14 - Kaybedilen Zafer

179 35 167
                                    

Kevin bütün öfkesiyle bara geri döndüğünde soru yağmuruna tutulmuştu. Alara'yı kaybettiğini her ne kadar dudaklarından dökmek istemese de arkadaşlarına söylemişti. Onu belki bir daha göremeyebilirlerdi. Daha ne kadar kaybedeceklerdi Alara'yı tam olarak kazanamadan. Kumsalda öldüğünü düşündüğü gün aklına gelmişti. Bu durum ondan da beterdi. Çünkü onu artık daha fazla tanıyordu.

Sisteme kaçırıldığını bildiremezlerdi. Bu onun kimliğini tehlikeye atardı. Onu kendi yollarıyla bulmaya çalışacaklardı ama bu kolay olacakmış gibi gözükmüyordu. Kevin güvendiği kişilere mesajlar attı. Alara kendi isteği ile gitmiş olsa bile onu geri getirmeden pes etmeye niyeti yoktu.

"Biz ne yapabiliriz?" diye sordu Mike. Kendini kenarda işe yaramaz hissettiğinde.

"Benden haber bekleyin ve başınızı derde sokmayın." dedi Kevin.

İstemeseler de Kevin gibi güçlü bir çevreleri olmadığı için yapacakları tek şey beklemek olacaktı. Bundan nefret ediyorlardı. Kevin ise kendi arabasına binip barı terk ettiğinde gerisinde kalan Emily ve Mike birbirlerine baktılar. Geriye kalan tek arabayı sürmek için Mike sürücü koltuğuna oturdu. Emily'nin evine gelene kadar tek kelime etmediler. Emily arabadan indikten sonra tekrardan arabaya bindi.

"Neler oluyor?"

"Ne neler oluyor?" diye karşılık verdi Mike.

"O gün kasada yaşananlar hakkında tek bir kelime etmedin benimle."

"Hangi kasa?" diyen Mike'a öfkeyle baktı Emily.

"Ne var biliyor musun Mike? Boşver gitsin. Ama hatırlatmak isterim beni öpen sendin." dedi ve arabanın kapısını sertçe kapattı. Mike ardından indi ve onu yavaşlatmak için kolundan tuttu.

"Dur."

"Sorun Tom mu? Bak kaç kere söyledim ona asla yüz vermedim."

"Sorun Tom değil." dedi Mike.

"O zaman sorun ne?"

"Sorun sensin Emily. O gün pek düşünmeden hareket ettim. Belki de arkadaş olarak kalmalıydık."

"Farkında mısın bilmiyorum ama zaten ötesine de geçemedik. Bir daha adımlarını düşünerek at Mike. Bir sonraki adımın uçurum olmasın." Onun arkasından adını haykırmasına rağmen Emily yürümeye devam etti ve evine girdi.

Geri arabasına yürüyen Mike'a uzaktan baktı Tom. Bir tartışma yaşadıkları aşikârdı. Tom ise sadece huzurlu bir yürüyüş için çıkmıştı evinden. Belki rastlarım diyerekten her yürüyüşünde Emily'nin evinin önünden de geçerdi. Yanlış günü seçmiş olmaktan korktu ve arabasıyla yanından geçerken kendisine öfkeyle bakan Mike'ı fark etti. Emily'nin bahçesine geldiğinde cesaretini toplamak veya dağıtmak arasında arafta kalmıştı. Daha sonra camdan ağlayan Emily'i görünce dayanamadı ve ziline bastı.

"Git buradan Mike." diye bağırdı Emily kapının arkasından.

"Ben Tom." diyince çevrilen kilit sesiyle beraber karşısında gözleri şişmiş, yüzü ise çoktan kızarmış olan Emily'le karşılaştı. Ona hiç düşünmeden sarıldı ve evin içine girdi. "Ne oldu?"

"Zor bir gündü." diyerek geçiştirdi Emily. Hem Alara'nın gözlerden kayboluşu hem de Mike'ın davranışı onu üzgün bir duruma düşürmüştü. Dertleşeceği kimsenin kalmadığı hissi onu içten içe yiyordu. Kevin ile arası bozulmuştu, Alara ise kayıptı. Mike, Veronica ve Brian gitmişti. Hepsi gitmişti. Ablasıyla da pek anlaşabildiği söylenemezdi. Bu yalnızlıktı ama öyle sıradan olanlara benzemiyordu. Etrafında bu kadar kişi varken de yalnız hissedebilirdi insan.

Geçmiş Gelecek ArasındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin