Ne güzel şeydi çocuk olmak...
Tozlu yollarda koşmak, oyunlar kurmak, gülmek en saf halinle. Ne güzeldi kirlenen eller, en temiz halimizde. Ne özeldi yaşanan her an, farkında olmadan. Çocukluk hayalleri, kurulan arkadaşlıklar.. Aşık olmak belki de, n...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Elçin, uzun bir zamandan sonra aşık olduğu şehre dönüyor ama artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını görüyor, bu da ona çok acı veriyor. Meğerse bu şehri sevmesinin neden bambaşka bir şeymiş. Ve artık hiçbir anlamı kalmamış İstanbul'un. Artık şehrin bu sıkıcı havası onu boğuyor. İçi sıkılıyor, yüreği sıkışıyor. Yine de yaşamaya çalışıyor işte.. Sabahın erken saatlerinde kalkıp aklında kalan bir şeyi yapmak üzere cezaevine gidiyor. Görüşme saati olmamasına rağmen özel bir odada Atakan ile görüşmek istiyor. Hemen emrini yerine getiriyorlar. Odaya girdiğinde Atakan'ın kafası önde bir şekilde oturduğunu görüyor ve karşısına oturuyor. Uzun bir sessizlik oluşuyor aralarında. Elçin, geçmişin acılarını taşıdığı gözlerini bir an bile onun üzerinden çekmezken Atakan bir kez olsun kafasını kaldırıp da bakamıyor ona.
"Konuşmayacak mısın? 10 yıldır tek kelime etmemişsin. Böyle mi rahatlatmaya çalışıyorsun kendini? Böyle mi vicdanının sesini susturmaya çalışıyorsun? Yapamayacaksın biliyorsun dimi? Ne kadar unutmaya çalışırsan çalış, gece karanlık çöktüğünde, başını yastığa koyduğun anda bir şeyler yeyip bitirecek içini, uyutmayacak seni. Unutamayacaksın."
"Niye geldin?"
"Vicdanının soğumasına izin vermemek için geldim. Gözlerimin içine bak ve acı çek diye geldim."
"Acı çekmiyor muyum sanıyorsun?"
"Senin acın, benimkinin yanında bir hiç. Senin çektiğin acı ne ki? Öldürmez, süründürmez.. Ama benimki beni her gün öldürüyor. Her gün parça parça ölüyorum sanki. Ve her şeyin sorumlusu sensin. Oldu mu? Ulaştın mı amacına? Seni değil de bir başkasını sevdim diye benden intikamını aldın, mutlu musun şimdi?"
"Ben bir şey yapmadım."
"Sen benden bebeğimi aldın, Atakan!" diyerek elini masaya vuruyor. Atakan o an kafasını kaldırıp yıllar sonra yeniden bakıyor Elçin'in gözlerine. O an geçmişte yaşadığı acıları tekrardan hissediyor yüreğinde ve dayanamayıp ayağa kalkıyor Elçin. Tam giderken Atakan da kalkıyor ve arkasından ona bakıyor öylece.
"Ben yapmadım.. Ben sıkmadım o kurşunu Elçin. Elimde olsa geçmişe dönüp düzeltmek isterdim her şeyi. O kurşunu kendi kafama sıkardım da yine sana bir zarar gelmesine izin vermezdim. Yapmaz mıyım sanıyorsun? Ben senin için ölümü göze almadım mı be kızım? Ben senin saçının teline zarar gelse dünyayı yakardım. Ama yapamadım işte, elimden hiçbir şey gelmedi. Ha illa bir suçlu arıyorsan evet o suçlu benim. Her şey benim suçum. Çünkü ben babamın oğluyum. Çünkü ben size yapmadığını bırakmayan o adamın oğluyum. Nefret ediyorum bundan. Utanıyorum kendimden." Elçin, bunca zamandır yanlış bildiği bir şeyi öğreniyor ve az da olsa yumuşuyor Atakan'a karşı.
"Artık avukatın Yıldız Demir. O ilgilenecek seninle. Gerçekleri ona da anlatmanı istiyorum, biraz hatırım varsa."
"Annem.. Annem hayatta mı? Bir kez görsem onu. Tek dileğim bu. Yalvarırım."