. Bir bardak alıp su doldurdu ve içtikten sonra sertçe bardağı tezgaha bıraktı.
"Yuh.Hayvan kırdın bardağı!" annem dirseğiyle beni dürttüğünde hiç oralı olmadım "kırılan sadece bardak olsaydı keşke" ifadesizce yüzüne baktım.
İçerden anneme seslenildiğinde annem yanımızdan ayrıldı. Bende mutfaktan çıkacağım sırada Kerem kolumdan tutup durdurdu.
Hızla kolumu geri çektim. "Meriçle nerden tanışıyorsunuz?" gözlerimi irice açarak konuştum "bidaha bana sakın dokunma!" sinirle etrafına bakındı. "Meriç seni mi seviyor?" sinirle yüzüne baktım "sana ne!"
Yine kolumu tutup beni kendine çekti. "Onu seviyor musun?" bu kadarı fazlaydı. Ona neydi ki? Hızlı bir şekilde dizimi karnına geçirdim.
Önümde iki büklüm olduğunda şizofrence sırıttım "seni ilgilendiren sorular sor Kerem" değip mutfaktan çıktım. Fazla sinir bozucuydu.
Odama çıkıp üzerimi değiştirdim. Kendimi yatağa attım. Aşağı inmek istemiyordum. Telefonum titrediğinde komidinimin üzerindeki teledonumu elime aldım.
Mesaj Meriçtendi. Heycanıma engel olamamıştım.
Meriç:
Benden uzaklaşma.Of söylemesi çok kolaydı ama ben senin yüzüne nasıl bakıcam ya.
"Deniz aşağa gel kızım" babamın sesini duyduğumda oflaya puflaya odadan çıktım. Aşağa inip bir koltuğa yerleştim. Kerem bana sinirle bakıyordu. Umursamadım.
"Denizciğim eskiden de güzeldin şimdi daha da güzel olmuşsun" Keremin annesine gülümseyip başımı hafifçe eydim "teşekkür ederim Neriman Hanım" ince kaşlarını çattı "Neriman hanımda nerden çıktı? Eskiden teyze derdin sen bana"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Denizimsi
Teen FictionKaranlıktan kaçarken karanlığın beden bulmuş haline sığınan bir kız. Kıza deli gibi aşık ama karanlıktanda vazgeçemeyen bir adam. Noluyordu bana yoksa karanlığa mı alışıyordum? En çok korktuğum şeye mı sığınıyordum ben? Yoksa karanlığa aşık mı oluyo...