Twenty four

6.3K 460 209
                                    

" Jungkook, lütfen." Sonunda peşinden odaya girdiğimde yüzünü bana döndü.

" Sadece bir gece, yalnızca bir gece her şeyden uzaklaşıp yalnız kalmak istedim. Beraber hiç bir şeyi kafamıza takmayalım istedim. Bunu bile çok görüyorsun Chaeyoung." Dolu gözlerimi çekinerek yere indirdim. Çabuk ağlayan birisi olduğum için, duygu sömürüsü yapıyor gibiydim. Yanaklarımdan akan, ya da her şeyde gözlerime dolan yaşlardan nefret ediyordum.

" Jungkook, özür dilerim." Gözlerini sinirle kapadı. Onu ilk defa böyle görüyordum.

" Dileme, Chaeyoung. Sadece sus." Ağzımı açtığım anda elini havaya kaldırdı. Kelimelerimi ağzıma tıktı.

" Rica ediyorum, çıkarken kapıyı kapatır mısın? Eski odan da yat bugün lütfen." Ağzım şaşkınlıkla açıldı.

" Jung-" yine konuşmama izin vermedi.

" Chaeyoung, dinlemek istiyorum."

" Jungkook! Sadece bir kere, bir kerecik konuşmama izin ver." Yutkundu. Göz gözeydik.

" Seni her şeyden çok sevdiğimi biliyorsun. Lütfen farklı düşünme. Evet her şeyin üzerinden tek başına gelmeye çalışıyorsun. Ama yalvarırım biraz benim çerçevemden bak."

" Suçluluk duygusuyla yanıp tutuşuyorum Jungkook, istemsiz yapıyorum bunu. Ama anlamıyorsun! Çünkü Daehwi her gün senden nefret etmiyor! Daehwi her gün sırf yemeği sen yaptın diye 'beğenmedim' diyerek masa örtüsüne ağzındakini çıkarmıyor! Her gün sana sinirli değil, her gün sana kötü gözle bakmıyor. Öfkesi, sadece bana. Zorunda olmasa bana yüzünü bile göstermiyor. Her gece odasına gidip bana göstermediği yüzünü incelemekten yoruldum Jungkook." Burnunu çekti.

" Benden nefret etmesine dayanamıyorum. Ben artık dayanamıyorum Jungkook." Hızlıca gelip bedenimi sarmaladığında dizlerim tüm kuvvetini kaybetmişti.

" Ağlama." Sıkıca giymiş olduğu tişörtün yakalarını tuttum. Bana diyordu ama kendisi de ağlıyordu.

" Bu bir süreç demekten yoruldum, ama süreç. Emin ol ben de bunun gerçek olma ihtimalinden dolayı o kadar çok korkuyorum ki, oğlumun sevdiğim kadından nefret etme ihtimaline ben de katlanamıyorum Chaeyoung." Yüzümü elleri arasına aldı.

" Ama güçlü olmalıyız, sen güçlü olmazsan ben de olamam anladın mı? Biliyorum kırıcı konuştum, sadece böyle hissettiğini bilmiyordum. Çok özür dilerim." Başımı salladım. Baş parmaklarıyla akan gözyaşlarımı sildiğinde tebessüm ettim.

" Seni sevmesem, bir saniye daha katlanamam biliyorsun değil mi?" Ani ruh değişimim karşısında hafifçe kızarmış gözleri eşliğinde güldü. Saçlarımı arkaya attı ve başını salladı.

" Biliyorum, burda olduğun için minnettarım."

" illa her anımızda bir duygusallık yaşamak zorundayız sanırım. Yerden kalkmalıyız sanırım." Gülerek beni de kendini de yerden kaldırdı.

Yatağın yorganını açtı.

" Uyuyalım mı? Saat çok geç değil ama yorgunuz." Gözlerimi kırpıştırdım. Yatağa girdi.

Derin bir nefes alarak yatağa girdim ve dizlerimin üzerine oturdum.

" Jungkook." Yüzünü bana çevirdiğinde oldukça şaşkındı.

" Efendim?" Dudaklarımı yaladım, gerilmiştim.

" Tamamen sana ait olmak istiyorum." Ağzı şaşkınlıkla açıldı.

" Öylesin?"

" Bu şeyle ilgili çok güzel anılarım yok." Yutkundum. Bu sefer gözlerim dolmamıştı ama istemsiz modum düşmüştü.

baby sitter | rosékook ✓ (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin