Birer havluya sarınıp çıktılar banyodan. Dean üstüne bir şort geçirip kendini yumuşak yatağa bıraktı. Diana ise hala gelmemişti. Banyoyu toparlıyor ve saçını kurutuyordu. Çok geçmeden üstünde bir boxer ve üst iç çamaşırı ile geri geldi. Gülümseyerek Dean'ın yanına sokuldu. Sıcacıktı...
Kollarını Dean'ın pürüzsüz kaslarına doladı ve başını göğsüne yasladı. Dean'da onu omuzlarından kavrayıp biraz daha kendine yaklaştırdı. Nefes alışları bile uyumluydu, kalp atışları gibi.
Dean hafif dokunuşlarla kollarında dolanırken, Diana'nın içi geçmeye başlamıştı. Hayatı boyunca gerçekten huzur bulduğu tek yerdeydi. Bir yandan içine mutluluk dolsa da, diğer yandan bunun son huzur dolu gecesi olduğunu düşünüyordu.
Gerçekten öyle miydi peki?
Dean çok geçmeden Diana'nın uyuduğunu fark etmişti. Göğsünde, gece gibi simsiyah yayılan saçlarıyla bir melek yattığını biliyordu. Memnundu bu durumdan.
Bu gecenin asla bitmesini istemiyordu. Çünkü o da biliyordu, gelecek günlerde belki de uyuyacak bir zaman bile bulamayacaklardı.
Diana rahatsız olup, uyanır belki diye nefes bile almaktan korkuyordu. Bu yüzden çok derin değil, yetecek kadar almaya karar vermişti.
Zaten sıcak olan teni, Diana'nın sarılışı ve dokunuşlarıyla adeta yanmıştı. Katlanılabilecek ve hep istenecek türden bir yanmaydı bu.
Ama korkuları gözlerini kapatmasını engelliyordu. Neler olacaktı? Nasıl durduracaktılar kıyameti yine?
Ölüm net konuşmamış olsa da, yapacak mıydı istediğini? Diana'yı kurtarabilecek miydi?
Artık yorulmuştu Dean. Bu yük her geçen gün omuzlarını çökertiyor, nefes almasını zorlaştırıyordu. Ama yapacak bir şeyi yoktu, mecburdu buna. Yine de artık zamanının geldiğini hissediyordu.
Ne için mi? Bırakmak...
Peki gerçekten yapabilir miydi bunu? Bir yerde insanların hunharca öldürüldüğünü bile bile gözlerini kapatıp uyuyabilir miydi?
Kim bilir, belki.
Kafasındaki düşünceleri ve korkuları unutup, gözlerini kapattı. Ne olursa olsun yarın yeni bir gün olacaktı. Güneş yine doğacaktı ve Diana yine onunla olacaktı. Bu her şeye değerdi onun için. Sammy ve Diana yanında olsun, Dünya yıkılsa umursamamaya karar vererek kapattı yeşil gözlerini.
xxx
Sabah Diana gözlerini açtığında Dean'ın olmadığını hemen fark etti. Endişeyle doğrulduğunda, kapı aralığından kıyafetlerini giymekte olduğunu görünce rahatladı. Ama gözlerini alamadı ondan yine.
''Çok seksi bir arka.'' diye düşündü kendi kendine. Arsızca gülümsedi.
Dean'ın üstünde kot pantolonu ve asker yeşili, sporcu bir atlet vardı. Kaslı kolları birer şaheser misali ortaya çıkmıştı.
Diana'nın en sevdiği, ama bunu ona hiç söylemediğini yeni fark ettiği kırmızı kareli gömleğini üstüne geçirip ona döndü Dean. Şaşırmıştı ama çabuk geçti bu durum.
Dean: Günaydın prenses.
Diana: Günaydın seksi şey.
Dean: Beni mi gözetliyordun?
Diana: Yapacak daha iyi bir işim olamazdı bu sabah. Harika bir uyanma şekli.
Dean: Bazen beni korkutuyorsun. Senin kadar ateşli ve biraz da sapık bir hatun görmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH İKİZİ (DEAN WINCHESTER)
FanfictionKader nedir? Kaderiniz siz doğmadan yazılmış mıdır, yoksa yaptığınız seçimlerle onu siz mi şekillendirirsiniz? Peki herşey sizin elinizdeyse, ya da ne kadar karşı koysan da engelleyemezsen? Tüm insanlığın iyiliği için yaşaman gerekiyorsa, masum biri...