*Dean Diana'nın yanına çöktü hemen. Yüzünü avucunun içine alıp gözlerine odaklandı. Endişesi gözle görülecek gibiydi. Diana sadece ona bakıyordu. Sesli nefesler alıyor ve titriyordu da. Korkmuştu, belli etmek istemese de böyle bir yükün üstünde olduğunu bilmek onu daha da strese sokmuştu.
Dean: İyi misin Diana? Bir şey söyle...
Diana: İyiyim. Çıkalım artık buradan.
*Hep birlikte dışarı çıktılar. Justin artık mutluydu, rahatlamıştı. Vücudundaki o yaralar da yok olmuştu.
Justin: Teşekkür ederim, her şey için.
Dean: İyi yırttın. Bir daha kime aşık olduğuna dikkat et dostum.
Justin: Aklımda tutacağım. Tekrar teşekkürler, kendinize iyi bakın ve dikkatli olun.
Sam: Sen de.
Dean: Hey, Jason...
Justin: Evet.
Dean: Kardeşinin neyden bahsettiğini biliyor musun?
Justin: Hiçbir fikrim yok.
*Biliyordu evet, ama onlara söylememesi gerektiğini çabuk anlamıştı. Cevap veren sesi adeta bir fısıltı gibiydi. O an gözleri Diana'nınkilerle buluştu. Onun için ölesiye üzülmüştü. Başına gelecekleri, çekeceği acıları bildiği halde güçlü durmaya çalışması Justin'i etkilemişti. Birkaç adımda diğerlerinden biraz uzakta, torpidoya yaslanmış Diana'nın yanına ulaştı. Ayakta durmak için destek aldığı ellerinden birini nazikçe tutup küçük bir öpücük bıraktı üstüne. Sonra kulağına eğildi.
Justin: Sen her şeyin en iyisine layıksın. Ama, çok üzgünüm.
Diana: Sorun değil. Biliyorum...
Justin: Bilmen gereken bir şey daha var.
Diana: Ne?
Justin: Sen bir kahramansın.
Diana: Kahraman olmak istemiyorum, hiçbir şey istemiyorum. Sadece Dean'ın yaşamasını istiyorum. Ama ölmek de istemiyorum. Korkuyorum...
Justin: Her şey yoluna girecek savaşçı prenses.
Diana: Hiç sanmıyorum.
Justin: Sadece inan...
*Diana gözyaşlarını görmemesi için yüzünü aksi tarafa döndürmüştü ama Justin küçük bir hareketle kendine döndürdü ve Diana'nın yumuşak dudaklarına bıraktı kendini. Kendine hakim olamamıştı. Dean'ın şaşkın ve kıskançlık dolu öfkeli bakışlarının üstünde gezindiğini anladığında istemeyerek bıraktı Diana'yı.
Justin: Tekrar görüşürüz umarım prenses.
*Çarpık bir gülümseme ve utangaç bir bakışla ayrıldı yanlarından. Dean sert bir ifadeyle kollarını bağlamış bir cevap beklercesine Diana'ya bakıyordu.
Diana: Ne?
Dean: Seni öptü...
Diana: Evet, ama bir anlamı yok. Teşekkür etmek için yaptı.
Dean: Her teşekkür etmek isteyene dudaklarını bağışlıyorsan, kapında uzun sıralar oluşmuş olmalı bu zamana kadar.
Diana: Vay canına, Dean Winchester beni kıskandı. Onur verici...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH İKİZİ (DEAN WINCHESTER)
FanfictionKader nedir? Kaderiniz siz doğmadan yazılmış mıdır, yoksa yaptığınız seçimlerle onu siz mi şekillendirirsiniz? Peki herşey sizin elinizdeyse, ya da ne kadar karşı koysan da engelleyemezsen? Tüm insanlığın iyiliği için yaşaman gerekiyorsa, masum biri...