Yazar'ın anlatımından
Jungkook başını yasladığı hastane duvarının soğukluğu ile değil de, içinde hissettiği soğukluk ile titriyordu. Koridorda cirit atan en yakın arkadaşları, ağlayan annesine eşlik eden ve daha bu talihsiz olay sayesinden tanıştığı Jimin.
Yine de Jungkook'un kalbi ameliyathanede atıyordu.
Taehyung yürümeyi bırakıp kendini en yakın arkadaşının yanına bıraktığında Jungkook zar zor tuttuğu başını arkadaşının omzuna yaslamıştı.
" Ben, n'apacağım Taehyung?" Ses tonu çok kısıktı. Gerçekle yüzleşmekten korkuyordu.
" Onlara bir şey olursa, ben n'apacağım?" Taehyung sertçe kafasına vurdu.
" Olumsuz düşünceyi çağırma Jungkook, ikisinin de çok güçlü olduğunu biliyorsun." Isırdığı dudağını serbest bıraktı.
" Ama ben hiç güçlü değilim Taehyung, korkuyorum." Tam o sırada ameliyathaneden çıkan doktoru gördüğü gibi ayağa kalktı. Doktor etrafında toplanan kalabalalığa şaşkınca baktı.
" Daehwi'nin haberini şimdi aldım. Sonuçlar çıkmış ve sadece sol kolunda ufak bir kırık olmuş. Vücudunda da dikiş bile gerektirmeyen ufak çizikler var. Oto koltuğunda olması büyük bir şansmış, aksi takdirde çok kötü şeyler olabilirdi."
Jungkook derin bir nefes verdi.
" Peki ya Chaeyoung?" Doktor bir kaç saniye düşündü.
" Kaza anında kemeri takılı olmadığı için büyük bir hasar almış. Vücudunda hatıi sayılır bir zarar ve tampon görevi gören bir demir parçası var. Zor bir ameliyat gerçekleşiyor. Kesin hiç bir şey söyleyemem. İyi günler." Doktor yanlarından geçip giderken Jungkook ellerini saçlarından geçirip tekrar gözüne dolan yaşları tutamadı. Daha bugün tanıştığı Jimin ona sıkıca sarıldığında kendini daha fazla ayakta tutamıyordu.
" Onu her şeyden çok seviyorum Jimin, ölmesine dayanamam. Onu kaybetmeye dayanamam."
" Böyle şeyler söyleme, benim Chaeng'im güçlüdür. Bir kaç saat sonra her şeyin yoluna gireceğine eminim."
Jungkook'u zar zor kiraladıkları hasta odasındaki yatağa yatırdıklarında, her ne kadar sevgilisini beklemek isteyen gözleri dirense de, ağlamaktan kızarmış gözler bir kaç dakikanın sonunda uykuya yenik düşmüştü.
...
Jungkook bir kaç saatin sonunda yine soluğunu ameliyathanenin önünde aldığında bu sefer koltukta oturuyordu. Bacağını belli bir ritimle sallıyordu. Mental sağlığına bir kaç saat bile olsa uyumak çok iyi gelmişti.
Burnunu çekip bacağını sallamayı bıraktı. Zaman geçmek bilmiyordu. Sık sık kontrol ettiği saatine, her dakika bir bakıyordu. Ve yine kendi kendine zamanın yavaşlığına inanamıyordu. Uyutulan Daehwi'yi bile daha görememişti, belki bir nebze de olsa oğlunu görse kendini daha iyi hissederdi.
' onları bu kadar süre yalnız bırakmamalıydım ' diye düşündü kendi kendine. İki ay çok uzun bir süreydi.
Hem aramalarını yanıtlamayan Chaeyoung'un özlemiyle yanıp tutuşurken, şimdi belki de sevgilisinin yüzünü bir daha görememe ihtimali yangını daha da körüklüyordu.
Chaeyoung'a veda etmek zorunda olmaktan ölesiye korkuyordu. Gitmemeyi, arabanın sürücü koltuğunda kendisinin oturmasını diliyordu.
Bunların hepsinin bir rüya olmasını.
Chaeyoung daima kemerini takardı, bunu biliyordu.
Kazanın nasıl gerçekleştiğini tahmin dahi edemiyordu. Chaeyoung hayatında gördüğü en iyi sürücüler sıralamasında dereceye oynardı.
Kendi düşünceleri arasında sakinleşirken doktorun görüş alanına girmesiyle kalp atışları tekrar normal temponun üzerine çıkmıştı. Doktorun yüzü gülüyordu.
" Dürüst olmak gerekirse, eşiniz bizi oldukça zorladı ama çok güçlü bir kadın olduğunu söyleyebilirim. Vücuduna giren demir parçasını büyük zorluklarla da olsun çıkarabildik. Kanalarımını da durdurduk, şuanlık tek ihtiyacı olan dinlenmek." Jungkook gözünden akan mutluluk gözyaşlarını silmekle uğraşmadı bile. Tanrıya şükrediyordu.
" Ama maalesef söylüyorum ki..."
" Bebeğinizi kurtaramadık, efendim. Demir parçası çok kötü bir yere isabet etmişti. Başınız sağolsun."
...
Upssssss düzenleyemedim hızlıca yazdım bb olaylara giris yapcamhsskjslsksksksksk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
baby sitter | rosékook ✓ (düzenleniyor)
Hayran Kurgu•tamamlandı• Çocuk eğitimi konusunda kendini oldukça geliştirmiş olan Park Chaeyoung, Jeon Jungkook'un 4 yaşındaki oğluna bakıcı olmak için iş başvurusunda bulunur.