Boş gözlerle baktım Alaz'a, ciddi bir ifadeyle boşluğa bakarken bakışlarımı hissetmiş gibi bana döndü. Tenimdeki yağmur damlalarının hissiyatı azaldığı sıralarda gözlerimi dağılan bulutların olduğu gökyüzüne çevirdim. Öfkem dinmiş olduğundan olsa gerek gökyüzü benim yerime bağırmayı kesmiş gibiydi.
Volkan'ın tek nefeslik gülüşü ulaştı kulaklarıma. ''Seyra'nın pek umurunda değil gibi bu konu?'' Alay ediyordu, bu sefer etki etmemişti sözleri.
''İnsanların düşünceleri pek umurumda değil,'' gökyüzünden gözlerimi çekip kırmızı gözlerine baktım. ''Adımı söylemeyi bile beceremeyen birinin sözleri hiç umurumda değil.'' İsmim Belma olmasına rağmen sürekli bana 'Seyra' demeleri sıkmaya başlamıştı.
Deniz küçük çaplı tartışmamızın arasına girdi. ''Sonucu duymak istemiyor musunuz?''
Alaz, Deniz'i onaylarken merakın arasına saklanmış endişe dolu bir sesle, ''Ne konuştunuz?'' diye sordu.
''Eğer bir daha bizden habersiz bir şey yapmayacağınıza söz verirseniz, Belma'nın yanında kalabilirsin.''
Duvarın üstünde otururken bir ayağımı kendime çektim, diğerini de aşağı sarkıttım. ''Üzgünüm ama sizi ciddiye alamıyorum,'' dedim onlara bakmadan.
Filiz, ''ne demek istiyorsun?'' dedi.
''Hadi ama...'' dedim son harfi uzatarak. ''Cidden size bir şeyleri haber verip izin alacağımı mı sanıyorsunuz?'' Onlara baktığımda Filiz ve Deniz'in bozulduğunu, Rüzgar'ın ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalıştığını ve Volkan'ın her zamanki öfkeli bakışlarını gördüm. Hepsinin odağında ben vardım. ''Eğer o,'' deyip elimle Alaz'ı gösterip devam ettim. ''Yanımda olursa, size haber verir. Ama ben izin almam, yaparım. Benim olayım bu. İsterseniz Alaz'ı görevden alın. Umurumda değil. Ama başka birini dinlemem, bilmiş olun.''
Burada Alaz'ın sözlerimi dinlediğimi ima etmiştim. Aslında çok ufakta olsa doğruydu. En azından canım istedikçe sorularına cevap veriyordum. Yine de umurumda olmadığı konusu da doğruydu.
''Neyse ne,'' duvardan atladım. Elimi kaldırıp parmaklarımla tırnak işareti yaparken, ''toplantı,'' deyip, ''bittiyse gidiyorum ben,'' diye ekledim vurgulamak için.
Onları dinlemeden merdivenlere yöneldim. Alaz arkamdan gelirken son kez Kurul üyelerine baktığını gördüm. ''Elimden geldiği kadar dediklerinize uyacağım.''
Rüzgar onayladı. ''Onu kontrol edebilecek tek kişisin. Güvenmedikçe hiçbirimize uymayacaktır. Sana güvenmesini sağla.'' Durdu ve aklına gelmiş gibi otoriter bir sesle cümlesine ekleme yaptı. ''Ve bize durum raporu ver!''
Odaya girmeden önce kapıda bir anda durunca Alaz neredeyse bana çarpıyordu. Kafamı yana çevirdim. ''Ben kimseye güvenmem. Kontrol edemezsiniz.''
''Bu senin fikrin,'' diye mırıldanıp yanımdan geçip gitti. Bir noktada, her ne kadar davranışları sinirimi bozsa da, Alaz'ı anlayabiliyordum. Büyük bir adanın yönetimi Kurul'un elindeyken onları dinlemesi normaldi, insanlar çoğu zaman lideri takip ederlerdi. Yine de bu beni sinir ediyordu.
Yaklaşık bir 5 dakika geçti biz susmaya başlayalı, ben tavana o bana bakıyordu. ''Psikolojik oynuyorsun,'' dedi, daha yeni çözmüş gibi. Düz bakışlarım onu bulduğunda devam etti. ''Onları takmıyorsun ama onlara, seni kontrol edebilecekleri bir yol veriyorsun.''
''Kontrol edebileceklerini sandıkları,'' diye düzelttim. Alaz'ın görevi sadece beni korumak değildi. Benim kuralsız dünyama ulaşma çabalarıydı. Alaz onların kurallarına uymam için vardı. Bunu anlamak zor değildi benim için. Yaptığım tam olarak buydu, psikolojik olarak oynuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEYRA
FantasyHepimizin bildiği gibi, kötülerin en büyük amacıdır, dünyayı yönetme arzularını gerçekleştirmek. Özeller, yıllar önce bu amacı engelleyerek düşmanları, yani yaratıkları, insanlara zarar vermeden önce yakalayıp bir adaya tutsak etti. Savaş tekrarlan...