8🍋

7.1K 483 35
                                    

Uyandığımda yorgan ve yastıkların arasına gömülmüş bir haldeydim, sıcacık hissediyordum. On beş dakika boyunca yataktaki mayıştıran ısının keyfini çıkarmaya çalıştım fakat başım ağrıyordu, bu yüzden mutfağa gidip bir ağrı kesici almalıydım. Dün geceden sonra başımın daha fazla ağrımasını bekliyordum doğrusu.

Yataktan çıktığımda altımda sadece iç çamaşırım vardı, gerinerek önce tuvalete girdim ve işlerimi hallettim. Mutfaktan gelen kahve kokusuyla kaşlarımı çatıp kokuyu takip ettim. Ve tanıdığım tek turuncu kafalı insanı görmemle gözlerimi devirdim.

Dün gece onunla yatmadım değil mi? Sorusu beynimi kurcalarken kalçamı tezgaha yaslayıp kollarımı göğsümde birleştirdim, "Neden buradasın ve nasıl girdin evime?" Gazete okuyordu. Benim mutfağımda, kendi mutfağındaymış gibi oturmuş, kahvesini içip gazete okuyordu. Cevap vermesini beklerken, saçlarımı tepemde toplayıp ufak bir topuz yaparak bileğimdeki tokayla bağladım. "Ee?" Dedim cevap vermediğinde, "Cevap bekliyorum."

İç geçirdi, gazeteyi kapatıp katladı ve kahvesinden bir yudum aldı, "Gece beni engelledikten üç saat sonra, beni aradın. Bayağı sarhoştun. Bir şeyler saçmaladın, bardayken yanındaki 'çıtır'dan bahsettin. Sonra seni bırakıp gittiğini söyledin ve peşinden küfür ettin. Taksiyle eve gelirken taksiciyle kavga ettiğini duydum. Daha sonra ev sahibinle ağız dalaşına gir-"

"Dur dur dur." Dedim elimi havaya kaldırıp, "Kaç saat konuştuk biz seninle amına koyayım?"

Saçlarını karıştırıp dudağını büktü, "Sürekli bir konuşma içerisinde değildik, ara ara aradın beni. Yaklaşık beş kez falan."

"Yani seninle yatmadık?" Yüzünü buruşturdu, "Saçmalama." Dedi, "Sen ve ben? Daha neler." Gözlerimi devirdim ve ona arkamı dönüp kahve makinesinden kendim için bir kupaya kahve doldurup, tezgahın köşesinde duran ilaç kutusundan ağrı kesici buldum. "Sanki ben seninle yatarmışım gibi." Diye homurdandım ve sıcak kahveden bir yudum alıp ağrı kesiciyi yuttum. Ona döndüğümde sandalyede aşağı kaymış ve kollarını göğsünde birleştirmişti, "Neden?" Dedi sırıtarak, "Yakışıklı değil miyim?"

Omuz silktim. Yakışıklıydı, ve ben kızılları severdim. Çok fazla severdim hemde, "Patronumla yatmamak gibi bir prensibim var. Yakışıklı olup olmaman pek sikimde değil." Kafasını geriye atarak kahkaha attı, "Prensipmiş." Dedi gülmesi kesilince, "Sen önce iş yerine sarhoş gelmemeyi prensip edin kendine. Alkolik ruh hastası."

Omuz silkip kahvemi bir dikişte bitirdim, "Evime nasıl girdin?"

"Ev sahibi anahtarı verdi. Evimde ölüp kalmasın leş herif dedi." Burnumdan bir 'hıh' sesi çıkardım, bana 'leş herif' dediğinden kesinlikle emindim. "Saçlarımı kıskanıyor, kel." Dedim bilmiş bir şekilde, "Bir de yakışıklılığımı."

Kafasını iki yana salladıktan sonra ayaklandı ve kahve kupasını yıkayıp, ters çevirdi. "Gidiyorum ben." Dedi.

"Güle güle Deva." Dediğimde bana ters ters baktı, "Bana Deva demene izin verdiğimi hatırlamıyorum."

"İzin isteyen mi oldu anasını satayım?"

Sinirle yüzünü sıvazladı, "Bana Deva deme. Bana sadece annem Deva diyor Armağan."

"Eee?"

Bir elini yumruk yapıp avucuna vurmaya başladı, "Hoşlanmıyorum."

"Amaan." Dedim elimi havada sallayarak ve masaya yerleştim, "Kime deva olmuşsun ki?" Tek kaşını kaldırıp bana baktı, "Dün götünü toplayan kimdi?" Ellerini masaya koyup bana doğru eğildi, "Asıl sen kime armağan olmuşsun acaba?" Dedi küçümsediğini belli eden sert bir sesle ve yüzümdeki buruk gülümseyi görmeden evden çıkıp gitti. Görmemesi işime gelirdi, zayıf yanımı bulmasını istemezdim.

Kimseye armağan değildim, bana neden bu isim verilmişti bilmiyordum. Muhtemelen ebeveynlerime çok büyük bir problem olmuştum ki, doğar doğmaz, yakama iliştirilen ismimim yazılı olduğu bir kağıtla, yetiştirme yurduna terk edilmiştim.

Limon Bar | B×B Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin