''Boyut?''
''Boyut... Bunu sözlük anlamıyla açıklayamam ama farklı boyutlarda olan iki kişiyi ele aldığımızda; örnek olarak kendi dünyalarında yaşayan sıradan insanlarla, bizim ve yaratıkların yaşadığı adayı karşılaştırınca insanların bizim yaşadığımız adayı görememelerinin sebebini açıklamış oluruz. Bu durum biraz karışık ama iki kişi herhangi bir yerde aynı noktada dursa bile aynı boyutta olmadıkları sürece birbirlerini göremez ve duyamazlar.''
Liam'ın açıklaması üzerine başımı sallarken, ''tıpatıp aynı diyemeyiz ama bir insanın ölen birinin ruhunu görememesi gibi,'' dedim.
''Astral seyahat de aslında boyutlar arası geçiştir. Ruhun bedeninden ayrılır ve başka bir boyuta geçer,'' diye devam ettirdi Liam. ''Sadece biz bunu bedenimizle birlikte yapıyoruz. İnsanlar şuan bulunduğumuz denizlere girse bile bizi görmüyorlar, biz de onları görmüyoruz.''
''Biz farklı bir boyuttaysak ve bu boyut geçişini kolayca yapamıyorsak nasıl oluyor da yaratıklar dünyaya gidebiliyorlar?'' Merak ettiğim diğer bir noktaya girdiğimde sorumu Rüzgar yanıtladı.
''Boyut geçişini normal insanlar yapamaz, buna biz de dahil. Element güçleri buna imkan vermiyor. Işınlanmak için kullandığımız makine bu yüzden var. Onun dışında sadece bazı efsanevi yaratıklar, buna Seyra'ye Harmen de dahil, ve Blank Kara yani Siyah Kan adındaki yaratık yapabiliyor.''
''Senle karşılaştığımız ilk gün Dumanlarla karşılaşmıştık?'' dedim tek kaşımı kaldırarak.
''Tahminimiz şu yönde; Blank Kara, kanını herhangi birine içirdiğinde kendi güçleri o kişiye geçiyor.'' Rüzgar devam etmeden önce bir süre duraksadı. ''Harmen gibi canlıların kanatlarındaki tüylerde özel bir toplayıcı var. Yaratıkların etrafa yaydığı bir çeşit maddeyi topluyorlar ve bu sayede boyut geçişi yapıyorlar.''
''Yaratıkların etrafa yaydığı madde mi?'' dediğimde Liam cebinden çıkardığı küçük metal bir kutuyu masanın üzerine herkesin görebileceği şekilde koyduğunda üzerindeki bir noktaya bastı. Küp kutunun üzerindeki küçük daireden yukarıya doğru üç boyutlu bir hologram çıktı, hologramın üzerindeki dokunmatik klavyeden birkaç kelimeye basarken aynı zamanda mırıldandı.
''Yin Yang... Eminim duymuşsundur ve sembolünü de biliyorsundur.'' Eliyle yatay duran ve yüzeyi tavana bakan daireyi işaret etti. ''Soruna cevap vermek için ilk önce Karanlık-Aydınlık dengesini bilmelisin. Yin Yang sembolüne dikkatli bak, aydınlık taraf yani Yang'ın olduğu kısım yaratıkların bölgesi; karanlık yani Yin'in olduğu kısım ise bizim bölgemiz. Neden o halde biz iyilik için savaşıyorken aydınlıkta yaşamıyoruz? Biz karanlık taraf mıyız?'' Liam kısa süreliğine gözlerime baktığında ben de ona çevirdim başımı. ''Biz element kontrolcüleri ve büyücüler pozitif tarafız, bedenlerimiz karanlık enerjiyi emiyor ve aydınlığa çeviriyor. Yaratıklar ise bu dengenin diğer tarafında yer alıyor; adalarının etrafındaki aydınlık enerjiyi bedenlerindeki kötü enerjiyle karıştırıyor ve dışarı karanlık enerjiyi salıyor. Bu yüzden biz koruyucuyken onlar saldırganlar.''
''Yani...'' diye mırıldandım. Elimi uzatıp Yang'ın içindeki siyah noktayı gösterip, ''burası yaratıkların adası oluyor.'' Bu sefer Yin'in içindeki beyaz noktayı işaret edip, ''ve Ankar.''
Liam olayı kavramamla gülümseyip asıl soruma geçiş yaptı. ''Alaz sana hiç anlattı mı bilmiyorum ama büyücüler havadaki bir maddeyi sıcaklıkla birleştirerek büyü yapabiliyor. O maddenin kaynağı yaratıkların yaydığı karanlık enerjinin içinde bulunuyor. Aynı zamanda Harmen gibi yaratıklar bu maddeyi kanat tüyleriyle toplayıp boyut geçişi yapabiliyor.''
''Bu Blank... Harmen gibi kanatlı bir yaratık falan mı?'' diye sordum.
Deniz başını onaylayarak salladı, ''hava grubu bir yaratık, uçabiliyor.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEYRA
FantasyHepimizin bildiği gibi, kötülerin en büyük amacıdır, dünyayı yönetme arzularını gerçekleştirmek. Özeller, yıllar önce bu amacı engelleyerek düşmanları, yani yaratıkları, insanlara zarar vermeden önce yakalayıp bir adaya tutsak etti. Savaş tekrarlan...