Jin okuldan evine doğru yürüyordu. Arabası okulda kalmıştı ama gerçekten arabaya binmek istemiyordu. Evine doğru yürüyordu ama evine gitmek istemiyordu bu yüzden biraz keşif yapacaktı.
Jin bilmediği dar bir sokağa geldi. Hava yavaş yavaş kararıyordu ama Jin burayı çok fazla merak etmişti. Sokağın daha çok içine doğru gitti. Bazı direklerden ışık geliyordu bazıları ise yanıp sönüyordu. Evler de öyleydi bazıları yıkılmamış, düzgün; bazıları yıkılmış parçalanmıştı. Ama bu sokak Jin'in merakını artırıyordu.
Jin kahkaha sesleri duydu. Belki de bu sokakta fazla kalmıştı ve eve dönmesi gerekiyordu. Jin geriye doğru adım attı artık hafiften korkmaya başlamıştı.
"Hey kim var orada!?" Jin yanlışlıkla bir dal parçasına bastığı için sesi duyulmuştu.
Jin ses vermeyince kahkaha seslerinin sahipleri Jin'in olduğu tarafa gelmeye başladılar.
"Bak bak kimleri görüyoruz sen kimsin ve bu sokakta ne işin var?"
"Sadece geziniyordum." diye korkarak cevapladı adamın sorusunu.
Üç tane adam vardı; birinci adam, ona normal bir şekilde bakıyordu veya umursamaz(?) Üstünde mavi bir tişört vardı ve epeyce yaşlıydı. İkinci adam, ona sinirle bakıyordu. Belli ki Jin yanlış sokağa girmişti. Üstünde ise sarı bir tişört vardı. Üçüncü adam; aralarında en fazla sarhoş olan gibi görünüyordu çünkü ayakta duramıyordu. Üstünde ise beyaz bir atlet vardı.
"Burası gezinebilecek bir sokak değil!" İkinci adam bağırmıştı.
"Tamam ben çıkarım o halde. İyi akşamlar!"diyerek sokağa girdiği yere doğru gitmeye başladı.
"Bekle! Sen bu sokaktan çıkamazssın! Seninle daha oyun oynayacağız! Hehhe!"
Jin bu sözleri duyduğu zaman koşmaya başladı. Arkasındaki adamlarda koşuyordu. Jin sokaktan çıkmıştı ama adamlar hâlâ onu kovalamaya devam ediyordu. Jin nefes nefese kalmıştı. Çok iyi bir koşucu değildi. Üstelik çok fazla yorgundu.
Jin tam pes edeceği sırada yanında durduğu ara sokaktan bir el onu yakaladı. Jin ne olduğunu anlamadan savruldu gözleri kapalıydı. Gözlerini açtığında sağ tarafına baktı onu kovalayan adamlar onu göremiyordu. Jin arkasındaki kişiye dönüp teşekkür etmek istiyordu.
Jin'i kovalayan adamlar onu göremeyince pes edip sokaklarına gitmişti. Jin arka tarafındaki yaslı olduğu kişiye dönmeyi denedi ama arkasındaki kişi onu döndürmedi.
"Biraz daha böyle kalalım lütfen."demişti fısıltılı olduğu halde kalın olduğu anlaşılan sesiyle. Kollarını Jin'in bedenine sardı ve Jin'in kokusunu içine çekti.
"Teşekkür ederim. Adın neydi?"Jin sormuştu bu soruyu.
"Bana kısaca 'V' derler."
Ne yani mesaj atan kişi arkasındaki kişi miymiş!?
"Sen.."
"Evet evet ben yavru ayıcığınım." Hep fısıltıyla konuşuyordu.
"Nasıl? anlamıyorum sen neden karşıma çıktın ki?"
"Mantıken karşında değilim. Hem zaten gerçek adımı göstermek gibi bir niyetim yok."
V, bunu derken kollarını daha da sıktı.
"Jin çok zayıflamışsın! Okuldan birkaç günlüğüne izin al lütfen."sesi yalvarıyor gibi çıkıyordu.
"Ne oldu öğrenci yoksa dersin kaynaması için mi yalvarıyorsun?"
"Hayır! Tabi ki hayır! Ben sadece senin için endişeleniyorum hem gerçekten okulda da çok yorgun görünüyorsun bu durum benim canımı çok acıtıyor."
Jin biliyordu bunu dersin kaynaması için yapmadığını.
"Niye endişeleniyorsun ki? Ben senin için neyim? Benim sana yapmadıklarımı sen neden bana yapıyorsun?"
"Jin şaka mısın? Bunların hepsini yapıyorum çünkü seni kendimden fazla seviyorum. Bunların hepsini yapıyorum çünkü sen melek gibi bir adamsın bunların hepsini yapıyorum çünkü sana aşığım. Senin her yerini seviyorum." bunları dedikten sonra V , kafasını Jin'in boynuna koydu. "Seni çok seviyorum."
Jin şoktaydı. Kalbi hayatında ilk defa bu kadar hızlı atıyordu. Ayrıca arkasındaki kişinin de kalp atışlarını hissediyordu. Jim kesinlikle bu tür durumlara alışık değildi. İkisinin de kalbi atıyordu. V neden kalbinin attığını biliyordu ama Jin bilmiyordu.
"B-ben bilmiyordum."
"Biliyorum." Jin boynunda ıslaklık hissetmişti çünkü V ağlıyordu.
"Niye ağlıyorsun?"
"Bilmem."
"Lütfen ağlama." V'nin gözleri bir anda büyümüştü aynı zamanda utanmıştı.
"Yapma şöyle şeyler."
"Niye? Yoksa yavru ayıcık utandı mı?"
"Hiç de bile. Hem artık evine git üşüyeceksin."
"Beraber gidelim."
"Olmaz kim olduğumu öğrenirsin."
"Neden kendini saklıyorsun ki?"
"Hazır değilim. Hazır olduğumda karşına çıkacağım söz veriyorum."
"Peki."
"Ahh sana ilk defa sarılıyorum ama şimdi ayrılmak zorundayız. Neyse ben de evlenince sarılırım." Fısıltıyla söylese bile sesi çok muzipçe çıkıyordu.
"Ne diyorsun öğrenci?" Jin belli etmese de utanmıştı.
"Hadi evine git, sıcak bir duş al yarın da okula gitme iyice dinlen ayrıca bir şeyler ye çok zayıfsın!" V bunları emir verir gibi söylemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
not in my dream, taejin
Fanfiction"Neden bana teşekkür ediyorsun ki? Benim sana teşekkür etmem gerek." "Hayır, seni sevdiğim için teşekkür ederim." Eski adı; müdür müdür müdür?