Balkondan aşağı atlayıp ayaklarım yere basmadan sessizce ormana doğru uçtum, kimsenin beni görmediğinden emin olmak istiyordum.
''Daha kaç defa bu evden kaçacaksın, Seyra?''
''Canımın sıkıldığı her dakika!'' dedim ormandaki büyük bir ağacın sağ tarafından geçerken.
''Onun için evden kaçmayı göze alman çok güzel ama bıraktığın not fazla nazik olmadı mı?''
''Sadece onun için kaçmayı göze alsaydım onu da yanımda götürürdüm. Ayrıca yazdığım notta ne varmış?'' dedim sinirle.
''Ne yazdın?''
Ne yazdığımı bildiğini bilsem de kendi yatağımın üzerine bıraktığım notu dile getirdim. ''Ben bir yere uğrayıp geleceğim. Kendi İRADEMLE gittiğim için saçma sapan bir sebeple Alaz'a yüklenmeye kalkanın boynunu kırarım, saygılar.''
''Saygılar, demen gözlerimi yaşarttı.''
''O Kurul sinirlerime dokunuyor, özellikle de Volkan.'' Uçurumun tepesine doğru yükseldim. ''En son böyle evden kaçtığımda yanımda Alaz olduğu için cezayı o çekmişti. Alaz'ı bir kez daha Volkan'ın zararı yüzünden iyileştirmem istenirse o evi sinirden kafalarına yıkarım. Bu yüzden önceden önlem alıyorum.''
''Peki o yüzüğü bulacağının bir garantisi var mı?''
''Liam yüzüğün nerede olduğunu buldu bile. Sanırım yüzyıllarca yaşamanın faydalarından biri de büyük bir çevreye sahip olmak. Bizim görevimiz gidip yüzüğü buluşacağımız kadından almak.''
''Neden bunu yapıyorsun? Alaz'ın ailesinin yüzüğünü neden arıyorsun?''
Ayaklarım yere bastığında Harmen'in ben haricinde kimsenin göremeyeceği bembeyaz kanatları uçmaya hazır vaziyette duruyordu. Adımlarımı atmaya başladım, yüzüm durgunlaşırken neden yaptığımı sorguladım.
''Aile sevgisi olmadan büyümek ne demek biliyorum, Harmen...'' yaklaşıp elimi anlına koyarken hafifçe tüylerini okşadım. ''Bu çocuk hem ailesiz büyüdü, hem kardeşini kaybetti. Kurul onu seviyor ama yeterince saygı gösterdiğini sanmıyorum, işleri kolaylaştırmayan tek onlar da değil üstelik. Onun ölmesine izin vermeyip başkasının zarar vermesine neden engel olduğumu bende birkaç kez düşündüm.'' Zaman kaybetmeden sırtına atladığımda havalandı, kanatlarını Ankar'dan ayrılmak için çırpmaya başladı.
''Alaz'ın gözlerine baktığında onu hatırlıyorsun değil mi?''
Derin bir nefes alıp sırt üstü uzandım Harmen'in üzerinde, iki-üç saat sonra batacak olan ayı ve gökyüzündeki milyonlarca yıldızı izledim. ''Onun gözleri griye yakın bir maviydi. Alaz'ın gözleri ise parlak bir gri, gümüş gibi. Ama griliği o kadar çok birbirini hatırlatıyor ki... Liam, Ömer konusunu açana kadar son 3 aydır çok sık hatırlamıyordum, bir nevi günlük işlerim düşünmemi engelliyordu.''
''Neden Alaz'ın ölmesine izin vermiyorsun, az önce çok düşündüm dedin?''
''Sanırım kendimle çelişiyorum. Bir yanım o bir insan, güvenme, dese de... diğer yanım da sırf aynı gözleri taşıdığı ve aklıma onu getirdiği için Alaz'ın da ölmesine izin verme diyor. Bir daha birinin ölmesine izin verme...''
''Alaz'ı görmek sana acı vermiyor mu?''
''Acı çekmiyorum.''
''Yalan söylüyorsun.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEYRA
FantasiaHepimizin bildiği gibi, kötülerin en büyük amacıdır, dünyayı yönetme arzularını gerçekleştirmek. Özeller, yıllar önce bu amacı engelleyerek düşmanları, yani yaratıkları, insanlara zarar vermeden önce yakalayıp bir adaya tutsak etti. Savaş tekrarlan...