*Sam endişeli bakışlarla doktoru süzerken, ağzından çıkacak kelimelere odaklamıştı kendini. Bobby'de planın kendine ait olan kısmını gerçekleştirmek için çoktan hastaneye gelmişti. Sonunda doktor konuşmaya başlamıştı.
Dr: Ajan Wagner'ın durumu gayet iyi. Ama ucuz atlattığını söylemeden edemeyeceğim. Kurşun kalbe çok yakın bir yerdeydi. Neyse ki, başarılı bir operasyonla aldık.
Sam: Şükürler olsun. Peki Diana? O nasıl doktor?
Dr: Şarapnel parçasını çıkardık. Yalnız çok kan kaybetmiş. Hemen kan verilmeli. Lakin onun kan grubundan hiç stoğumuz yok.
Sam: Kan grubu nedir?
Dr: AB negatif.
Sam: Çok iyi, aynı kandanız. Hemen verebilirim. Ne kadar gerekiyorsa alın lütfen, yeter ki iyileşsin.
Dr: İşte bu harika bir haber.
*Hemşire Sam'i kan alma odasına götürürken, Bobby bir şef edasıyla doktorla konuşmaya başlamıştı. Plan tıkır tıkır işliyordu. Sam, kan verip Bobby'nin yanına döndü. Sonra ilk iş Dean'ın yattığı odaya gittiler. Dean, narkozun etkisiyle hala baygın ve bitkin bir halde yatıyordu. Sam tarifsiz duygularla ağabeyini izliyordu. Ama bir yandan da aklı Diana'daydı. Onu görmek için adeta yanıp tutuşuyordu şuan. Yine de Dean uyanmadan gidemeyeceğini düşünüyordu.
Bobby: Hadi git evlat, Diana'ya bak. Aklın orada.
Sam: Medyum falan mı oldun yoksa?
Bobby: Bunu anlamak için medyum olmaya gerek yok. Tecrübe diyelim. Merak etme ben buradayım, hem Dean pek uyanacak gibi görünmüyor daha.
Sam: Teşekkürler Bobby. Çabuk döneceğim.
*Hızla odadan çıkıp, koridorun sonundaki Diana'nın odasına gitti. Sessizce içeri süzülüp, yanına oturdu. Onun hali Dean'a göre çok daha kötüydü. Patlayan bomba dolayısıyla yüzünde oluşan birkaç çiziği yeni fark ediyordu Sam. Birden, ona doğru düzgün teşekkür etmediğinin de farkına vardı. Hayatlarını ona borçluydular. Cesareti için bir kez daha takdir etti Diana'yı. Hayatı boyunca böyle biriyle karşılaşmadığını da tekrar anladı. Yanına yaklaşınca bir şeyler fısıldadığını duymuştu. Sadece Dean'ın adını seçebiliyordu. Kalanları anlayamamıştı. Başka bir dil miydi bu? Emin olamıyordu ama üstünde pek durmadı bunun. Dikkatlice elini tutup, alnına küçük bir öpücük bıraktı Diana'nın. Bunu yaptığına inanamıyordu. Diana'yı seyretmeye devam ederken, çağrı cihazının ötmesiyle çıktı daldığı denizden. Bobby'dendi. Son bir kez Diana'ya baktı ve çıkarken, içeri giren hemşireye direktifler vererek ayrıldı oradan.
*Sam odaya girdiğinde Dean yatağında doğrulmaya çalışıyordu. Acı çektiği her halinden belliydi.
Dean: Sam!
Sam: Şükürler olsun, iyisin. Nasıl hissediyorsun?
Dean: İyiyim dostum. Neler oldu?
Bobby: Uzun hikaye.
Dean: O zaman başlayın. Ama bir saniye, Diana nerede?
Sam: Başka bir odada.
Dean: O da mı yaralandı? Lanet olsun, hiçbir şey hatırlayamıyorum.
Sam: Durumu iyi, merak etme.
Dean: Onu görmek istiyorum, hemen.
*Ayağa kalkma hamlesi, Sam tarafından ustaca durdurulmuştu.
Sam: Bu halde kalkamazsın. Sana iyi dedim Dean.
Bobby: Sam haklı, dinlenmelisin. Diana iyi olacak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH İKİZİ (DEAN WINCHESTER)
Fiksi PenggemarKader nedir? Kaderiniz siz doğmadan yazılmış mıdır, yoksa yaptığınız seçimlerle onu siz mi şekillendirirsiniz? Peki herşey sizin elinizdeyse, ya da ne kadar karşı koysan da engelleyemezsen? Tüm insanlığın iyiliği için yaşaman gerekiyorsa, masum biri...