2.3

899 67 40
                                    

Taehyung korkuyordu, hiç olmadığı kadar. Elinden kormaktan başka bir şey gelmiyordu. Hayatta zor zamanlar yaşamıştı evet ama sadece üzüntüyle ve öfkeyle yaşamıştı. Taehyung yeni yeni bir duyguyu keşfediyordu: Korku. Hayatında ilk defa bu kadar korkuyordu. Hayat cidden Taehyung için zordu. Asıl kortuğu şey ise sevdiklerine bir şey olmasıydı. Çünkü onunla oynayan kişi direk Taehyung'a saldırmak yerine, Taehyung'un sevdiklerine saldırıyordu.

Taehyung mesaja bir daha baktı. Gerçekti. Gerçek olamayacak kadar gerçekti.

Hani bazı anlar olur ya ne yapacağınızı bilemezsiniz. Taehyung şu an böyleydi. Ne yapacağını bilmiyordu. Nereye gideceğini bilmiyordu.

Nasıl yaşayacağını bilmiyordu...

Babasını aradı. Tamam saat gecenin 5'i olabilirdi ve babasını terk etmiş olabilirdi ama sonuçta babasıydı. Biraz da olsa endişeleniyordu.

"Taehyung delirdin mi ne diye gecenin 5'inde arıyorsun!?" dedi uykulu sesiyle, Taehyung'un babası,Bay Kim.

"İyi misin?" dedi Taehyung hiçbir şey olmamış gibi.

"Hayatım ne oluyor, kim aramış?" dedi oradan bir kadın sesi. Taehyung bunu duyunca sinirlendi. Babasının karısını sevmiyordu. Sevmeyecekti de.

"Taehyung aramış." dedi babası.

"Evet ne oluyor Taehyung? Eve gelmek istiyorsan kapım sana açık." dedi babası. Sesi biraz da hüzünlü geliyordu. Oğlunu özlüyordu. Kim özlemezdi ki?

"Hiçbir şey sadece aradım. Neyse görüşürüz." dedi Taehyung ve kapattı. Daha fazla konuşmanın anlamı yoktu.

Taehyung'un uykusu hâlâ yoktu. Belki de korkudan uyuyamıyordu. Taehyung'un karnı guruldayınca mutfağa indi. Yemek yemek istemiyordu fakat yemesi gerekiyordu. Zar zor bir şeyler yedi.

Penceresinden evin dışarısına baktı. Bir apartmanda oturuyordu ve apartmandan şehrin bir kısmı görünüyordu. Hava daha aydınlanmamıştı,aynı Taehyung gibi. Pencereye bakarken olanları düşündü. Neden böyle şeyler olmuştu? Neden birisi onunla oynuyordu? En önemli soru: Bu kişi kimdi? Taehyung bu soruların hiçbirine cevap veremiyordu. Anladığı tek şey sevdiklerine bir zarar geleceğiydi.

17 eylül devamı...

Namjoon karşısında duran denize baktı. Zor günler geçiriyordu. Neden Bay Kim böyle bir şey istemişti ki? En önemli soru: Namjoon, Bay Kim'in istediklerini yaptığında ne olacaktı? Jin ne yapacaktı?

Banka otururken yanına yaşlı bir adam oturdu. Bir süre ikisi beraber sessizce denizi izlediler, martıların seslerini dinlediler.

"Neden bu genç yaşta bu kadar keyifsiz görünüyorsun?" dedi yaşlı adam. Görünüşüne göre, sesi bir gencin sesine benziyordu.

"Ne yapacağımı bilmiyorum." dedi Namjoon kısık sesle. Güneş batmak üzereydi bu yüzden harika bir görüntü oluşuyordu. Renkler gökyüzünde sanki dans ediyordu.

"Kalbin ne istiyorsa onu yap demeyeceğim. Ben öyle yaptım ve şimdi pişmanım," dedi ve hafif kıkırdadı "mantıklı olanı yap."

"Mantıklı olan ha?"

"Evet. Bu dünyada kendimizden çok sevdiklerimizi düşünmeliyiz. Ben sırf hayellerimin peşinden koştum diye sevdiklerim beni terk etti. Ve şimdi yalnızım. Bencil olma."

Namjoon yaşlı adama hak veriyordu. Bu hayatta bencil olmamalıydık. Kendi isteğimizi değil en mantıklı olanı yapmalıydık. Namjoon korkuyordu. Korkuyordu kendinden. Çünkü o bile kendisinin ne kadar ilerleyeceğini bilmiyordu.

not in my dream, taejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin