" Kendine yazık ediyorsun." Duymazdan geldim. Elimdeki süngerle lavaboyu ovmaya devam ederken nefesini üfledim.
" Ne kadar üzgün olduğunu görebiliyorum Chaeyoung. 2 hafta oldu, kaç kilo verdin?" Cevap vermedim.
" Siz kadınları cidden anlamıyorum. Aşıksan neden peşinden gitmiyorsun? Her şeyi bir anda bırakıp gidemezsin. Hele ki her şey tam rayına oturduğunda." Bu konuyu daima ertelememiştim. Ama şimdi vakti gelmiş gibi görünüyordu.
" Peşinden gitmiyorum çünkü aramızdaki sevginin ve ilişkinin Daehwi'yi yıpratacağını biliyorum. Daha kendine yeni gelen bir çocuğu bir daha travmaya sokmaya hiç niyetim yok." Gözlerini devirdi. Elimdeki eldivenleri çıkarıp çöpe attım.
" Sanki bir şey değişti! Sen gidersin, başkası gelir Chaeyoung. Çocuk buna alışmalı. Kusura bakmasın ama artık annesi yok ve babasının hayatını yaşamasına izin vermeli." Ağzım şaşkınlıkla açıldı.
" Anlamıyorsun Jimin. Bu sandığın kadar kolay değil tamam mı? Evet, Jungkook'u çok seviyorum. Ama Daehwi'ye zarar veremem. Bu duruma hepimiz alışacağız. " başını salladı.
" Pedagog olan sensin, bense seni düşünüyorum. Aramızdaki fark bu işte. Ben bu yüzden mutluyum sen ise anlamayacağımı düşünerek gece yastığına gözyaşı döküyorsun. Bunu bir düşün bence." Gözlerimi devirdim. Salondan peşime geldiğinde çoktan kumandayı eline almış ve televizyonu açmıştım. Saat daha çok erken olduğu için henüz magazin programları vardı. Başımı ellerimin arasına aldım.
" Bak, seninki. Kaçmaya çalışsan da kaçamıyorsun işte." Başımı kaldırıp Jimin'e baktığımda televizyonu işaret etti. Bakışlarımı magazin programına çevirdiğimde gözlerimi kırpıştırdım. Jeon Jungkook'un holdinginin kazandığı büyük ihaleden bahsediyorlardı.
" Sence de Jeon Jungkook çok tanıdık değil mi? Ben ona neden aşık olduğunu anladım." Ters ters baktığımda güldü.
" Şaka yapıyorum tabii ki, dalga geçtiğimi anlamayacak kadar üzgün müsün?" Başımı yere eğdiğimde iç çekişini duydum. Kendini yanıma atıp kollarını boynuma doladığında gülümsedim.
Ne olursa olsun Jimin'in varlığı bir nebze de olsa bana mutluluk veriyordu.
" Bunu Jungkook'la konuşabilirsin. İlla ilişki içinde gerek yoktu. Hâlâ o evde kalabilirdin. Daehwi sana alışmıştı." Yutkundum.
" Eğer o evde kalsaydım, en çok kendi canımı yakardım. Başkalarını düşünürken yanıp kül olmaktan sıkıldım artık. O evde kalsaydım, bu işkence olurdu Jimin. Daha fazla üzülmek istemiyorum. " Başını salladı.
" Peki Jungkook? O da çok üzülmüş olmalı." Dudaklarım istemsiz büküldüğünde dolan gözlerimi saklamaya çalışmadım. Neysem, oydum işte.
" Onu öyle görmek, bilmiyorum Jimin. Ölmeyi diledim. Bu kadar ilerlemesine izin vermemeliydim. Ama kalp söz dinlemiyor ki. En iyisi böyle olmak." Elimi dizine birkaç kez vurdum.
" Daehwi için en iyisi, sizin için değil." Kollarını boynumdan çektiğinde giden sıcaklıkla titremeden edemedim.
" Daehwi için çok zor olabileceğini tahmin edebilirim, ama bilemem. Ama senin için ya da Jungkook için ne kadar zor olduğunu biliyorum Chaeyoung. Artık kendini harap etmeni izlemek istemiyorum." Başımı salladım. Yapacak bir şey yoktu.
" Daehwi'nin bana kurduğu cümleler, bana karşı değişen bakış açısı. İnan ki bunlar daha zordu. Hele ki babasını çaldığımı imâ etmesi. Ben bunları o küçücük çocuktan duymaya dayanamam Jimin. Hele ki hiçbir kötü niyeti olmadığını bildiğim için bu daha da zor." Yanımdan kalktı.
" Böyle olacaksa Jungkook'u silip at. Daha fazla gözyaşı dökme." Yanağımı sıktığında gülümsedim. O salondan çıkarken gülümsemem anında solmuştu.
Zordu, imkansız değil.
...
•düzenlendi•
- geciş bölümüdür -Umarım seversiniz, iyi geceler❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
baby sitter | rosékook ✓ (düzenleniyor)
Fanfic•tamamlandı• Çocuk eğitimi konusunda kendini oldukça geliştirmiş olan Park Chaeyoung, Jeon Jungkook'un 4 yaşındaki oğluna bakıcı olmak için iş başvurusunda bulunur.