15.Bölüm

179 9 0
                                    

Baekhyun yaklaşıp ümitsizlikle oğlanın gözlerine bakıp yavaşça ellerini tutarken söyledi,
'’Başka çarem yok Lu… Ona bunu yapamam, yaşamasına izin vermeliyim…’’

‘’O ZAMAN SEN ÖLECEKSİN!!’’

‘’UMRUMDA MI? SEHUN YAŞIYOR OLACAK!!’’ Luhan sinirle Baekhyun’un kolundan tutup odadan çıkardı. Dışarıda oturup kahve içen çiftin yanına geldiler. Luhan’ın zoruyla Baekhyun yanlarına oturdu. Luhan Kyungsoo’ya bakıp ümitle sordu,

‘’Kyungsoo başka bir çözüm yok mu? Kitapta başka bir şey yazmıyor mu? Emin misin?’’ Chanyeol Luhan’ın haklı olduğunu düşünüp arabaya giderek kitabı getirdi. Kyungsoo’ya verip en başından okumasını istedi, Baekhyun geç olmasından dolayı uykuya dalarken Chanyeol ve Luhan Kyungsoo’nun bir şeyler bulabilmesi için dua ediyordu. Chanyeol ayağa kalkarak söyledi,

‘’Luhan Baek uyudu, senin de çok uykun var hadi içeriye geçip biraz dinlenin.’’ Yaklaşıp nazikçe Baekhyun’u kucağına alıp yürümeye başladı içerideki boş yataklara geçip Baekhyun’u yatırırken söyledi

‘’Ben ve Kyungsoo aramaya devam edeceğiz bir şeyler bulursak sizi uyandırırız,’’ Luhan başıyla onaylayarak gözlerini kapatıp uyumaya başladı. Chanyeol soğuk havada ellerinde yorganla gelip ısınması için Kyungsoo’ya arkadan sıkıca sarıldı. Kısa olan kitabı okurken uzun olan sıcak nefesini oğlanın kulağına doğru verip ürpermesini sağladı. Yaklaşıp kulak memesini dişleriyle ısırdı,

‘’Chanyeol yapma,’’

‘’Seni çok özledim ne yapabilirim?’’ Kyungsoo ona bakıp dudaklarına küçük bir öpücük koyduktan sonra ayrıldı,

‘’Yeterli mi?’’ Chanyeol ona bakıp gülümserken söyledi,

‘’Sence?’’ Kyungsoo ayağa kalkıp Chanyeol’den ayrılarak hastaneye yöneldi girmeden önce bağırdı,

‘’CHANYEOL!! İÇERİ GEL DONACAKSIN!!’’ Chanyeol sinirle gözlerini devirip cevap verdi,

‘’ASIL SENİN İLGİSİZLİĞİN BENİ DONDURUYOR KYUNGSOO!!’’Kyungsoo aldırmadan içeri girdi. Chanyeol kendisini sıcak arabaya attığında altına gelen sertlikle korkup çığlık attı,

‘’AA-AAHH!!’’

‘’Onu benim söylemem gerekmiyor mu? Üzerime atladın sonuçta!!’’ Chanyeol kalkarak öndeki koltuğa kendisini attı,

‘’Burada ne işin var Kai?’’

‘’Burası daha sıcak, ayrıca hastane odalarından bin kat daha rahat.’’ Dedi Kai. Chanyeol’da gülümseyerek hak verdi, ardından gözlerini kapayıp yayılmaya başladı, tam dalacakken Kai’in sesiyle gözlerini açtı,

‘’Sence bir başkası Baekhyun yerine ölebilir mi?’’ Chanyeol şaşkınlıkla gözlerini açıp ona dönerek söyledi.

‘’Ne o? Baekhyun için kendini mi feda edeceksin? Onu gerçekten bu kadar çok mu seviyorsun?’’ Kai saçlarını karıştırıp gülümserken utangaçça bakışlarını yere çevirerek cevap verdi,

‘’Evet.’’ Chanyeol sesini yükseltip bağırdı,

‘’O zaman neden onu kaçırdın?! Neden onu oyuncağınmış gibi kullandın?!! Senin aşkın bu mu?! Bu mu senin erkekliğin?!!’’ Kai Chanyeol’a sinirle bakıp cevap verdi,

‘’Ya napsaydım?!! Beni sevmiyordu, gözü Luhan’dan başka kimseyi görmüyordu!! Ne yapabilirdim başka?!!’’

‘’Böyle hayvan gibi kaçıracağına adam gibi itiraf etmeliydin!!!’’ Dışarıdan gelen boğuk seslerle kavgalarına son verip kapıyı açarak gelene baktı Chanyeol, arabadan hızla çıkıp kendisine doğru gelen Kyungsoo’ya yöneldi

‘’Ne oldu? Bir şey mi buldun??’’ Kyungsoo ona bakarak gülmeye başladı, Chanyeol’da ne tepki vereceğini bilemeden heyecanla bir şeyler söylemesini bekledi.

‘’Eveeeet buldum Chanyeol! Sonunda bir çözüm buldum!!!’’ Chanyeol inanamayarak sevinçle Kyungsoo’yu kucağına alıp döndürmeye başladı.

‘’YEAHHH BİLİYORDUM!!!’’

‘’Hadi gidip diğerlerine de söyleyelim.’’ Kyungsoo ayrılıp sakin durmaya çalışarak söyledi. Herkes bahçede toplanıp Kyungsoo’nun diyeceklerini merakla beklemeye başladı Kyungsoo ağzını açıp sevinçle itiraf etti,

‘’Bir çözüm buldum, kitapta önemsiz gördüğüm bir yer vardı, bir günlük. Oturun.’’ Kısa olanın etrafında bir çember oluşturarak oturdular, Kyungsoo kitabın başını açıp okumaya başladı,

~~~~~~
1914’ün soğuk bir kış gecesiydi
Bugün onu tekrar intihar etmeye çalışırken yakalamıştım, onu öyle görünce kalbimde bir sızı hissettim. Yaklaşıp anlına öpücük bıraktıktan sonra ayrılarak evden çıktım. Ne yapıp edip bir çözüm bulmalıydım bu yüzden bileklikleri aldığım o yaşlı kadını bulmaya gittim. Her zamanki yerinde oturmuş beni bekliyordu. Ona yaklaşıp bağırmaya başladım bizi neden bu hale soktuğunu öğrenmeye çalışıyordum şuan o kadar sinirliydim ki onu boğarak bile öldürebilirdim. Sakinleştikten sonra yaklaşıp kulağıma şunları fısıldadı,

‘’Sana yardım edebilirim, elbette bir panzehir var…’’Gözlerimi kocaman açmış söyleyeceklerini bekliyordum. Sırtını dönerek konuşmaya devam etti,

‘’Onu bulmalısın… Kristal mor bilekliği,’’ Ayağa kalkıp sinirle bağırdım

‘’Nereden?!’’ Gülerek cevap verdi,

‘’O zaten seni kendisine çekiyor ben söylemesem bile bulacağına eminim,’’ Sinirle kalkıp ona doğru yöneldiğimde gözden kaybolmuştu. Beni kafamdaki bilinmezlerle bırakıp kaybolmuştu, yılmadan bilekliği aramaya devam ettim, günlerce, haftalarca… Orada olduğunu asla tahmin etmezdim, onu bulduğumda hiç düşünmeden istediği bedeli verip sevgilimin hayatını kurtardım…
~~~~~~~~

Kyungsoo başını kitaptan ayırıp ona merakla bakanlara döndü, aklı fazlasıyla karışmıştı. Bu hikaye kafasında çok fazla soru işareti bırakmıştı. Chanyeol buruk bir gülümsemeyle ayağa kalkıp söyledi,

‘’Çocuklar en azından bir çözüm yolu var. O bilekliği bulabiliriz,’’ Kai saçlarını karıştırıp Kyungsoo’nun elindeki kitaba bakarak mırıldandı,

‘’Tahmin bile edemediği yer derken neyden bahsediyordu? Neresi olabilir ki?’’ Luhan Baekhyun’un küçük ellerini tutup gözlerini derin kahveliğe dikerken söyledi,

‘’Merak etme, bulacağız ve Sehun iyileşecek.’’ Baekhyun titrerken onu kendisine çekip sıkıca sardı, yakınlaşıp küçüğün ferahlatıcı kokusunu içine çekip saçlarına öpücük kondurdu ‘Nasıl yapacağım bilmiyorum ama o bilekliği bulacağım Baekhyun, sana söz veriyorum.’ Herkes şaşkınca konuşmadan birbirine bakıyordu. Gün neredeyse aydınlanmak üzereydi, yorgun bedenlerini çimenlerin üzerine atarak düşünmeye başladılar, Chanyeol elinin altında masumca yatan Kyungsoo’ya bakıp saçlarını okşamaya başladı. Yaklaşıp dudaklarına öpücük kondurmadan önce duraksayıp sevinçle haykırdı,

‘’Buldum!! Bilekliği nereden bulabileceğimizi buldum!’’ Herkes doğrularak sevinçle bağıran oğlana merakla bakıp açıklama yapmasını bekledi. Chanyeol kalp atışlarını dizginlemeye çalışıp sakince söyledi,

‘’Bakın, tahmin etmediği bir yerden bulduğunu söylüyor değil mi?’’ Ona kafası karışık bakanlara bakışlarını çevirdi, Kai heyecanla bakıp devam etti,

‘’Evet!! Bize ip ucu veriyor, bahsettiği yer o dükkan olabilir!’’ Chanyeol sevinçle yaklaşıp Kai’ye elini uzatarak beşlik verdi,

‘’O zaman ne duruyoruz? Hemen gidip arayalım,’’ dedi Luhan heyecanla ayağa kalkarak, hepsi arabaya binip yaşlı kadının dükkanına sürmeye başladılar. Köyü tamamen bir sis bulutu kaplamıştı, hiçbir şey belli olmuyordu. Araba bir milim öteyi göremeyecek dereceye gelince herkes arabadan çıkıp yürümeye başladı. Birbirlerinden ayrılmadan yürümeye devam ettiler, kulaklarına tuhaf uğultular geliyordu. Kyungsoo ve Chanyeol önden gidip dükkanı buldular içerisi geçen günden daha karanlıktı. Her şey darmadağın ve yerler cam parçacıklarıyla doluydu, vakit kaybetmeden ikili armaya başladı. Diğerleri de yetişip onlara katıldı, uğultular git gide yükseliyordu. Bir ara duraksayıp birbirlerine baktılar Suho yüzünden şarıl şarıl akan terleri silip sordu,

‘’Yarım saattir arıyoruz, ama hiçbir yerde yok burada olduğuna emin misiniz?’’ Chanyeol eğilip yerleri tekrar gözden geçirerek cevap verdi,

‘’Burada olmalı, aramaya devam edelim.’’ Herkes aramaya devam etti, Kai’in ayağı Luhan’a takılıp yere sertçe düşmesine neden oldu. Elindeki telefon iki metre fırlayıp öteye duvarda asılı duran belli belirsiz kendisini fark ettiren örtünün altındaki boşluğa girdi, Kai karanlıkta etrafı görmeye çalışarak gözlerini daha çok açtı, emeklemeye başlayıp telefonunun gittiği yeri takip etti, örtüyü kaldırdığında eline koca bir boşluk geldi. Neler olduğunu görmeye çalışsa da zifiri karanlık buna engel oluyordu, Bağırarak diğerlerini yanına çağırdı. Chanyeol elindeki feneri boşluğa tutarak bunun bir tünel olduğunu fark etti, uzunluğunun ne kadar olduğunu görmek için içeriye daha çok yaklaşıp feneri uzattı, gözleri kocaman açılmış şaşkınlıkla etrafa bakıyordu, ağzını açıp titrekçe söyledi

‘’S-Sonu gözükmüyor..’’ Herkes seslice yutkunup ne yapacaklarına karar verdiler. Luhan derin bir nefes aldıktan sonra yaklaşıp Baekhyun’a sıkıca sarılarak söyledi,

‘’Oraya gideceğim,’’ Ayrılıp oğlanın yüzünü ellerinin arasına aldı, alnını örten saçları çekip sıcak bir buse kondurdu, Baekhyun’un gözlerinden yaşlar gelirken sessizce söyledi,

‘’G-Gitme!’’ Luhan belki de bir daha göremeyeceği tatlı dudaklara yapışıp öpmeye başladı, küçük dudakları kendi dudaklarının arasına hapsedip tutkuyla emdi, ellerini küçüğün sırtına yerleştirerek okşayıp kendisine bastırdı. Baekhyun ellerini diğerinin boynuna dolayıp parmak uçlarına çıkarak ona daha çok yaklaştı, ağlayarak ve nefes nefese sevgilisine karşılık verdi. Luhan dilini Baekhyun’un sıcak ağzına gönderip tadına baktığında Kai’in sesiyle kendilerine gelip ayrılarak birbirlerinin gözlerine baktılar, Kai Chanyeol ve diğerlerine bakarak söyledi,

‘’Luhan’la beraber gidiyorum…’’ Başını yere eğip devam etti

‘’Çoğu şey başınıza benim yüzümden geldi, en azından bilekliği bularak size kendimi affettirmek istiyorum, ben…Hepinizden özür dilerim.’’ Chanyeol yaklaşıp oğlanın sırtını sıvazlarken söyledi,

‘’Tamam sorun değil, en azından benim için.’’ Ellerini yumruk yapıp onları destekledi,

‘’Yapabilirsiniz! Bilekliği buldun ve gelin! Fighting!’’ Kai gülümseyip yaklaşarak Baekhyun’a baktı,

‘’Özür dilerim Baek… Sehun iyileşecek, biz gelene kadar kendinize iyi bakın,’’ Luhan Kai’i Baekhyun’dan ayırdıktan sonra Chanyeol ve Suho’ya dönüp söyledi

‘’Onları size emanet ediyorum, kendinize iyi bakın.’’ Diğerlerinin omzuna yavaşça vurup gülümsedi, Chanyeol elindeki feneri Luhan’a verip mırıldandı

‘’Buna ihtiyacınız olacak,’’ Kyungsoo’da elindekini Kai’e verdi,

‘’Geri geleceğim, seni seviyorum Meleğim.’’ Dedi Luhan yaklaşıp Baekhyun’un gözyaşlarını silip derin bir nefes alırken, herkese son bir kez baktılar Kyungsoo yaklaşıp elindeki su şişesini onlara uzattı,

‘’Sizde orada kendinize dikkat edin eğer bir şey olursa diye,’’ Elindeki kolyeyi Luhan’a uzatarak devam etti,

‘’Bu sizi kötülüklerden koruyacaktır, az önce bilekliği ararken buldum. Kendinize çok çok dikkat edin, bunu söylemek zor ama birbirinizi kollayın başınıza neler geleceğini bilemezsiniz.’’ Luhan elindeki kolyeye bakıp gülümsedi. Kai yaklaşıp Luhan’ı Kyungsoo’dan uzaklaştırdı oğlanın elini tutup önce birbirlerine sonra derin tünele bakarak içine atladılar, tünelden süratle yokuş aşağı düşmeye başladılar, zifiri karanlıkta hiçbir şey göremeyip tedirgin olan Luhan bağırdı,

‘’AAAA-AAAHHH!!’’ Kai Luhan’ın bağırmasına aldırmadan kahkaha atmaya başladı, tünel sonunda Kai sertçe siyah yaprakların üzerine düşerken acıyla inledi ardından Luhan üzerine düşünce acısı kat be kat arttı, tam acıyla bağırmak üzereyken gördüğü şey üzerine Luhan’ı hızlıca kaldırıp nefes nefese siyah kalın ağacın arkasına saklandılar, Luhan yüzünü ekşitip poposunu ovuştururken Kai korkuyla mırıldandı,

‘’Lanet olsun!! Nereye düştük biz?!’’

BRAVE SOULHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin